tag:blogger.com,1999:blog-8729952662052183122024-03-25T00:15:26.786-07:00MorMidyeKitaplar, kozmetik ve bilişim dünyasına ait ufak tefek şeyler..MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.comBlogger419125tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-66836361588875201832023-01-24T10:59:00.002-08:002023-01-24T10:59:51.839-08:00Okudum: Boşluğun İçinden (S. K. Vaughn)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhw0R0epxGYN_o09N6OP22NGRb0zGOKZXV7tb37RnIVtUP0qJDmYnexR0IUR2E1DQfOtNCANixz-8wMQeQwxcp64WOIe9lr1BCm0P9zsbf8cX-hoTiVwKdf4O9PWcYu9deIZ4Zpj-rGo55Swf_nyfAaeou1TsK7oX_C6cte208z287jOehHRboU0qCNgg/s1280/thumbnail_IMG_8880.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhw0R0epxGYN_o09N6OP22NGRb0zGOKZXV7tb37RnIVtUP0qJDmYnexR0IUR2E1DQfOtNCANixz-8wMQeQwxcp64WOIe9lr1BCm0P9zsbf8cX-hoTiVwKdf4O9PWcYu9deIZ4Zpj-rGo55Swf_nyfAaeou1TsK7oX_C6cte208z287jOehHRboU0qCNgg/w480-h640/thumbnail_IMG_8880.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1WzvmNjV-9569CmyReKBC_WAfKtE7bvimUCvenBx4N2bL5BZrLrDC00KkunIUGIDjZPhHXUA_rLGfMsq4pwaLonvRBp7VBkf9HIDVNnrl0RCbv-Lvn8pVavHqia13-TNHawI1UbRn9h1QN3r0reOGMcW_fXdSs-t1DQhgoDkqqD-4SnQ4LJ1m02DGTg/s1280/thumbnail_IMG_8881.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1WzvmNjV-9569CmyReKBC_WAfKtE7bvimUCvenBx4N2bL5BZrLrDC00KkunIUGIDjZPhHXUA_rLGfMsq4pwaLonvRBp7VBkf9HIDVNnrl0RCbv-Lvn8pVavHqia13-TNHawI1UbRn9h1QN3r0reOGMcW_fXdSs-t1DQhgoDkqqD-4SnQ4LJ1m02DGTg/w480-h640/thumbnail_IMG_8881.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı:</b> Boşluğun İçinden</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı:</b> Across The Void</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar:</b> S. K. Vaughn</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa: </b>495</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat:</b> 26,5 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitabı nereden aldığımı hatırlamıyorum ama kitapyurdu olmadığına eminim çünkü orada salon yayınlarının hiçbir kitabını bulamıyorum, ilginç. Trendyoldan almış olabilirim.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Marslıyı okumasam da izledim. Beğenmiştim filmini. Uzayda survivor kurgularını sevmeye başladım son zamanlarda. Bu kitap da aslında biraz Marslıya benziyor. Ama şans verilmeli çünkü kurgusu güzel. Sürükleyici. Okurken sıkmıyor. Uzayda malzeme kısıtlı tabii, bu konuya ilgisi olmayanlara hiç önermiyorum. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">May, bir astronot. Aslında bir astronot aynı zamanda hem pilot, hem mühendis, hem yazılımcı, hem üstün zekalı hem de bir sürü şey demek. O ortamda her şeyden anlamak lazım. May ve ekibi her şeyden anlıyor ama May gözlerini bir uzay aracında açtığında neler olduğunu hatırlamıyor. Araçta sadece kendisi var, yoğun bakım ünitesinden çıkmış, yakın geçmişi bulanık, mürettebatı yok ve gemisi düzgün çalışmıyor. Gemideki yapay zeka da bir çeşit hafıza kaybı yaşıyor. May'den farklı değil o da ama ona çok yardımcı olacak. Yapay zekanın rolü kötü değil bu sefer.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">May hem gemisini kurtarmaya çalışıyor, hem dünyaya ulaşmaya çalışıyor hem de neler olduğunu hatırlamaya çalışıyor. Böyle olunca aslında temposu yüksek bir kurgu. Ara ara aniden olaylar çıkacak, korkutan gelişmeler olacak ve May gerçekten paçayı kurtarmak zorunda kalacak. Arka kapak yazısından da anlayacağımız üzere May'in dünyaya dönmesini istemeyen kişiler var. Onlar epey zorluk çıkaracaklar. Ama May'in direnişi mükemmel.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Birkaç ipucu vereceğim. Bu kurguda bir karantina söz konusu ama olay zombiye bağlanmıyor, rahatlayabiliriz :) Uzaylı istilası da yok, o konuda biraz içim buruk. Farklı bir türle karşılaşsak belki biraz daha keyif alabilirdim. Neyse. Güzel bir okuma oldu benim için.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="background-color: white; clear: both; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">** Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </div><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-83612216125413014862023-01-14T11:32:00.002-08:002023-01-14T11:36:06.236-08:00Okudum: Yeşim Şehri (Fonda Lee)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0WyGtkZma2Cc18J4MhXLxkKB_opmxVY5jAC1AjUTnlSadujWH_SDXo41dqAv3UyzMRSK3zRGpjQfzRVoYF2uPkzqmpRW5WjsalpVVcEJ-orgQgrkbuoF1pdfEC8Y-8EBTDMv2Ixb0QO2ATzxSPPhCfSnSEaWUu85oGImOBHWC-GNfKQZBULtNkH-rDg/s1280/thumbnail_IMG_8672.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0WyGtkZma2Cc18J4MhXLxkKB_opmxVY5jAC1AjUTnlSadujWH_SDXo41dqAv3UyzMRSK3zRGpjQfzRVoYF2uPkzqmpRW5WjsalpVVcEJ-orgQgrkbuoF1pdfEC8Y-8EBTDMv2Ixb0QO2ATzxSPPhCfSnSEaWUu85oGImOBHWC-GNfKQZBULtNkH-rDg/w480-h640/thumbnail_IMG_8672.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQ2f8pYjQ3AWjU49gFo5geSwFg9BhQvRfFRzgq_Wfig-BpEP4MIaQHcvhhqrdlJPEsyl0ogp4b1fTnnF5r-jMgbN-Vv6RNbU5Evv3tHb4xESBnD6aw5izd--TKXJJPBDqgy4Mggk_U06B-JL77O6oI36Rkiruwxr5pJP71_etr7tTwB8Hj9tOMwfVq7A/s1280/thumbnail_IMG_8673.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQ2f8pYjQ3AWjU49gFo5geSwFg9BhQvRfFRzgq_Wfig-BpEP4MIaQHcvhhqrdlJPEsyl0ogp4b1fTnnF5r-jMgbN-Vv6RNbU5Evv3tHb4xESBnD6aw5izd--TKXJJPBDqgy4Mggk_U06B-JL77O6oI36Rkiruwxr5pJP71_etr7tTwB8Hj9tOMwfVq7A/w480-h640/thumbnail_IMG_8673.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı:</b> Yeşim Şehri</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>Fonda Lee</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa: </b>574</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>15 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Migros'tan aldım galiba bunu. Adı ve kapağı çok ilgimi çekti. Konusu uzak doğu ile ilgili. Biraz fantastik bir kurgu. Günümüzle biraz sihirli bir dünyanın karışımı diyebilirim. Çok sürükleyici değil ama genel olarak sarıyor. Devamı da varmış, satışta göremedim, belki çevrilmemiştir belki de yazar henüz yazmamıştır bilemiyorum. Ama devamını okumayacağım. Bana bu kadar yeterli.</div><p></p><p>İnsanların bir kısmı sihirli bir genle doğuyor. Bu sihir yeşim taşıyla aktif oluyor. Belli yaşa gelene kadar eğitiliyorlar ve birbirlerini dövüp yenerek yeşim sahibi oluyorlar. Biraz vurdulu kırdılı filmler gibi :) Herkeste bu sihirli gen olmadığı için planlı evlilikler de yapılıyor evet.</p><p>Adını hatırlayamadığım bu dünyada yeşimi yöneten 2 klan var. Biri Zirvesiz, diğeri Dağ. Bu klanlar biraz mafya gibi. Ara sıra birbirlerini hırpalayıp şehirde söz ve yetki sahibi olma derdindeler. Kitapta başrolde Zirvesiz klanının Lideri Lan var. Onun kardeşi Boynuz, boynuzun da alt elemanları Yumruklar var. Yumrukların da alt elemanı Parmaklar. Onlar iyice tıfıllar. Bu terimlere alışana kadar başta epey garip geliyor. Kitap ağır ilerlediği için alışıyoruz. </p><p>Zirvesiz Liderinin kız kardeşi yeşim taşımayı bırakıp kaçmış. Aileden soyutlamış kendini. Ama olaylar onu adaya geri getirecek. Hatta Lider ölünce ona da ciddi görevler verilecek. İstemese de klanı için çalışacak. İlerledikçe öbür klanla aralarında gerginlikler yaşanacak. Kendi içlerinden biri, diğer klan için para konusunda yasal olmayan işlere giriyor ve Lider ölünce de ortalık karışıyor. Çok kavga çıkacak. </p><p>Farklı bir kurgu arıyorsanız sıkılmazsınız. Bence orta halli bir kitaptı. Keşke ejderha olsaymış bu kurguda. Yok. Bu biraz üzdü.</p><p><br /></p><div class="separator" style="background-color: white; clear: both; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">** Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </div><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-63953986528582168702022-12-25T05:52:00.001-08:002023-01-14T11:35:52.759-08:00Okudum: Zero (Marc Elsberg)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVuLy95MiJs3E5sf4ubmUrswl_L8PY6fuAWpr_GoBNm01-DE-lm-M-G-ps68qzUMzgWz92dCAUTmXZgq2KFD6o8mNg2XFUwnt51AAgXsAWwrSmJ_HVEjE9x_4pvHpexyo0guOfcbqARjRo-JE0_cQY_G8gdfa2_jn38h20dljS4ZvsXZOUTGM2kRgbug/s1280/thumbnail_IMG_8258.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVuLy95MiJs3E5sf4ubmUrswl_L8PY6fuAWpr_GoBNm01-DE-lm-M-G-ps68qzUMzgWz92dCAUTmXZgq2KFD6o8mNg2XFUwnt51AAgXsAWwrSmJ_HVEjE9x_4pvHpexyo0guOfcbqARjRo-JE0_cQY_G8gdfa2_jn38h20dljS4ZvsXZOUTGM2kRgbug/w480-h640/thumbnail_IMG_8258.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKI1b8O8BBFC6s7DRIKkFjbTGz1XN9l4Fv3_BNGXH8ifkzP-YI3ktiyYtrNBHb2jdyyQtgmkMU7ROJ0u2gw4iMu2F1gxeIfHvnUJTKaC4zJNcU_GARYm_s5qASjxlEBa4anA9dSULvRAB9EmTuvdWDzjwZEtcIJKb4wTXRyjBwg6RhOwbFxf-sX8oLbg/s1280/thumbnail_IMG_8259.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKI1b8O8BBFC6s7DRIKkFjbTGz1XN9l4Fv3_BNGXH8ifkzP-YI3ktiyYtrNBHb2jdyyQtgmkMU7ROJ0u2gw4iMu2F1gxeIfHvnUJTKaC4zJNcU_GARYm_s5qASjxlEBa4anA9dSULvRAB9EmTuvdWDzjwZEtcIJKb4wTXRyjBwg6RhOwbFxf-sX8oLbg/w480-h640/thumbnail_IMG_8259.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Zero</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj Adı: </b>Zero</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>Marc Elsberg</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa: </b>430</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>34 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Hepsiburada'dan almıştım. 2014 te yazmış kitabı. O zamanın teknolojisinin ileri düzey bir kurgusu diyebilirim. Zero adında hackerlardan oluşmuş gizli bir örgüt var. Bunlar zarar vermeden Abd başkanına bir drone gönderiyorlar kameralı. Kimse ölmüyor ama ne kadar ileri gidebildiklerini de kanıtlamış oluyorlar.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Diğer yanda bir gazeteci var, orta yaşlı bir bayan. O da teknolojiye pek uyum sağlayamıyor ama Zero ile ilgili makale yazmasını istiyorlar kadından. Aynı zamanda o gazetede yeni bir icat kullanılmaya başlıyor. Bir gözlük. İnternete bağlanabilen, camından web sitelerine girip yazı okuyabilen, kamerasıyla kayıt yapabilen, sesleri de algılayabilen ileri düzey bir cihaz. Gazeteci kadına da veriyorlar bundan. O da tam kullanamadan ergen kızına kaptırıyor gözlüğü. Kızı bir süre inceleyip geri vericem diyor ama kızın bir arkadaş grubu var. Gözlüğü gören gençler onunla başlarına tuhaf bir olay açıyorlar. Hatta bir çocuk ölüyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bir tarafta da cep telefonlarına uygulama üreten bir şirket var. Çok popüler olmuşlar çünkü ürettiği uygulamalar yaşam koçu gibi, kişilerin hayatlarını düzenliyor. Kimisi zayıflıyor, kimisinin ders başarıları yükseliyor.. Bu gibi olumlu şeyler ışığında uygulama çok tutuluyor. Ama zararlı bir tarafı var, kol saatleriyle kişilerin her türlü verilerini alıyor. Kişilerin attığı her adımı gözlüyor ve kişilere müdahale ediyor. Aynı zamanda kişiler verilerini satıp para da kazanabiliyorlar. Özellikle ergenler arasında çok yaygın ve resmen bağımlı gibiler. Gazeteci kadın bu uygulamaları da keşfedecek.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Olay Zero'yu oluşturan kişileri yakalamak ama bu koşuşturmaca sırasında çok teknik terim kullanılıyor. Ayrıca bazen olaylar çok hızlı akıyor ve takip etmek güçleşiyor. Tabi kişilerin kimin tarafında yer aldığı da zaman zaman şaşırtabiliyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Genel olarak beğensem de bilişim dünyasından pek anlamayan kişilerin sıkılacağı bir kitap olmuş. Bir de olay neredeyse sadece o gözlükler üzerinden yürüyor. Tamam değişik bir teknoloji ama çok bağlı kalınmış. İşin ucu yapay zekaya dayanıyor tabii :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Bu kitabı okuduğum sıralarda facebook'un fotoğraf çeken gözlüğü haberini görmem beni biraz şaşırttı. Umarım gelişmeler hayatımızı bozmayacak şekilde devam eder.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjowgbkqmai8ZnVdfWnDRBVuj2EEjcafWKTwCFdDirM7c19QLaBFG5N46nOWfw8exitcTxOoOGNQ45onqzcmxbvfm_gjCMgI9mHBtasu7YZtPsZqlOvByiSiBPLpe72u2qGAQihztbuXPh16WSY-eDt6bADzLb82gcOcAygvUWp6ITHyUVFZ52iOEt7yg/s805/1.png" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="455" data-original-width="805" height="181" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjowgbkqmai8ZnVdfWnDRBVuj2EEjcafWKTwCFdDirM7c19QLaBFG5N46nOWfw8exitcTxOoOGNQ45onqzcmxbvfm_gjCMgI9mHBtasu7YZtPsZqlOvByiSiBPLpe72u2qGAQihztbuXPh16WSY-eDt6bADzLb82gcOcAygvUWp6ITHyUVFZ52iOEt7yg/s320/1.png" width="320" /></a></div>https://www.marketingturkiye.com.tr/haberler/facebook-rayban-akilli-gozluk/<p></p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="background-color: white; clear: both; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">** Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </div><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-2289944664172155492022-11-24T08:35:00.002-08:002023-01-14T11:33:43.469-08:00Okudum: Kara Prizma, Körelten Hançer, Sakat Göz (Brent Weeks)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJrs0JyLd3EnKjUOeycUokDZ6hbs070H-UBhX6DyJXNkOvh_j5g7iCFTELIJW6hgi9MEqsXEkxH_2jMAVpey8Y16Jnh_Mc0f6pGWD9uKy11TUi46aYJvPeNns17exO8IBBb9RauMY4F_LIzIbR8N4c_6D46rHqep_ArYRrA7FZAcp7C3UHd5BLHSqPfg/s1280/thumbnail_IMG_6777.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJrs0JyLd3EnKjUOeycUokDZ6hbs070H-UBhX6DyJXNkOvh_j5g7iCFTELIJW6hgi9MEqsXEkxH_2jMAVpey8Y16Jnh_Mc0f6pGWD9uKy11TUi46aYJvPeNns17exO8IBBb9RauMY4F_LIzIbR8N4c_6D46rHqep_ArYRrA7FZAcp7C3UHd5BLHSqPfg/w480-h640/thumbnail_IMG_6777.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggNeAXnGoSbQB6aNKyC_GCxP6yDM81qdDohfTu_HNqLWn72uWKe3YjokxyUrV3fMRhnqauNcmk_4lR3XGKLIXLqDS5CMXqwDquBEJ4GtA5p8JaAlsAgqS5DUJ8m8zOrLIDyUma7fAX0DzDjryUdvus405BT5IdUh0AwQnn98Yb51FJr56420D3M3hHaw/s1280/thumbnail_IMG_6778.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggNeAXnGoSbQB6aNKyC_GCxP6yDM81qdDohfTu_HNqLWn72uWKe3YjokxyUrV3fMRhnqauNcmk_4lR3XGKLIXLqDS5CMXqwDquBEJ4GtA5p8JaAlsAgqS5DUJ8m8zOrLIDyUma7fAX0DzDjryUdvus405BT5IdUh0AwQnn98Yb51FJr56420D3M3hHaw/w480-h640/thumbnail_IMG_6778.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Kara Prizma</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. adı: </b>Black Prism</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar:</b> Brent Weeks</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 726</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>12 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kara Prizma'yı yanılmıyorsam çevirmeninin blogunda görmüştüm. Konusu ilgimi çekti ve Hepsiburada'dan aldım. 2-3 sene oldu ya da daha fazla bilemiyorum. O zamanlar devam kitapları yoktu ortada. Merakım yarım kalmasın diye seriyi tamamlayıp öyle başladım okumaya. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Sıradışı bir fantastik ortamdayız. Burada büyü, ışıkla yapılıyor. Herkes bu yetenekle doğmuyor. Ama yeteneği olanlar, onlara ışıktar deniyor, 7 renk arasından bazılarını kullanabiliyorlar. Hatta çok yetenekliler birkaç renk kullanabiliyor. Bir prizma ise tüm renkleri..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Işığı emip kendi yeteneğinin rengine göre cisim yaratıyorlar, buna lüksin deniyor. Lüksinin şekli kişinin hayal gücüne kalmış. Savaştaysa lüksini kılıca benzetip insanları doğrayabilir. Denizdeyse lüksinden bir kayık yapabilir. Tabi kitap başlarda böyle tatlı açıklamalarda bulunmuyor. Bizi ortalık yere fırlatıyor, okuya okuya öğreniyoruz.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kip adında bir ergen var. Henüz yeteneği ortaya çıkmamış. Yaşadığı şehir ele geçirilince o da kendini keşfediyor diyelim. Meğerse babası mühim biriymiş, prizmaymış :) Ona ulaşacak zamanla.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Gavin o dönemin prizması. Adam tanrı gibi, kardeşi de prizmaymış ama zamanında savaşmış onunla, yenmiş onu. Havasından geçilmiyor. Kip'le tanışınca öğreniyoruz geçmişte neler olduğunu. Gavin aslında göründüğü gibi biri değil. Büyük sırları var onun.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Geçmişe dair pek çok yerde açıklamalar yapılıyor. Karakteri ve olayı fazla bir kitap. Fantastik dizi izler gibi okudum, yaklaşık 1 ay sürdü. Sıkıcı değil. Bölümler kısa ve genelde kimin ağzından anlatıldığı çabuk anlaşılıyor. Yer yer gerilimli ve hoş olmayan sahneler olsa da farklı bir kurgu arayanları tatmin edeceğini düşünüyorum.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Çok ayrıntılı ilerlediği için konusu direkt 'şudur' diyemiyorum. Pek çok küçük amaç var ve sırayla ilerliyorlar. Ama genel bir kötü var, Rask Garadul. Bu büyülü dünyanın kötüsü. Prizmayı devirip kendi kurallarıyla yönetmek istiyor bu dünyayı. İlerledikçe öğreniyoruz ki Garadul'dan da kötüler var. Daha neler neler olacak..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Kitaba adını veren Kara Prizma tam olarak açıklanmadı sanırım. Dikkatli okudum ama bir bağlantı da kuramadım. Benim göremediğim bir anlamı varsa, yazın, öğreneyim.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><br /><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9IJvik1bDiSr7-0wPpPbagKBsChdB7eCMOrcTHTdq8VCCIhCmJdegbhGC9e_LykOsrveywcOvtBY68BISAGtRQsmNJlOR5UKrqVx0VYV6MEwhtfp6aqdcvM3yLxYqeiI_a5a1ossUtlQcuMMDYpQq7qEFiDxnckvszVUpq00PR7O-Gw2Mvm8Fq_3Bkg/s1280/thumbnail_IMG_7141.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9IJvik1bDiSr7-0wPpPbagKBsChdB7eCMOrcTHTdq8VCCIhCmJdegbhGC9e_LykOsrveywcOvtBY68BISAGtRQsmNJlOR5UKrqVx0VYV6MEwhtfp6aqdcvM3yLxYqeiI_a5a1ossUtlQcuMMDYpQq7qEFiDxnckvszVUpq00PR7O-Gw2Mvm8Fq_3Bkg/w480-h640/thumbnail_IMG_7141.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSCQWic2mUkPAaTI9T-24a_CMSPo4-C8c5Qb8vtl-E4uQAbfmLhPgX2iMbSydv4yphTXpSuTiQos5kXYwPKJWuuiKhg0u6lRBg8Uva3RcLSEgZji_z4loIe9FQnLddL-d06MF6co-kovM7EjJBQp4V5SpCSMB-ulZxGudoHMr3eN5agipaTX_y-QIPcQ/s1280/thumbnail_IMG_7142.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSCQWic2mUkPAaTI9T-24a_CMSPo4-C8c5Qb8vtl-E4uQAbfmLhPgX2iMbSydv4yphTXpSuTiQos5kXYwPKJWuuiKhg0u6lRBg8Uva3RcLSEgZji_z4loIe9FQnLddL-d06MF6co-kovM7EjJBQp4V5SpCSMB-ulZxGudoHMr3eN5agipaTX_y-QIPcQ/w480-h640/thumbnail_IMG_7142.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both;"><b>Adı: </b>Körelten Hançer</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Orj. adı: </b>The Blinding Knife</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Yazar:</b> Brent Weeks</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Sayfa:</b> 804</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Fiyat: </b>50 tl</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">2. ve 3. kitabı Amazon'dan aldım. Yüksek fiyatlar evet. Körelten Hançer'i 20 günde okumuşum. Yine uzun uzun anlatımlı, uzuuun soluklu, dolu dolu maceralı bir kitap olmuş. Bitmiyor demedim, bitmesin dedim. Ben o dünyada yaşıyorum artık :)</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Spoiler istemeyenler bence seri kitap özetlerini okumasınlar ya da kendileri bilir. İlk kitaptaki kötü karakterimiz Rask Garadul, Kip tarafından öldürülür. Ama dünya kurtulmaz çünkü daha kötü biri vardır: Renk Prensi. Zamanında vücudu yanmış adamın, lüksinle organlarını yeniden yapılandırmış. Deli desen değil, garabet hiç değil ama iyi yürekli de değil. Ölmüyor bu kitapta, aksine yükseliyor. Yanına önemli ışıktarları alıyor. Liv Danavis ve Zymun gibi önemlileri. Zymun kitabın sonunda kötü sürpriz gibi bir açıklama yapacak. Şok oldum.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Kip ara sıra Demiryumruk'la, bazen Karris'le bazen de babasıyla pek çok maceraya atılıyor. Her olay ona kendini daha da güzel keşfetmesi için deneyim kazandırıyor. Kara Muhafızlık yolunda pek çok badire atlatıyor ve büyükbabası Andros Guile ile de sayısız defa kapışıyor. Sevmedim o huysuz ihtiyarı. Onun da gerçek yüzü çıkacak ortaya, sonlara doğru. Ölsün bence o.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Kitabın başlarında Kip, Andros Guile ile Dokuz Kral oyunu oynuyor. Oynamak zorunda kalıyor aslında. Kart oyunu ama çok kart var. İskambil ile tarot arası tuhaf bir oyun. Bu oyunu öğrenmek için kütüphanede pek çok kitap okuyan Kip, Dokuz Kral oyun kartları tasarlayan tuhaf bir kadınla tanışıyor. Meğerse kadın baya kahin gibi biriymiş. Son derece enteresan anlatımlar var oralarda. İlgimi çektiği için o kısımları çok sevdim. Gerçek kartların kehanetleri etkileyiciydi. Kadına suikast düzenlenmesi biraz üzücü oldu.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Gelelim Prizmamız Gavin'e. Sakladığı skandal sırrıyla bir gün yüzleşecek Gavin. Ama tabii prizmalık yetenekleri köreliyor. Maviyi kaybetmişti. İlerleyen zamanlarda yeşili de kaybedecek. Deniz yolculuklarında kayıklarını sarıdan yapmaya başlayacak. Neyse ki zekası hala yerinde ve İllet denen belaları savuşturabiliyor bir şekilde. Ama Gavin'in da ölümü yakın.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Gavin, Renk Prensiyle olan savaşında bir şehri kaybediyor ve oranın halkını Müneccim Adası'na taşıyor. Adanın meşhur müneccimi prizmaya geleceği hakkında tuhaf şeyler söylüyor. Şimdi hepsi aklımda kalmadı ama Gavin'in canını sıkmaya yetiyor bunlar. Yeşil illetten mucize eseri kurtulduklarında Gavin'in başına en kötü felaket geliyor. Korsan gemisine düşüyor kürekçi olarak. Acıdım adama. Bir de tüm renklerini kaybetmeseydi :(</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Neredeyse hiç bahsetmedim ama kitaba adını veren hançer önemli. Hançer, Kip'e annesinden miras kalmıştı. Annesinin eline nasıl geçtiği bilinmiyor ama Kip bu hançeri zamanında Zymun'a kaptırmıştı. O da Gavin'in ölüdrmek için hançeri kullandı ve şans eseri Gavin ölmedi ama maviden oldu. Hançerin mavi taşı ışıldamaya başladı. Sonra Kip onu kötü bir adam üzerinde kullandı ve o adamın ışığı da hançere geçti. Hançer kime girerse onun ışığını alıyor ve kişi ışıksız kalıyor. Bu yüzden körelten diyoruz, kişi o ışığı göremiyor. Gavin de tüm ışıklarını kaybettiğinde her şeyi gri görür olmuştu. Ama hançerin 7 taşı da ışıldıyordu. Bence bu hançerin daha büyük önemli bir rolü var. Son kitapta çıkar ortaya..</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnOBJqLSzb6j0D7sQ5RnBKLs2biamxoVmZwFWKVIzCdeU5l7InjyUdWGyP3UzbIILw47KrZFKSPNBWhydfJSc1d0dWeejnkVBULG8rsECZFRFg51jDCX-tPWAvphd-cZPeYEXL-2klQ2we/s1280/thumbnail_IMG_7854.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgnOBJqLSzb6j0D7sQ5RnBKLs2biamxoVmZwFWKVIzCdeU5l7InjyUdWGyP3UzbIILw47KrZFKSPNBWhydfJSc1d0dWeejnkVBULG8rsECZFRFg51jDCX-tPWAvphd-cZPeYEXL-2klQ2we/w480-h640/thumbnail_IMG_7854.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsPC3D7z835OUK2xlWg-XCqOcxllbQ3U_uh1Pck-5eXxe74N0OuLE0mWmK6TNBHGCPPn8FAqptPEg26PzoR-QLndoPzjIHRp2VLxvKsYXRx7JTaM_ftY44AzcZwdU3Wxay0EyXyQpMyerC/s1280/thumbnail_IMG_7855.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsPC3D7z835OUK2xlWg-XCqOcxllbQ3U_uh1Pck-5eXxe74N0OuLE0mWmK6TNBHGCPPn8FAqptPEg26PzoR-QLndoPzjIHRp2VLxvKsYXRx7JTaM_ftY44AzcZwdU3Wxay0EyXyQpMyerC/w480-h640/thumbnail_IMG_7855.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both;"><div class="separator" style="clear: both;"><b>Adı:</b> Sakat Göz</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Orj. adı: </b>The Broken Eye</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Yazar: </b>Brent Weeks</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Sayfa:</b> 848</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Fiyat: </b>65 tl</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Allah'ım seri 5 kitapmış, diyorum niye olaylar durulmuyor, bir sonuca bağlanmıyor. 3. den sonrasını çevirmemişler. Önemli bir yerde bitti. Öyle bitti ki, içim buruk. Ölenlere değil de ölemeyenlere acıyorum. Kim bilir kaç sene sonra okurum diğerlerini, tabii çevrilirse.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Seriye adını veren Işıkyaratan'dan bahsedeyim biraz. Şehir efsanesi gibi, eski bir masal gibi. Bir kehanet varmış, Işıkyaratan bir zamanlar yaşamış, ortadan yok olmuş ama geri gelecekmiş. Ailenin yüz karası olacakmış, sıradışı biri olacakmış gibi türlü laflarla anılıyor. Bazıları inanmıyor Işıkyaratan'a. Çünkü onun gücünden korkuyorlar. Ama tüm belirtileri Kip gösteriyor. Kip kendi de inanmıyor Işıkyaratan olabileceğine ama kartları tasarlayan gizemli Janus Borig ölürken büyük bir imada bulundu Kip'in Işıkyaratan olabileceğine dair. Ben inanıyorum. En azından gidişat öyle.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Gavin'in hali çok kötü. Korsan gemisinde tuhaf bir adamla karşılaşacak. Ona değişik kehanetlerde bulunacak ama hiçbiri güzel değil. Bir şekilde kaçıyor korsan gemisinden. Keşke kaçmasaydı. Başka bir zorbanın eline düşüyor. Onlar da Gavin'in gözlerini oyma derdindeler. Bir tane normal insan yok şu dünyada.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Kip, büyükbabasıyla arasını biraz düzeltti gibi ama o ihtiyara güven olmaz. Olmadık yerden vurur insanı. Karris, haleyi kırmanın eşiğine geldi ve lüksin üretmesi yasaklandı. Gavin'in başına tüm bu belalar gelmeden onunla evlenebildi ama hamile kalamadı. Karris için kaderin bambaşka bir planı var. Yükselecek o, çok yükselecek. </div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Zymun'u da yeni prizma yapacaklar. Kip kartlarda onu da görmüştü sanırım ya da birisi kehanette bulunmuş da olabilir. Zymun'un prizmalığı uzun sürmeyecekmiş. 3. kitapta bu konu açığa kavuşmuyor.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Ah Dazen, abini hapsettiğin yere düşmeseydin keşke :(</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">*Sakat Göz için 2 teorim var. İlki, Gavin'in göz akıbeti olabilir. 2.si de gizli örgüt olan Çatlak Göz olabilir. O örgütün başını öğrenince ağzım açık kaldı. Sinsi.</div></div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;"><div class="separator" style="background-color: white; clear: both; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">** Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </div><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div></div>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-30626784235148914232022-09-10T06:29:00.001-07:002022-09-10T06:29:20.346-07:00Okudum: Prensesin Kemikleri (Alessia Gazzola)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggm09SkUr21WkQm2xno3Vg7fc99aysKSnK6rPINXyd3Er2HF3IVY4vcNFZu1ieuh-kjjknNg_V-bwD9ACe0eshHY127AZzBb_vQ66236BJ3z659fKaX3O0d8wCx-kAxGlWo2r_k5ja6dGFOdZCxhNNFLuj1u6bh0mX1mRgWorwRVYDY_1d4Wp7m9w3VQ/s1280/thumbnail_IMG_6289.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="975" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggm09SkUr21WkQm2xno3Vg7fc99aysKSnK6rPINXyd3Er2HF3IVY4vcNFZu1ieuh-kjjknNg_V-bwD9ACe0eshHY127AZzBb_vQ66236BJ3z659fKaX3O0d8wCx-kAxGlWo2r_k5ja6dGFOdZCxhNNFLuj1u6bh0mX1mRgWorwRVYDY_1d4Wp7m9w3VQ/w488-h640/thumbnail_IMG_6289.jpg" width="488" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Adı: Prensesin Kemikleri</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yazar: Alessia Gazzola</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Sayfa: 365</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Fiyat: 25 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu kitabı nerede nasıl keşfettim bilmiyorum. Aslında güzel bir cinayet romanı ama anlatımı sıkıntılı. Bölümler pat diye bitiyor. Ana karakter sitkomda oynar gibi. Sakar, biraz şaşkın, saçma adamlara aşık oluyor, işinde iyi ama karakteri zayıf. Bir de yazarın bundan önceki kitabını okumamıştım, karakterler bağlantılıymış. Bazı yerleri tam anlamadım ama olay her iki kitapta da farklı. Olaya odaklandım artık. Sadece cinayet değil ayrıca arkeoloji ve tarihi mekanlardan da bahsediliyor. İçinde seyahatler de var. Yani sevdirecek yanları var kitabın.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Alice adli tıpta çalışıyor. Bir gün bir iş arkadaşı ortadan kayboluyor. Kızın adı Ambra. Ölüp ölmediği bile bilinmiyor. Dolayısıyla kızın tanıdıkları vs. bir soruşturma başlatılıyor. Bu sıralarda bir spor tesisi inşaatı için yapılan kazıda bir kızın kemiklerine ulaşılıyor. Kız öleli çok olmuş ama kemiklerin yanında prenses tacı var (toka gibi) Ona bir süre prenses diyorlar. Bu kızı araştırırken Ambra ile eski arkadaş oldukları ortaya çıkıyor ve soruşturmalar arasında bağlantılar kuruluyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Alice, kemikleri bulunan kızın eski soruşturma dosyalarındaki mektupları ve e-postaları okumaya başlıyor. Meğerse kız, arkeoloji okuyormuş. Asistanlığa yükselişi sırasında bir kazı ekibine katılmış ve İsrail'e gitmiş. Orada biriyle tanışmış, sevgili olmuş ve ayrılmış. Soruşturmaya bu kazı ekibi de dahil ediliyor. Başlarda katilin kim olduğu hiç belli olmuyor. Herkes şüpheli ve herkes aslında doğruları olduğu gibi anlatmıyor. Okur olarak benim kafam çok karışmadı. Anlatımdaki sıkıntıları saymazsak olay örgüsü güzeldi aslında. Ama bu yazı bir daha okur muyum? Çok ucuza bulursam belki :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><p></p><div class="separator" style="background-color: white; clear: both; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">** Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </div><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-19612787349558461322022-08-27T12:49:00.003-07:002022-08-27T12:49:49.757-07:00Okudum: Kara Güneş (Cenk Kayakuş)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCnf0qIe3JyLRsen8c7oIFKuG-7-zj6I_rsEKPv9l6CRkIJM-Hlimb80l_S07dzEOhvYvrMDXXeSJzeFb1KbLeczEKL7QFaMiqVWsH5rq-0HhtVrqqaY7LFYB3aWUO34sTXCRpiCcJeedfjkLdmwde1JKBFa-mK_2XoN6sqHRbWbMcqmxcNoqTu1L5mA/s1280/thumbnail_IMG_5857.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCnf0qIe3JyLRsen8c7oIFKuG-7-zj6I_rsEKPv9l6CRkIJM-Hlimb80l_S07dzEOhvYvrMDXXeSJzeFb1KbLeczEKL7QFaMiqVWsH5rq-0HhtVrqqaY7LFYB3aWUO34sTXCRpiCcJeedfjkLdmwde1JKBFa-mK_2XoN6sqHRbWbMcqmxcNoqTu1L5mA/w480-h640/thumbnail_IMG_5857.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Kara Güneş</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>Cenk Kayakuş</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 431</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yazarın birkaç kitabını daha okumuştum önceden. Dilini ve anlatım tarzını beğendiğim için diğer kitaplarına da şans veriyorum denk geldikçe. Kara Güneş'i de yine bir arkadaşın kitap alışverişinde kargoyu tamamlamak için eklemiştim. Neredeyse 2 yıl olacak alalı. O zamanlar 15-20 tl civarıydı diye hatırlıyorum.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Hakan Geda yine baş karakterimiz. Bu sefer olaya kendisi bile isteye, zorla dahil oluyor. Aslında olayla bir alakası yok. Hakan bir fotoğrafçı. İstanbul'da fotoğraf sergisi düzenlediği sırada, arka balkona çıkıyor ve arkadaki binalardan birinde el feneri ışığı görüyor. Olay ilgisini çekiyor. Bir tür hırsızlık olduğunu düşünerek orada gezinenlerin fotoğrafını çekiyor. Yanlışlıkla flaş patlayınca adamlar bunu fark ediyorlar ve peşine düşüyorlar. Aslında Hakan bu kısımdan sonra hiç sesini çıkarmasa başına da bi iş gelmeyecekti ama canı macera istiyor :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitabın Nazilerle ilgili kısmına da değineyim. Nazilerin Alman ırkını yüceltme konusunda bazı çalışmaları olmuş. 2. dünya savaşı sırasında. O çalışmalara ait belgeler gizliymiş, bir örgüt tarafından günümüze kadar saklanmış. Belgelerin bir kısmı İstanbul'daki -Hakan'ın gördüğü- binada gizliymiş. Olay aslında bir hırsızlık değil, eski belgelerin yeni sahiplerince bulunmasıymış. Tabi Hakan bu işi araştırdıkça, altında hiç de masum olmayan şeyler çıkacak ve Hakan dünyayı kurtarmak isteyecek :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bir de işin Tibet kısmı var. Çok çok eski zamanlardan kalma bir yeraltı şehri keşfediliyor orada. 2. dünya savaşından hemen önce. Bir grup Alman tarafından yapılıyor bu keşif. Orada Alman ırkının Orta Asya'dan neden göçtüğü sorusunun cevapları aranıyor. Aslında Avrupa'daki sarışın ırkın desek daha doğru olur. Cevaplar bulunsa da gizli kalıyor ve savaş sırasında yok olmasın diye her şey gizleniyor. Nazilerden kalma bir dernek tüm sırları saklıyor ve günümüze zengin bir Alman artık bunları açığa çıkarmak istiyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Konu karmaşık gelmesin. Yazarımız güzel bir akışta anlatıyor bunları. Araya tempolu koşuşturmacalar da giriyor. Hakan karakterinin kafası gözü yarılacak pek çok kez ama o hayatından memnun :) Sadece kitaptaki küfürlü kısımlardan biraz rahatsız oldum. Yani hafif bir sansürle daha ılımlı hale getirilebilirmiş. Günlük hayatın baya baya içinden, böyle derinden sövmeselermiş, iyiymiş..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">* Kara Güneş de, Nazi felsefesi güden örgütlerden biri. Aynı zamanda uzaydaki kara deliklere de ufak bir gönderme. Kitaptaki bilimsel kısımlara değinmedim. O da okuyacaklara kalsın.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">** Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </div><p></p><p></p><p><a href="https://link.dolap.com/XU2He">https://link.dolap.com/XU2He</a></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-22085029873543430182022-08-14T14:08:00.001-07:002022-08-14T14:08:42.740-07:00Okudum: Son İyi Adam (A. J. Kazinski)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhk7rJMXGbnTjjHHqH_3BL09_w6k_tJXjggZ4k-8WpCZvnI5AF6oJ_2YKP-5ykf-X3T-_WY2B3wmcey99_OzB_DoJzZViAeimyFDIzxNxHjTYTWbsojPzMnOWUNXFUgja6682EAndo4dtd5NZr7etKACYN_5IAAwuA5320WifdjeCrWV_Q1Dt3vO0TNxA/s1280/thumbnail_IMG_5650.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhk7rJMXGbnTjjHHqH_3BL09_w6k_tJXjggZ4k-8WpCZvnI5AF6oJ_2YKP-5ykf-X3T-_WY2B3wmcey99_OzB_DoJzZViAeimyFDIzxNxHjTYTWbsojPzMnOWUNXFUgja6682EAndo4dtd5NZr7etKACYN_5IAAwuA5320WifdjeCrWV_Q1Dt3vO0TNxA/w480-h640/thumbnail_IMG_5650.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhraV8RVJizlGRKlvb5QTx4RB9qxlP7g7ZZvbYgC8kJaBDXusMsGPg1p430SxPnUCnKaR2LCjxp6pithAKklon7CjfH2zi6VtfcdVfZSovIa9Cx6YaE_21gj8LPi4qv7vYAbiDk5puA6T9_AnPqlQNFICkSa6yTFimcnRZR4voanL92t3-MQF6s1DmN9Q/s1280/thumbnail_IMG_5651.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhraV8RVJizlGRKlvb5QTx4RB9qxlP7g7ZZvbYgC8kJaBDXusMsGPg1p430SxPnUCnKaR2LCjxp6pithAKklon7CjfH2zi6VtfcdVfZSovIa9Cx6YaE_21gj8LPi4qv7vYAbiDk5puA6T9_AnPqlQNFICkSa6yTFimcnRZR4voanL92t3-MQF6s1DmN9Q/w480-h640/thumbnail_IMG_5651.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Adı: Son İyi Adam</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Orj. Adı: The Last Good Man</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yazar: A. J. Kazinski</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Sayfa: 576</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Fiyat: 20 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Uzun zaman önce hepsiburada.com dan almışım. Arka yazısı aslında epey ilginç. Ama kafamda nasıl hayal ettiysem, olayları sanki böyle geçmiş yüzyıllarda geçecekmiş gibi düşünmüştüm, daha mistik ortamlarda filan. Değilmiş, günümüzde geçiyor, tam olarak 2009'da. Çok da günümüz sayılmasa da akıllı telefonlar yok ve o yıllarda biz ne kullanıyorduk teknoloji olarak diye sık sık düşündüm. Dünya hızlı değişiyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Dünya üzerinde 36 iyi adam varmış, bir inanışa göre. Sanırım Yahudi inanışındaydı. Bu kişiler, seçilmiş kişi olduklarını bilmezlermiş. Ama bulundukları bölgeyi korurlarmış, insanlığa iyilik yaparlarmış. Her nesilde 36 kişi bulunurmuş böyle. İnanışa göre bu iyi adamların - kadın da olabiliyor tabii - hepsi birden ölürse dünya lanetlenirmiş, kıyamet gibi bir şey.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleşen cinayetlerin bazı ortak özellikleri uyuşmaya başlar. Daha doğrusu bu benzerlikleri bir İtalyan polisi fark eder. Üstüne vazife değildir ama o boş zamanlarında bu tuhaf ölümlerin belgelerini toplamaya başlar. Hepsi 1 hafta arayla ölmüştür, hepsinin sırtında o garip yanık izi vardır, hiçbirinin çocuğu yoktur, yaşları 45-50 arasındadır ve hepsi iyilik yapan insanlardır. İtalyan polis bir şekilde görevden uzaklaştırılınca bu ölümleri birilerine bildirir. Sonuçta dosya Daniamarkalı bir polisin önüne düşer. Niels Bentzon. O da kendince sıkıntılar yaşıyordur ama olay ilgisini çeker bir yerinden başlar araştırmaya.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitap çok akıcı, çok sürükleyici. Macera filmi izler gibi oldum. Niels bir koşuşturmacanın içinde ölmemiş son 2 kişiyi bulmaya çalışır. O sırada ona engel olanlar ve ona yardım edenler olacak. Hannah adlı astrofizikçi aslında işin matematiğini çözecek ve onun çözme aşamaları çok ilgi çekici. Aslında bütünüyle güzel bir kitaptı ama aklımda bir soru işareti kaldı. Niels'ın karısı Güney Afrika'daydı. Onunla bir daha konuşamadı. Yani o kısım yarım kaldı bence.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div>* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: <p></p><p><a href="https://link.dolap.com/XU2He">https://link.dolap.com/XU2He</a></p><p><br /></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-14976978612245921852022-08-10T13:02:00.001-07:002022-08-23T11:03:06.826-07:00Amazon Efsanesi Serisi (Büşra Toraman)<p style="text-align: center;"> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9DTpYEaRtQcUThZC06lycVTQZNR3kULIZW3fO9QGxaevlRnz6fS2Z7fetMF3_kljjGd63nInYksb3QaVjx4pxJvsJ2EuQB_oJXWky-p-NqE352824hfFLl6oeHBS4SKoqHRuV3hQfWPZwDLl9LEDUW7opgPw-O5UYTHskc24JedY7nrQ1jspiZWfKEg/s1280/thumbnail_IMG_5598.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9DTpYEaRtQcUThZC06lycVTQZNR3kULIZW3fO9QGxaevlRnz6fS2Z7fetMF3_kljjGd63nInYksb3QaVjx4pxJvsJ2EuQB_oJXWky-p-NqE352824hfFLl6oeHBS4SKoqHRuV3hQfWPZwDLl9LEDUW7opgPw-O5UYTHskc24JedY7nrQ1jspiZWfKEg/w480-h640/thumbnail_IMG_5598.jpg" width="480" /></a></div><br /><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9HV5KuOp9pC8ZdfjzT0KXVIOl-uJ032rotPURMjgg9OugQAhVWA6gyWZuweM5HeFodDztAoTMMObqdREyBKJwlgtbBWgB4-1hEA2rBn7yWYpJyH1Zntb2-djm3D3IgSbKHMlrxiCMJaqwRHnWRhOwo3W10BJb2IIb5CBSkgcfXiOtiQZbgH0ko8pcVw/s1280/thumbnail_IMG_5495.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="1280" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9HV5KuOp9pC8ZdfjzT0KXVIOl-uJ032rotPURMjgg9OugQAhVWA6gyWZuweM5HeFodDztAoTMMObqdREyBKJwlgtbBWgB4-1hEA2rBn7yWYpJyH1Zntb2-djm3D3IgSbKHMlrxiCMJaqwRHnWRhOwo3W10BJb2IIb5CBSkgcfXiOtiQZbgH0ko8pcVw/w640-h480/thumbnail_IMG_5495.jpg" width="640" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNIZY6HqvfDCozK6rtwLhaS7E16miS0KFNq2f4MXZ042_4TzAgRPD_ZtQ6pdNYuUTq9YbH2BCCidv_1vQDdMYmSFkJXHDJXus3mJ_p22ZyEbswtRqE7HMnYAAyfHKWyjHmYHW3_gSwtat51uXroEuTxZpX8Te_1r5sEC2FjECWX_pGxyXBXE4pWgfhiQ/s1280/thumbnail_IMG_5496.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNIZY6HqvfDCozK6rtwLhaS7E16miS0KFNq2f4MXZ042_4TzAgRPD_ZtQ6pdNYuUTq9YbH2BCCidv_1vQDdMYmSFkJXHDJXus3mJ_p22ZyEbswtRqE7HMnYAAyfHKWyjHmYHW3_gSwtat51uXroEuTxZpX8Te_1r5sEC2FjECWX_pGxyXBXE4pWgfhiQ/w480-h640/thumbnail_IMG_5496.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı:</b> Amazon Efsanesi 1 - Zincirlenmiş Kalpler</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>Büşra Toraman</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa: </b>484</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat:</b> 38 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu seriyi sanırım bir tanıtım yazısında görüp beğenmiştim. Amazonlara da ilgim vardı ama alıp bir kenara koyunca konusunu falan tümden unuttum. Geçenlerde gözüme takıldı hadi başlayayım dedim. İyi ki başlamışım. Çok beğendim. Dili çok akıcı, konusu farklı, merak ettirerek ilerliyor. Arada bazı tutarsızlıklara rastladım ama olur öyle hatalar. Akışı bozmuyor pek. Yazarı çok genç olsa da kurgu gayet başarılı. Devamı da güzeldir umarım.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Gregg bir ajan. Bir gün onu bir üniversitedeki öğrenci cinayetlerini çözmek üzere doğduğu kente gönderirler. Gregg'in memleketinde trajik anıları vardır ama olayı da çözmeye çalışır. Gizemli katil, ardında iz bırakmadan bir çok öğrenciyi öldürmeye devam eder. Gregg bir ipucu peşinden koşarken bir gün aniden bir kadın çıkar karşısında. Ona bu olayda yardım teklif eder. Ama kadın Amazondur ve Gregg bunlara inanmasa da kendini Amazonların tuhaf dünyasında buluverir.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Tabi hemen Amazon diyarına gitmiyor. Önce olayı çözmesi, kafasının epey karışması ve tüm gemileri yakması gerekiyor. Gregg'in hayatını da değiştirecek gelişmeleri merakla okurken, ona söylenen yalanları biz de öğreniyoruz. Aleka ismindeki Amazonu hem seviyoruz hem de ona çok kızıyoruz. Ama Gregg'in tepkileri çok hoş, çok samimi, çok da zeki. Yer yer güldüğüm oldu. Sevdim ben bu kitabı.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyj6wWhrauyhsFS-GbQ5NPdzjDUT8UKziVdaRBLSGcXrceRBOXwVK-GVE0z-KFSkco4JJ7RPiUaC50UaWB0QftjbXAPWbDuaCuqphwBS-oTeKBpQb3E418Y63fWLF5T14DTRVDVLItEj0qAe8b1KimjTlYeS2AY_RNoISONe8ADOkwyeUwqvUREcf9Tg/s1280/thumbnail_IMG_5533.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="1280" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyj6wWhrauyhsFS-GbQ5NPdzjDUT8UKziVdaRBLSGcXrceRBOXwVK-GVE0z-KFSkco4JJ7RPiUaC50UaWB0QftjbXAPWbDuaCuqphwBS-oTeKBpQb3E418Y63fWLF5T14DTRVDVLItEj0qAe8b1KimjTlYeS2AY_RNoISONe8ADOkwyeUwqvUREcf9Tg/w640-h480/thumbnail_IMG_5533.jpg" width="640" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both;"><b>Adı:</b> Amazon Efsanesi 2 - İhanet Çarkları</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Yazar: </b>Büşra Toraman</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Sayfa: </b>480</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Fiyat:</b> 38 tl</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">2. kitap ilki gibi yine çok heyecanlı ve maceralı. Gregg kendi geçmişi hakkında çarpıcı gerçekler öğrenip annesini bulmak için Amazon diyarına gelmişti. Burada Amazonların casusu olarak görevlendiriliyor ve Aleka ile Koper diyarına gidiyorlar. Uzak değil, hepsi aynı ormanı paylaşıyor aslında. Koperler kim? Amazonların erkek çocukları. Aslında erkek doğarsa direkt öldürüyorlarmış ama geçmişte bir Amazon kraliçesi bu çocuklara kıyamamış ve onları ormanın uzak ucundaki yerli kabilelere göndermeye başlamış. Zamanla Koper halkı oluşmuş. Amazonların istenmeyen erkek evlatları, zamanla onlara düşman olmuşlar. Çünkü onlar da Amazonlar kadar doğaüstüler.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Gregg Koper olduğuna inanmasa da zamanla güçleri gelişecek ve buna inanacak. Amazonlar ve kendi geçmişi hakkında çok daha beter şeyler öğrenecek. Casusluğu çok da sürdüremeyip iki grup arasında çatışma çıkmasına sebep olacak ve ortalık çok karışacak.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Bu ormanda bilinmeyen bir tür daha var, Doryalar. Onları kimse göremese de yaşadıkları biliniyor ve ileri teknoloji kullanarak çok ölümcül bir topluluk olduklarına inanılıyor. Kitabın sonlarına doğru onlar da çıkacak ortaya. Ama öncesinde Gregg ve Aleka binlerce kez kavga edecekler ve yine de bir arada olmaktan kaçamayacaklar. İkisi bu ormanda pek çok kuralı değiştirecek şeyler yapacaklar. Merakla devamını okuyacağım.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiY5EaLssD9QLXq9PuayfkQjdhnvnZMxJnFwKAM9fx2R7K-Nap_05Wj12w9jfWV6Hdj_NSmZfjqrayHo5QMLfKkSsgOqFa1bAdyAKyLbrcLbgf0Q1AfC40ht79Aix-kkrGmngHpXcARnkI9Ey39AxjSW87tzY9U6oRo4y3qa4qDlDvVH2QRYxukOt5rCQ/s1280/thumbnail_IMG_5597.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="1280" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiY5EaLssD9QLXq9PuayfkQjdhnvnZMxJnFwKAM9fx2R7K-Nap_05Wj12w9jfWV6Hdj_NSmZfjqrayHo5QMLfKkSsgOqFa1bAdyAKyLbrcLbgf0Q1AfC40ht79Aix-kkrGmngHpXcARnkI9Ey39AxjSW87tzY9U6oRo4y3qa4qDlDvVH2QRYxukOt5rCQ/w640-h480/thumbnail_IMG_5597.jpg" width="640" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both;"><div class="separator" style="clear: both;"><b>Adı:</b> Amazon Efsanesi 3 - Uyanış</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Yazar: </b>Büşra Toraman</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Sayfa: </b>555</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Fiyat:</b> 38 tl</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">2. kitapta az bahsedilen Doryaları tam anlamıyla tanıyacağız. Onlar farklı bir doğaüstü tür değilmiş aslında. Bilimsel deneyler yapan ve teknoloji kullanan insanlarmış ama masum değiller. Gregg, Aleka ve birkaç arkadaşını da kaçıracaklar ve onların üstünde deney yapmaya başlayacaklar. Bu kaçırma sırasında olaya Gregg'in kız kardeşi Tess ve Gregg'in ortağı Kyle da dahil olacak. İkisi de eğlenceli tipler ve uzun süre onları da okuyacağız.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Doryaların elinden kurtulurken acıklı olaylar yaşanacak ve Gregg çok üzülecek. Sonrasında saldırılar, kurtarmalar, birleşmeler, daha fazla saldırılar, arada kavuşmalar ve bir çok olay yaşanacak. Hiçbirini anlatmayıp içerisindeki macerayı sadece okuyacaklara saklamak istiyorum. Çook beğendiğim bir seri oldu. Her sayfasını merakla ve sıkılmadan okudum. Yazarımıza çok teşekkür ediyorum. </div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">*Kitaplarımı ve fazla eşyalarımı satıyorum: <a href="https://dolap.com/profil/zzynpny">https://dolap.com/profil/zzynpny</a></div></div></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-23992252067490858682022-07-28T04:12:00.001-07:002022-08-23T11:03:27.866-07:00Okudum: Kraken Bir Canavarın Anatomisi (China Mieville)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhT8qhiOYXlfC-PBV47KC3qftbOO5R-qRC10oIRYmuNrgaPAB4xknZzoYp8eZyB4NkAOs3ABu6wqKA0QZcHHMtnqhP_Qy5VsGpdKnTgI-LvK7yGosnygtlKWm68Zu-vOO_CcQxulkxjtvG-UGk-KM7mCLBCyyBY9dZHfPop5cBDt2SQpu0fiEi1ggurAg/s1280/thumbnail_IMG_5428.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhT8qhiOYXlfC-PBV47KC3qftbOO5R-qRC10oIRYmuNrgaPAB4xknZzoYp8eZyB4NkAOs3ABu6wqKA0QZcHHMtnqhP_Qy5VsGpdKnTgI-LvK7yGosnygtlKWm68Zu-vOO_CcQxulkxjtvG-UGk-KM7mCLBCyyBY9dZHfPop5cBDt2SQpu0fiEi1ggurAg/w480-h640/thumbnail_IMG_5428.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj79TtuXzL3glF-bwW6LmtwgyMuvO9EjSBK_Xpfn-465GsZNvrw-D5EcFGd4XRkd1j8zrKLhrIjUCf_vo0gKAoREvSD4Ui_xTcizGSD4GUGproNfSnwI_rQJELF3FVv2pePMJF4dNaSriG3RCJnf2U9S2vzXrkysYlg-v-En0hZNBCZdybJocGJS6bFBg/s1280/thumbnail_IMG_5429.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj79TtuXzL3glF-bwW6LmtwgyMuvO9EjSBK_Xpfn-465GsZNvrw-D5EcFGd4XRkd1j8zrKLhrIjUCf_vo0gKAoREvSD4Ui_xTcizGSD4GUGproNfSnwI_rQJELF3FVv2pePMJF4dNaSriG3RCJnf2U9S2vzXrkysYlg-v-En0hZNBCZdybJocGJS6bFBg/w480-h640/thumbnail_IMG_5429.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı:</b> Kraken Bir Canavarın Anatomisi </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı:</b> Kraken An Anatomy</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar:</b> China Mieville</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa: </b>511</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat:</b> 23,8 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Alalı epey oldu. Kraken'e meraklıyım, değişik bir kurgu olduğunu arka kapaktan da gördüm aslında ama hiç bu kadar kötü olacağını düşünmemiştim. Bu yazarı da ilk defa okuyorum, bir daha okuyacağımı da sanmıyorum. Sevmedim.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Londra'da bir müzede sergilenen dev mürekkepbalığı, bir gün ortadan kaybolur. Ölü bir balığı kim ne yapsın, niye çalsın? Yere bir damla su damlamadan hem de. Kimin çalmış olabileceğine dair yapılan araştırmada o balıktan sorumlu Billy'i sorgulamaya başlarlar. Billy normal bir insandır ama bu olaydan sonra kendini Londra'nın tuhaf canlıları arasında buluverir. Büyücüler, kahinler, tuhaf dinler, inananlar.. Kafam bi milyon oldu okurken. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitapta sürekli lafı edilen bir şey var ki çok sinir bozucu. Herkes şöyle diyor: 'Kötü bir şey olacak' 'Bir şey yaklaşıyor' 'Dünya'nın sonu'. Bilen, bilmeyen herkes böyle diyor. Herkes hissediyor da olan bir şey yok. Billy ve tuhaf arkadaşı Dane, ondan bundan saklanırken bazı tuhaf kimselerle konuşup birilerini bulmaya çalışıyorlar. Sürekli bir hareket, bir gizem, bir tehlike. Arada birileri ölüyor. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Arada Kraken'den yani şu çalınan dev mürekkepbalığından bahsediyorlar. Meğer buna tapanlar varmış. Ama hayvandan ziyade buna tapanları okuyoruz. Her neyse sevmedim. Pek çok tuhaf fantastik kurgu okudum ama bu baya kötüydü. Yazar kendi kafasındaki kurguyu paramparça aktarmış. Olmamış.</div><br /><p></p><div>**Kitaplarımı ve fazla eşyalarımı satıyorum: <a href="https://dolap.com/profil/zzynpny">https://dolap.com/profil/zzynpny</a></div>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-38692808678298087632022-07-02T06:12:00.003-07:002022-08-27T12:51:14.349-07:00Okudum: Paramparça (Brian Freeman)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhs6kjvacdyzrfytOIn1t1ULTuxwZNinbndovZgKxTrzVrwEGy4zwl5h2P721jOOf-00Pbs-uH60FJbI2IGapnny8t9HPDeT7DYSv8pMVEdujbMR6xEkIRKOklAN9i9PfEfnXK2Qq20SyrSGtNmpSfZvWaEmo55_z96ayyabJ8h8V9vs3cftis_piWCBA/s1280/thumbnail_IMG_5129.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhs6kjvacdyzrfytOIn1t1ULTuxwZNinbndovZgKxTrzVrwEGy4zwl5h2P721jOOf-00Pbs-uH60FJbI2IGapnny8t9HPDeT7DYSv8pMVEdujbMR6xEkIRKOklAN9i9PfEfnXK2Qq20SyrSGtNmpSfZvWaEmo55_z96ayyabJ8h8V9vs3cftis_piWCBA/w480-h640/thumbnail_IMG_5129.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLTg7o16vZETloUXUUG4Q88gdyJrbVBGHdU4QYWjm7G-9UCYbvlMpwCCKTMK0qjHeDJ2UcNvVhCQy0mupwZ5nyPX09hkLwnVF4jKcG8-r4cWCH4UHzLMcsUikzYPyrCUZS7cdchwzZsSCHtgGtOoFbV1iR7cY8dSbVuphymqKp75VrJSGlXO-LVHEr_A/s1280/thumbnail_IMG_5130.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLTg7o16vZETloUXUUG4Q88gdyJrbVBGHdU4QYWjm7G-9UCYbvlMpwCCKTMK0qjHeDJ2UcNvVhCQy0mupwZ5nyPX09hkLwnVF4jKcG8-r4cWCH4UHzLMcsUikzYPyrCUZS7cdchwzZsSCHtgGtOoFbV1iR7cY8dSbVuphymqKp75VrJSGlXO-LVHEr_A/w480-h640/thumbnail_IMG_5130.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Paramparça</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı: </b>Spilled Blood</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>Brian Freeman</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa: </b>512</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitabı alalı rahat 5 yıl olmuştur. Nereden ve kaça aldığımı hatırlamıyorum. Sıradan polisiye kitabı aslında. Kötü değil de benim elimde 2 ay süründü. Okurken akıcı, bırakınca bir daha okuyasım gelmedi. Katil kim diye merak ettikçe birkaç bölüm okuyup attım bir köşeye. Öyle böyle bitti.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kan davalı 2 kasaba var. Barron ve St. Croix. Birisinde bir fabrika gibi tesis var. Bu tesis araştırmaları sırasında doğaya zarar vermiş, öbür kasabanın gençlerinde kanser vakaları artmaya başlamış. Dava sürecinde uzmanlardan yardım alınmış ama kansere sebep bulunamamış. Tesis çalışmaya devam ediyor ve 2 kasabanın gençleri birbirine düşman olmuş bu yüzden.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Tesisin sahibinin kızı bir gün ıssız bir bölgede ölü bulunur. Tanıklara göre yanında 2 kız daha varmış ve birinin de silahı varmış. Olay aslında meçhul ama tanıklar olduğu için Olivia adındaki kızı yakalıyorlar. Oliva'nın babası avukatmış, Chris. Bu kitabın ana karakteri o. Her şeyi Chris'in ağzından öğreneceğiz. Adam kızını temize çıkarmak için ipuçlarını kovalıyor. Olayın arka yüzünü araştırmaya başlıyor. Aslında bir nevi dedektiflik yapıyor. Bir yandan karısıyla arasını düzeltmeye çalışıyor. Birkaç yıl önce boşanmışlar ama Chris onları hala seviyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Chris bu 2 küçük kasabada sürekli hareket halinde ve birileriyle görüşmeler içerisinde. Diğer yanda kasabada Aquarius adında gizemli biri ortaya çıkıyor. Ölen kız vakasının üstüne sağ sola tehdit mektupları bırakıyor. Onun gizemi epey çözülemiyor. Sonra hiç tahmin etmediğimiz bir adam çıkıyor Aquarius. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Diğer yanda Kirk ve Lenny kardeşler var. Kirk pisliğin teki. Her türlü kötülük var, kardeşini de kullanıyor, o da biraz ezik bir tip. Bir ara Kirk'ten şüpheleniyorlar kızı öldürdü mü diye. Onların sonu fena olacak.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitapta 15 yaş civarı gençler olduğu için onların yaşantısını da görüyoruz. Gençlerde büyük yozlaşma var. Aslında her yerde bu böyle de, insan garipsiyor. Neyse katili Chris keşfediyor. Yine hiç aklımıza gelmeyecek bir kişi..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Orijinal adı 'dökülen kan' diye geçse de ben olsam dilimize 'kan davası' diye çevirirdim ya da 'kasabaların savaşı' falan :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="background-color: white; clear: both; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">** Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </div><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-14992005980283548232022-04-28T11:55:00.003-07:002022-08-27T12:50:50.962-07:00Okudum: Yolcu, Gezgin (Alexandra Bracken)<p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYmo2YQiBfCfIfnbrsn9oFa4bqPXf51BTBRTnPy3yeGsz4TAjWZd2qPxfAGS1wuPfyAr8E96_i_n5qdW_oRfJiBbLmkUHzIVmKoPkoUpCnFQQzXIfhVIfYmJNru_L1jRvhLdZhE8_tygI9sT2PpVTZSDKoPVAfdsP1zb0VyLquyQDusc_VW8MFHepPBQ/s1280/thumbnail_IMG_4252.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYmo2YQiBfCfIfnbrsn9oFa4bqPXf51BTBRTnPy3yeGsz4TAjWZd2qPxfAGS1wuPfyAr8E96_i_n5qdW_oRfJiBbLmkUHzIVmKoPkoUpCnFQQzXIfhVIfYmJNru_L1jRvhLdZhE8_tygI9sT2PpVTZSDKoPVAfdsP1zb0VyLquyQDusc_VW8MFHepPBQ/w480-h640/thumbnail_IMG_4252.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-GbYXHPESUjRo61NYpQ2k0rymZzHN3P914-odvTdI35p0UOmP_5du55Pi3sXZSl0IXb9mx1lpPoNRa-QnN2T8JpRpXO8_N7f0X43kTvM2PqwPff0M9KcaAR2SJJs01PVPO9rCdRdyVLANUwyjOQ4FHixeit5UCy91bFUaj1JkhK0Qu-XbU5yigBXR7g/s1280/thumbnail_IMG_4253.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-GbYXHPESUjRo61NYpQ2k0rymZzHN3P914-odvTdI35p0UOmP_5du55Pi3sXZSl0IXb9mx1lpPoNRa-QnN2T8JpRpXO8_N7f0X43kTvM2PqwPff0M9KcaAR2SJJs01PVPO9rCdRdyVLANUwyjOQ4FHixeit5UCy91bFUaj1JkhK0Qu-XbU5yigBXR7g/w480-h640/thumbnail_IMG_4253.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Yolcu</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı:</b> Passenger</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>Alexandra Bracken</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa: </b>548</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>19 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yazarın <a href="https://mormidye.blogspot.com/2019/09/okudum-karanlk-zihinler-buz-kapan-ates.html"><b>Karanlık Zihinler</b></a> serisini okuyup çok beğenmiştim. Bu 2liyi de görünce bir denemek istedim. Ama kitapta zaman yolculuğu var. Hem de öyle bir kişilik falan değil. O yetenekle doğan herkes zamanda yolculuk yapıyor ve zamanın akışını değiştirebiliyor. Bir ara kafam öyle karıştı ki, neden aldım dedim. Yarım bıraksam merak edeceğim, zorlayarak okudum. Biraz yorucu oldu.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Her şeyden habersiz Etta adında bir kızla başlıyoruz. Ana karakter o. 17-18 yaşlarında ve keman çalıyor. Annesiyle bağı biraz soğuk, daha doğrusu annesi soğuk. Etta daha çok keman öğretmeni Alice'i seviyor. Etta bir gün bir müzede keman konserine çıkacekken annesinin bir tartışmasına tanık oluyor. Anlamadığı şeyler duyuyor ve birisi onu oralardan uzaklaştırırken kendini bir gemide buluyor. Etta zaman yolcuğu yeteneğine sahipmiş ve bunu yaşayarak öğrenecek. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Etta'yı aslında kaçırmışlar. Annesinden dolayı. Zaman yolcuları sülalesi için önemli bir eşya varmış ve bu eşyayı Etta'nın annesi bir yere saklamış. Yer dediğim de geçmişte bir mekanda bir yere. Ne yıl belli ne ülke. Zamanda geri veya ileri gitmek de öyle kolay değil. Belli geçitler var. Gizli bilgi gibi, herkes bilmiyor bunları. O geçitleri müzik sesiyle tetikleyip ortaya çıkarıyorlar ve hopp gidiyorsun. Nereye gittiğin belli değil. Hangi ülkede olduğun belli değil. Gittiğin döneme uygun giyinip oradaki akışı bozmaman lazımmış. Bir de Cyrus denen bir adam var ki tüm zamanların hakimi. Adam tanrıya rakip resmen. Kendi yardımcıları var. Geçmişte ve gelecekte hangi olaylar olduğunu hemen öğreniyor. Sevmiyoruz bu adamı.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Etta zaman yolcuğu sırasında Nicholas diye biriyle yakınlaşacak. Nicholas 1700 lü yıllarda doğmuş. Etta ise 2000 nesli. Kafalar karışık tabii, birinin elektrikten haberi yok, öbürü navigasyon eksikliğine üzülüyor. Zor canım sizin işiniz.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">İlk kitapta olaylar durulmuyor. Bahsi geçen aleti düşmanlara kaptırıyorlar. Etta ve Nicholas'ın yolları ve yılları ayrılıyor. Daraldım yahu.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Zaman yolculuğunu kurgu olarak sevmem. Nadiren gitselerdi ya da 1-2 kişinin ayrıcalığı falan olsaydı katlanabilirdim de, böyle önüne gelen geçmişe gidecekse, normal zaman akışının ne önemi kaldı ki. Kime göre neye göre normal..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqVlwdQz60Qx93hpYrFd0K8q9YrAB3JppWQvgE1j2T3gPeqPhS-OWugP7yo-G5fnw7EVLT8PqUydhuRGt1b7_w35xPnYUW0jdnacybJin_k9IUaodHV_qFsJc0UDbyLQnN3zTn5oc0Jne5SC9epIAbo3svprAQUu-jdvo8Hszubhu7KJOJkCmYqXEaHA/s1280/thumbnail_IMG_4527.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqVlwdQz60Qx93hpYrFd0K8q9YrAB3JppWQvgE1j2T3gPeqPhS-OWugP7yo-G5fnw7EVLT8PqUydhuRGt1b7_w35xPnYUW0jdnacybJin_k9IUaodHV_qFsJc0UDbyLQnN3zTn5oc0Jne5SC9epIAbo3svprAQUu-jdvo8Hszubhu7KJOJkCmYqXEaHA/w480-h640/thumbnail_IMG_4527.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDAMMYn-58raDdKv989wD4S7ObnUQPgJqAqys4atwLVJjjxCH6ZnVL65gCSBco2ck4Pi9XH5a4gT8mNkE9c6j3Ky7qMRv4U8216F_9WGXrrDWZHEFRQQFOZvVUQb1gq0E8vMQDKmgeK_Xwcrp6HWVgcmnSAlJ46UZC_XqWRVJTMWyuLTywhC2Lc1jT-A/s1280/thumbnail_IMG_4528.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDAMMYn-58raDdKv989wD4S7ObnUQPgJqAqys4atwLVJjjxCH6ZnVL65gCSBco2ck4Pi9XH5a4gT8mNkE9c6j3Ky7qMRv4U8216F_9WGXrrDWZHEFRQQFOZvVUQb1gq0E8vMQDKmgeK_Xwcrp6HWVgcmnSAlJ46UZC_XqWRVJTMWyuLTywhC2Lc1jT-A/w480-h640/thumbnail_IMG_4528.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both;"><b>Adı: </b>Gezgin</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Orj. Adı:</b> Wayfarer</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Yazar: </b>Alexandra Bracken</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Sayfa: </b>658</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Fiyat: </b>19 tl</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">2. kitap daha uzun. 1 ay sürdü bitirmem. Konuyu unutmadım da, okumadıkça yok olsun istedim bu kitap. Neyse..</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Etta ve Nicholas birbirinden yıl ve yer olarak çok uzaklara savrulmuşlardı. Etta'yı babası bulacak. Tanışacaklar diyelim. Aslında babası anlatıldığı kadar kötü biri değilmiş. O da zaman yolculuğu yapan biri evet. Bir süre Etta'yı yıllar arasında gezdirecek. Zaman yolculuğunun sıkıntılarını vs. anlatacak ona. Sonra bir çatışma çıkacak ve Etta'nın babasıyla yolları ayrılacak. O sırada aslında ölmüş olan birine denk gelecek. Söylemeyeyim kim olduğunu. O kişiyle Nicholas'a ve usturlaba ulaşmanın yollarını arayacaklar.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Nicholas biraz daha talihsiz bu kitapta. Sofia denen kızın tüm kaprislerine katlanmak zorunda. Sevmiyoruz kızım seni. Bu ikilinin yolu tüm zamanların cadısıyla kesişecek. Kadın ölümsüz gibi bir şey. Nicholas'ı katakulleye getirip ona bir yüzük takıyor ve bu yüzük onu yavaş yavaş öldürüyor. Nicholas ölmeden hem usturlabı yok etmek, hem Cyrus'ı öldürmek hem de Etta'yı bulmak zorunda. Acıdım çocuğa.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Aslında sürükleyici de bir yerden sonra zaman akışı delik deşik oluyor. O kadar çok gidip geliyorlar ki, yani ben bir geçit olsam, oracıkta çökerim, ciddiyim. Seriyi tam olarak sevmedim de diyemiyorum. Etta ve Nicholas aşkı güzeldi. Çoğu zaman uzakta olsalar da, sevdim onları. Etta'nın annesinin neden soğuk, tuhaf bir kadın olduğunu sonlara doğru anlayacağız. Sebepleri varmış kadının. Bitti neyse ki..</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;"><div class="separator" style="background-color: white; clear: both; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">** Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </div><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-62980666109217676942022-03-10T09:49:00.003-08:002022-08-27T12:52:15.117-07:00Okudum: Kemik Atlası (James Rollins)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiHtzbM3-umG-5he9teX2BV8CLZ70SOrkTj66kdFL_tUsQGyAPzQbUCr9u3bFSYO7Aw8CT47bVezalGjWXl494rPIP6bTijdJBZ1BDuQS0H6_M9Rdb9x8mRcVPlnKG7CtxFiWzZZpyx_FmOnwhJXZEiqxUbfmluqgg9YsVCgK5lSgRZWn1EQI2OuPN7qA=s1177" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1177" data-original-width="957" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiHtzbM3-umG-5he9teX2BV8CLZ70SOrkTj66kdFL_tUsQGyAPzQbUCr9u3bFSYO7Aw8CT47bVezalGjWXl494rPIP6bTijdJBZ1BDuQS0H6_M9Rdb9x8mRcVPlnKG7CtxFiWzZZpyx_FmOnwhJXZEiqxUbfmluqgg9YsVCgK5lSgRZWn1EQI2OuPN7qA=w520-h640" width="520" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEhjMXQ3ed2XubHRK5WiP8i5iDt14dLTci37F3keq7qwcOerdbZo7Ts35uLvrVKQy0wBS3KcZxgTWfEP07jfU4BvtU8D_28INYhg-4GnwmxvJElnSq9WCzhU_m2StE9RVP_4WA4s8TV8Pg5EgxNitZwk5K4aulgzYjPHFEJrl9HBE5-NOXc8jjUsNoQzlg=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEhjMXQ3ed2XubHRK5WiP8i5iDt14dLTci37F3keq7qwcOerdbZo7Ts35uLvrVKQy0wBS3KcZxgTWfEP07jfU4BvtU8D_28INYhg-4GnwmxvJElnSq9WCzhU_m2StE9RVP_4WA4s8TV8Pg5EgxNitZwk5K4aulgzYjPHFEJrl9HBE5-NOXc8jjUsNoQzlg=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Kemik Atlası</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>James Rollins</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı:</b> Map of Bones</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 615</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>9 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yazarın <a href="https://mormidye.blogspot.com/2022/01/okudum-kum-frtnas-james-rollins.html">Kum Fırtınası</a> kitabıyla ikili olarak almıştım, son derece ucuzlardı. Devam kitabı değil bunu baştan söyleyeyim ama ilk kitaba bazı göndermeler var. Çünkü Sigma ekibi ve Painter Crowe bu kitapta da geçiyor. Painter burada ana karakter değil, o görevinde yükselmişti, sahaları özlese de o artık Sigma ekibinin yöneticisi. Tabi onun da bu hikayede önemli rolleri olacak.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Ana karakterimiz Gray. Son derece donanımlı bir ajan. Biraz ailevi sıkıntıları olsa da işine bağlı biri. Onu bir görev üzerindeyken tanıyacağız. Anlık ve doğru kararlar alabilen biri, zeki, pratik. Görev sırasında Lonca ekibinden başka bir ajan tarafından biraz şaşırtılacak Gray, sonraki asıl görevinde bu ajan sık sık karşısına çıkacak. Aslında bu ikisi düşmanlar ama başka düşmanlıkları, onları yer yer anlaşmalara mecbur bırakacak.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Böyle kitaplar hikayeyi çok farklı kollardan anlatır. O yüzden iç içe geçmiş pek çok konu var. Kafam karıştı evet bazı yerlerde ama sorun değil. Akışa teslim olun, o sizi çıkışa götürür :) Hatırladığım kadarıyla anlatayım. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Köln'de bir katedralde bir gece ayini düzenlenir. Kutsal ekmek yendikten sonra katedral saldırıya uğrar. Din adamlarından bazıları silahla öldürülür ama başka bir saldırı türü daha kullanırlar ve onda sadece ekmeği yiyenler ölür. Sonraki otopsilerde ölenlerin midesinden tuhaf bir madde çıkarırlar. Ekmeğin içine karıştırılan beyaz bir toz. Bilinen hiç bir şeye benzemese de özellikleri altın gibidir. Ona altının m-hali diyecekler. Okullarda öğretilemeyecek kadar ileri bir bilim dalı. Konusu geçtikçe açıklayacaklar da ben pek anlamadım. Sanırım uydurma değil ama m-halini daha önce hiç duymamıştım ve bu yeni bir buluş değilmiş. Taa eski Mısır'a kadar uzanan bir şeymiş. Kitaptaki yolculuğumuz Mısır'a düşmese de civarında dolanacağız.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Painter Crowe, Sigma ekibinin en iyilerini toplar. Hem ajanlık hem de bilimsel araştırma karışımı bir göreve gideler. Gray onların başı olacaktır. Bu ekibe 2 kişi daha dahil olur. Onları Vatikan dahil eder. Onlar da eğitimli ama daha çok tarihi eser üzerine. Bu 2 kişi akraba. Rachel ve amcası. Rachel etkileyici biridir, Gray de öyle :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Sigma ekibi Köln'deki katedrali incelerken bir saldırıya uğrarlar. Ölümden kıl payı kurtulunca, tüm dünya onları ölü sansın diye ipuçlarını gizli şekilde takip ederler. Buradan sonra olaylar çok hızlı akıyor. İşin içine Ejder Divanı diye tuhaf bir tarikat da dahil oluyor. Bunlar kötü kişiler. Sigma ekibiyle sürekli kovalamaca halindeler.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Devamını anlatmayacağım çünkü çok derinleşiyor. Pek çok yer geziyorlar, pek çok tarihsel olaya değiniliyor, Hristiyanlık üzerine pek çok ayrıntıdan söz ediliyor. Tabi tüm bunların yanında son model ajanlık teçhizatları da var :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Keyifli ve heyecanlı bir okumaydı. Sadece kitap fazla kalın ve taşıması zor oldu. Kütük gibi evet :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Kemikleri unuttum. Köln'deki katedral saldırısının amacı, orada duran kutsal emanet adı verilen kemikler. Üç Mecusinin kemikleri. Altın sandıktalar ve sandığı bırakıp sadece o kemikleri çalarlar. İşte bu biraz gizemli.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="background-color: white; clear: both; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">** Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </div><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-40959345356584413162022-02-21T12:38:00.004-08:002022-08-27T12:52:34.786-07:00Okudum: Beşinci Mevsim, Sütun Kapısı ( N. K. Jemisin) Kırık Diyar Serisi<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgJSdVVPuxZe3R3VOwMkF2NowadTNx6eT98xAOTQiXf1fDQtUZchEx_RVsUU34SMU0acOHit618yZJVwbsjLG_-1u8lgfLAElrzI0SJU4R170LZtbJL0U6DLvDDEmfEQOsnq1ECgR_gm8qmn90dFdhFmTO39Z-79BlAuPY7GIa3qLmwh1nW3IaMJQHlcw=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgJSdVVPuxZe3R3VOwMkF2NowadTNx6eT98xAOTQiXf1fDQtUZchEx_RVsUU34SMU0acOHit618yZJVwbsjLG_-1u8lgfLAElrzI0SJU4R170LZtbJL0U6DLvDDEmfEQOsnq1ECgR_gm8qmn90dFdhFmTO39Z-79BlAuPY7GIa3qLmwh1nW3IaMJQHlcw=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEj8amv2-for7KfAPvk3ll6zkqHpN3-_E1HdGbK5sFWnqDmQPz4MkeQojb9yitCC3oysavpvglDF6FBQqWIRNoWWIUJTKpBU8Z961s0NK0HWQFU6k7zYxQCFIdEwdaU-Y7EjunL-iDl8TlJ3NhNMXEpjZhJ6-0BbtNiN58105hHiUn5WrrkPtaDLN8V4pw=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEj8amv2-for7KfAPvk3ll6zkqHpN3-_E1HdGbK5sFWnqDmQPz4MkeQojb9yitCC3oysavpvglDF6FBQqWIRNoWWIUJTKpBU8Z961s0NK0HWQFU6k7zYxQCFIdEwdaU-Y7EjunL-iDl8TlJ3NhNMXEpjZhJ6-0BbtNiN58105hHiUn5WrrkPtaDLN8V4pw=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Beşinci Mevsim</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı: </b>The Fifth Season (The Broken Earth #1)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>N. K. Jemisin</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 490</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat:</b> 18,15 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitabı alalı uzun zaman oldu. Nereden aldığımı hatırlamıyorum. Ama güzeldir diye 2. sini de almışım, öylece bekliyorlardı okunmayı.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">İsminin garip bir havası var, kapağı çok mistik, konusu da değişik. Hepsi birleşip çekmiş beni. Fantastik bir kurgu ama anlatım çok tuhaf, biraz yorucu. Sanki kendi kendine söylenir gibi. Bölümler arası değişimler biraz ani ve olay anlatımı şahsın iç sesi gibi. 'Onu sevmiyorsun ama yüzüne de vuramıyorsun, gülümsüyorsun' gibi cümlelerle dolu. Şahıs ve yer isimleri de sıradışı olunca başlarda anlayamadım pek. Bırakmayı düşündüm ama '2.si de var, o kadar para vermişim, az daha okuyayım' derken sarmaya başlıyor. Bırakamadım gerçekten. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Okudukça kafamda minik bir tahmin oluştu, başlarda 'ne alaka' desem de okudukça tahminim desteklenmeye başladı ve bir yerden sonra 'tam da düşündüğüm gibiymiş' mutluluğunu yaşadım.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Gelelim konuya. Olay bizim dünyamızda geçiyor sanırım ama yer isimleri ve yıl/zaman çok farklı. Bu dünyada normal insanlar ve bazı yetenekleri olanlar var. Bu yeteneklilerden biri orojen. Coğrafyadaki dağ oluşumundan yola çıkın, tüm toprak anayı, kayaları, fayları ve daha da dibe, ne varsa hepsini hisseden/duyumsayan ve beynindeki bir bölgeyle tüm bunları yönlendirebilen, kısacası deprem yaratan veya onu durduran kimseler, orojenler. Orojenleri halk sevmiyor çünkü onlar bulundukları yere felaket getirebiliyorlar. Orojenlerin keşfedilmesi, eğitilmesi ve kontrol altında tutulması önemli. Kitapta buralar oldukça detaylı anlatılıyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitap 3 karakter üzerinden ilerliyor. Hepsi kadın. Birinin adı Syenite. Bir orojen, görevinde yükselişte ve kendinden daha yetenekli bir orojenden çocuk yapması gerekli. Maalesef. Bu kitapta aşk falan yok söyleyeyim. Bağlılık var daha çok, mecburi gibi. Çok da umurlarında değil zaten bunlar. Her an bir yerlerde deprem olabilir, yer yarılabilir, mevsim değişebilir ve insanlık yine son bulabilir. Hep bu tedirginlikte ilerliyorlar. Syenite ve mecburi partneri tuhaf bir göreve gönderiliyor. Uzak bir sahilde bir liman tıkanmış. Oradaki mercanları temizleyecekler. Mercanların altında büyük tehlike varmış meğerse.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Diğer karakterimiz küçük bir kız, adı Damaya. Ailesi sevmiyor bu kızı, zaten orojen olduğu farkedilince bir ahıra kapatıyorlar. Merkezden birinin gelip onu götürmesini bekliyorlar. Kızın kendini tanıması, eğitim alması, Merkez denen yer.. Damaya ile keşfedeceğiz. Merkez de masum bir yer değilmiş, kurtlar sofrası resmen. Neyse ki Damaya uyanık bir kız. Aklını kullanıyor oralarda.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">3. karakterimiz yetişkin bir kadın. O da orojen ama yaşadığı yerde bu özelliğini bilen yok. Adı Essun. 2 çocuğu var ve ikisi de orojen olunca kocası deliriyor. Çocuklardan birini öldürüyor diğerini de alıp kaçıyor. Essun da bunalımdan çabuk çıkıp adamın peşine düşüyor. İç ses konuşmasını en çok yapan Essun, çok görmüş geçirmişliğine veriyoruz bunu da. Essun'un yolculuğu en tuhaf olanı. Yer yer dramatik şeyler olsa da oldukça merak uyandırıcı. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Orojenler, yeteneklerini kullanma biçimleri ve yeryüzünde meydana gelen depremsel felaketler en çok kafa karıştırıcı yerler. Okudukça alışıyorsunuz da çok sancılı oluyor ya. Gerçekten tatil zamanlarında okunması gerekiyor bu serinin ya da işin gücün az olduğu dönemlerde. Yoksa fırlatıp atarsınız :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Mevsimlerden bahsetmedim. Kitaba adını veren, en korkulan mevsimmiş sanırım. Daha çok çağ gibi düşünün. Mevsimler arası bin yıl da sürebiliyor. Düzenli bir akış yok. Oluşan felakete göre şekilleniyor o mevsimin adı. Çoğu zaman insanlığın sonu oluyor ama bir yerlerde yaşam yeniden bir yolunu buluyormuş. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEj5NnBhjdbiQAijd7CYLEmrhtBnZtKvlH8Z2SJ2CGNGL6anJeHPejfybWuVnWyQXcv2mxpHNSE7_hJ6hjVDspuWp2m7QDnXiO7Sn-5gRy8VJ1SGWirnWpSygZJpc5nBZCDsk3FcLIJRqTNG9JgWBdY5930fjRDVb0XCLaOtUIgOEaMxLuH3bIriVBlA6Q=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEj5NnBhjdbiQAijd7CYLEmrhtBnZtKvlH8Z2SJ2CGNGL6anJeHPejfybWuVnWyQXcv2mxpHNSE7_hJ6hjVDspuWp2m7QDnXiO7Sn-5gRy8VJ1SGWirnWpSygZJpc5nBZCDsk3FcLIJRqTNG9JgWBdY5930fjRDVb0XCLaOtUIgOEaMxLuH3bIriVBlA6Q=w480-h640" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEhP06SdHt8AVjapkj7WGmwvBJ-aHXrEwv-Ad2hpfCmII6IK0G78ObgphwAWorY-fmzsb9yzyUsgiHzX2vwXQu75Jn6fQ_wsyFJBWSurSRZFIGtNCMOAsdOFGsXqKPUUXO0LWU5OKH7jDGTEKhc8weEjvCW-yzqJnt6GL4OhrXh8EzfDCl7fFKfUpeNuYA=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEhP06SdHt8AVjapkj7WGmwvBJ-aHXrEwv-Ad2hpfCmII6IK0G78ObgphwAWorY-fmzsb9yzyUsgiHzX2vwXQu75Jn6fQ_wsyFJBWSurSRZFIGtNCMOAsdOFGsXqKPUUXO0LWU5OKH7jDGTEKhc8weEjvCW-yzqJnt6GL4OhrXh8EzfDCl7fFKfUpeNuYA=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both;"><b>Adı: </b>Sütun Kapısı</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Orj. Adı: </b>The Obelisk Gate (The Broken Earth #2)</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Yazar: </b>N. K. Jemisin</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Sayfa:</b> 473</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Fiyat:</b> 22,6 tl</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">İlk kitapta bahsetmediğim bir grup vardı: Muhafızlar. Onlar önemli. İnsan gibiler ama ölümsüz gibiler. Orojenlerin yeteneklerini sınırlayacak güçlere sahipler. Tamamen kötü diyemem bu gruba. Zira Damaya'nın muhafızı biraz daha insani. 2. kitapta ona fazla yer verilecek. Bir yerlerde hafıza kaybı gibi bir şey yaşayacak ve olmadık bir zamanda hikayemize dahil olacak. </div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Ayrıca burada Essun'un kızı Nassun'u da okuyacağız. O annesinden bile güçlü bir orojen ama henüz farkında değil. Zamanla gelişecek. Tabi bu evrendeki kaosun ne olduğunu da az da olsa öğreniyoruz. Meğerse geçmişte bir şey olmuş ve Ay Dünya'dan kopmuş. Çok uzun bir yörüngeye düşmüş. Ara sıra Dünya'ya yaklaşsa da Dünya'daki tüm felaketler bunun yüzündenmiş. Toprak Baba, Ay'ı özlüyormuş. İnsanlara bu yüzden kızmış. </div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Essun kızına ulaşmaya çalışırken onun peşine küçük bir çocuk takılıyordu. Garip bir çocuktu o, adı Hoa. Yemek yemez, pek uyumaz, insan gibi görünse de aslında değil. O bir taşyiyen. Bu da kitaptaki yetenekli gruplardan biri. Taşyiyenler ölmez. Heykel gibidirler, ağırdırlar, birbirlerini yok edebilirler ama yüzyıllar içinde tekrar ortaya çıkarlar. Kimse sevmez onları. Ama nedense her güçlü orojenin yakınında bir taşyiyen oluyor. Gözü gibi koruyor orojenini. Tam çözemiyoruz bu grubu. Ama hikayemizde önemli rolleri var onlarında.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Kitaptaki kaosun sebebinden bahsettim. Bunu Essun'a anlatıyorlar ve istiyorlar ki Ay'ı geri getirsin, eski yörüngesine oturtsun vee mevsimler son bulsun. İnsanlık eski haline dönsün. Peki şekerim :) Essun'un bunu yapması için daha çok şey öğrenmesi gerek ve tekrardan söylüyorum kitabın anlatımı gerçekten yorucu. Anlamak için ekstra çaba gerekli. Merak uyandıran tarafları olmasa kendimi böyle yormazdım. Ama beğenmeyen, kötüleyen hatta söven o kadar çok okur var ki ve o kadar haklılar ki :)</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">3. kitap varmış. Dilimize çevrilmemiş. </div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/a/a6/Jemisin_The_Stone_Sky_cover.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="388" data-original-width="257" height="388" src="https://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/a/a6/Jemisin_The_Stone_Sky_cover.jpg" width="257" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitabın uzun bir açıklaması var vikipedide. Üşenmedim translate'te çevirdim. Kelime sınırı varmış. Paragrafları bölüp öyle çevirdim. Güzel çevirdiği için 3. yü beklememe gerek kalmadı, konuyu anladım hatta nasıl biteceğini/bittiğini de öğrendim. Artık kafam rahat. Ha bir kaç kişi ölecekmiş, Ay'ı eski yerine oturtmak kolay değilmiş, ağır bedel ödenecekmiş. Ödeyin, ben yoruldum.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Sütun Kapısı nedir? Kaçık orojen Alabaster'in teorisine göre, güçlü orojenlere bazı özel sütunlar yaklaşırmış. Havada süzülürlermiş. Syenite'inki ametistti. Neyse bunlardan bir sürü varmış ve hepsini bir araya getirip büyük bir güç alanı oluşturup işte önemli bir şeyler yapılabilirmiş. Bunun genel adı gibi bir şey. Ben olsam Obelisk'i sütun diye çevirmezdim.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Damaya'nın Muhafızı Schaffa için şöyle bir benzetme yapacağım. Merdivenler Kenti'ni okuyanlar için. Oradaki Sigrud karakterinin neredeyse kopyası. Sadece tip olarak değil, karakterin yaşantısı hatta kaderi bile aynı. Kitaplar arası dejavu diyelim :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="background-color: white; clear: both; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">** Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </div><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-52794155076885513142022-02-09T13:33:00.003-08:002022-09-01T03:39:54.116-07:00Okudum: Halaskar (Ş. Yüksel Yılmaz)<p> <br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgZN7bO8WKd3J_C6l6lLkSfcjTN4qeP-V9WZDEBVCo3HivtLmCeEcYCzr3ABlX8n0WUnjVP2H03m5If01Y6luPPahj0y6QhIuQ-PeIRCz0JN-GgkQ4Lh-EzymZqXfRICqchUgusB4hlEe0X4C04rXdq_e0U-30G9HmZIYJmYnsBSNFASlMvmWCuX3z_Qw=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgZN7bO8WKd3J_C6l6lLkSfcjTN4qeP-V9WZDEBVCo3HivtLmCeEcYCzr3ABlX8n0WUnjVP2H03m5If01Y6luPPahj0y6QhIuQ-PeIRCz0JN-GgkQ4Lh-EzymZqXfRICqchUgusB4hlEe0X4C04rXdq_e0U-30G9HmZIYJmYnsBSNFASlMvmWCuX3z_Qw=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEg6bxmlHLDXMryj1CegHTiBxb5Keqhxe6KrgAWfA5vuCIjaiii9vPbZcZXW4knzRE7KH9d4-oW_GVW003n6Uwi2IATOUfpbdYh05svkKz6PwZrKoJsspT2LYML9_dpEe6k4tJDnBbH_Y4G6T8zE-Ve4UPfP-MJ36sWklZDKen-1pl3vlO0Rj81DJmFQpg=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEg6bxmlHLDXMryj1CegHTiBxb5Keqhxe6KrgAWfA5vuCIjaiii9vPbZcZXW4knzRE7KH9d4-oW_GVW003n6Uwi2IATOUfpbdYh05svkKz6PwZrKoJsspT2LYML9_dpEe6k4tJDnBbH_Y4G6T8zE-Ve4UPfP-MJ36sWklZDKen-1pl3vlO0Rj81DJmFQpg=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Halaskar</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar:</b> Ş. Yüksel Yılmaz</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 301</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>21 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yazarın daha önce <a href="https://mormidye.blogspot.com/2018/06/okudum-m4y4-s-yuksel-ylmaz.html">M4Y4 serisini</a> okumuştum. Beğendiğimi hatırlıyorum. Bu kitabı daha sonra yazmış. Konusu ilgimi çekti ve aldım. İyi ki de almışım. 3 günde bitirdim. Çok sürükleyici ve film gibi bir anlatımı var. Sadece bilim kurgu değil macera da içeriyor, yer yer gülümsetiyor, düşündürüyor, pek çok duyguyu barındırıyor. Seversiniz.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Dünyamızın vadesi dolmuş, insanlık yeni bir gezegen arayışında. Semele adında bir gezegen keşfediyorlar, milyon yıl uzaklıkta. Dünyaya eşdeğer bir cennet. Gitmesi zahmetli, iletişim sıkıntılı. Bir şekilde orayı hem araştırmak hem de insanlara hazırlamak için önceden süvari adı verdikleri eğitimli askerleri gönderiyorlar. İleri teknoloji aletlerle donanmış bu kişiler Semele'yi insanlara hazırlayacaklar ve araştırma yapacaklar. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Semele'de yaşam var. İnsan gibi zeki varlık yok ama oradaki canlıları araştırıyorlar. Vahşilerin neslini tüketmekle uğraşırlarken süvarilerden biri bizim ana karakterimiz oluyor. Kendisi Türk. Adı da Serkan. Biyolog ayrıca. Araştırmaları sırasında çay ve kahve bitkileri de bulmuş. Mecburen yalnız çalışıyor ve kendince yaptığı işin keyfini çıkarırken üstlerinden bir görev geliyor buna. Ona yakın bir bölgedeki diğer askeri gidip kontrol etmesini istiyorlar. O askerden bir süredir haber alınamıyormuş. Serkan içinden söylene söylene bir yolculuğa çıkıyor. Garip bir gezegende elbette garip şeyler olacak. Onun yolculuğu oldukça maceralı, yer yer komik. Ona arkadaşlık edecek sevimli bir yavru hayvan da çıkıyor ortaya. Türü dünyamızda yok ama o yavruyu çok seveceğiz. Serkan'a pek çok yerde yardım edecek o.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitap sadece Serkan'ın yolculuğundan oluşmuyor. O bu yolculukta aşkı da bulacak. İşin büyüsünü kaçırmamak için devamını anlatmayacağım. Şöyle diyeyim, Semele'de yalnız değiller. Süvarilerin hepsi aynı iyimser amaçlarla çalışmıyorlar ve her canlı Serkan'ın evcil arkadaşı gibi uyumlu değil. Arkada dönen daha büyük oyunlar da var, bunları okudukça göreceğiz. Benim elimden düşmedi. İşi gücü bırakıp okudum. Böyle bir kitaba ara vermek haksızlık olurdu. Keşke uzun bir seri olsaymış. O gezegene ve oradakilere daha bir doysaymışız. Bana az geldi, bitince boşluğa düştüm. Bunun üstüne ne okusam biraz keyifsiz olacağım sanırım.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yazarı da ayrıca tebrik ediyorum. Gerçekten film tadında heyecanlı bir macera sundu bize. Hayalgücünü sevdim.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Halaskar nedir? Direkt çeviride 'kurtarıcı, kurtaran' anlamını veriyor. Arapça kökenli sanırım. Bu kitaptaki anlamı da buna benziyor aslında. Semele'yi insanlığa hazırlayacak kişilere halaskar diyorlar. Serkan da bunlardan biri.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Benzettiğim eserleri söyleyeyim. Semele gezegen tasviri (Avatar-Pandora), Uzay ve başka gezegene yerleşme (Beth Revis-Evrenin Ötesi) (Scott Sigler-Uyanış) Serkan'nın yolculuğu, kullandığı araç (Marslı)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Ayrıca süvarilerin zırhları ve onlara takılan yapay zeka işlevi de pek çok eserde benzerlik gösteriyor. Yine de kendi içinde özgün bir kitap olduğunu düşünüyorum. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-37031530889559567352022-01-29T12:08:00.002-08:002022-08-23T11:02:09.371-07:00Okudum: Ejderhanın Kızı, Gölge Ejderhaların Yükselişi (Liz Flanagan)<p> <br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiIZbRZ5um1pSSYpyw1e40NPNhXVVy57pKZVwbOjtcmXnLI5Kss-S_dsK-eh5sZjbPCfXOoJdOQJSBRGHaOau1YxVHsrDYulnW-S6QoMePbkrmVVwd1qvH7fpvYzdPuiZo1Guc9fFjLfrDvnKDOfa0gGqLtfuDaiDAh3DnW_OKRSTbdOHTCbO2cA1lRJQ=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiIZbRZ5um1pSSYpyw1e40NPNhXVVy57pKZVwbOjtcmXnLI5Kss-S_dsK-eh5sZjbPCfXOoJdOQJSBRGHaOau1YxVHsrDYulnW-S6QoMePbkrmVVwd1qvH7fpvYzdPuiZo1Guc9fFjLfrDvnKDOfa0gGqLtfuDaiDAh3DnW_OKRSTbdOHTCbO2cA1lRJQ=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEg7g7hmsPrOuS1G5a7tN150os_E3RQf4kJRmi7D627OpukYzgd4_iUKCiszqvZJcbp1B-eeKOkr3Y9468pCWP2g1s472ifywV5x_FRmhICsC3MDcPqLY9U237PNkALbjpggChYQzFUdfnVP5CYwJR-z-29cW_WXacI_wSZnzhtfm0Ucpv20Fw_JRmjssQ=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEg7g7hmsPrOuS1G5a7tN150os_E3RQf4kJRmi7D627OpukYzgd4_iUKCiszqvZJcbp1B-eeKOkr3Y9468pCWP2g1s472ifywV5x_FRmhICsC3MDcPqLY9U237PNkALbjpggChYQzFUdfnVP5CYwJR-z-29cW_WXacI_wSZnzhtfm0Ucpv20Fw_JRmjssQ=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Ejderhanın Kızı / Gökyüzü Efsaneleri</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı: </b>Dragon Daughter</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar:</b> Liz Flanagan</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 400</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>21,75 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Sanırım Trendyol'dan almıştım. Biraz gençlik romanı gibi diyebilirim ama okurken sıkılmadım. Anlatım çok çocuksu değil ve ejderhalar çok güzel :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Eskiden Arcosi adasında ejderhalar yaşarmış. Sadece o adada doğabilirlermiş, halkın içinden bir kişiyle bağ kurarlarmış. Sonra birileri bu düzeni bozmuş. Ejderhaları saraya hapsetmiş, sadece saraydaki asillerle bağ kurulsun istenmiş. Sonra savaş çıkmış ve ejderha soyu tükenmiş. Arcosi halkı da adayı terk etmiş.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Adayı boş bulan bir grup insan buraya yerleşmiş. İçlerinden uyanık olanlar kendini dük ilan etmiş. Zamanla çoğalmışlar ve halkı ezmeye başlamışlar. Bu sıralarda Milla adında bir kız bizim ana karakterimiz oluyor. Kendisi 13-14 yaşlarında, ailesini ve kökenini bilmiyor. Bir konakta evin kızına yardım eden hizmetli gibi bir konumda çalışıyor. Boynunda ejderha sembollü bir madalyonu var ve tek mirası o.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Milla bir gün bahçede bir ağaçta gizlenirken oraya gizemli bir adam geliyor ve ağaca bir çanta asıyor. Milla çantayı incelerken bu gizemli adam öldürülüyor. Milla çantayı alıp başka yere gizleniyor ve içindeki 4 yumurtadan sadece mavi olana bir çekim duyuyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">O günlerde sarayda bir balo düzenleniyor ve aniden yaşlı ve gizemli bir kadın çıkıyor ortaya. Ejderhalarla ilgili bir şeyler söyleyip kaçıyor ve o günden sonra Milla'nın yaşantısı değişiyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Konusu çok da klişe değil aslında ama ejderhanın doğması, büyümesi, bağ kurması gibi durumlar bu tarz romanlarda benzer seyrettiği için biraz tanıdıklık hissi oluşuyor. O evreleri her defasından yeniden yaşamak, sanki bir ejderhaya sahip olmak gibi, hoş bir tat bırakıyor bende. Keşke gerçek olsalardı..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">* Seri olduğunu bitirince öğrendim. Aslında açık uçlu bitmiyor. O yüzden 2. kitabı almakta acele etmeyeceğim. Zaten ilkinin bitişinden 10 yıl sonrasını anlatıyormuş. Yer aynı ama karakterler farklı. Okumasak da olur. 2.nin adı Gölge Ejderhaların Yükselişi.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Ejderhanın Kızı, diye bahsedilen Milla değil bu arada, başka biri o. Okuyunca anlaşılıyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3keypq7AOimW_ShiEfLgok5GHBVfpjzXErALh3LgraNufP_I149DujTnJTnAXRDAH__Tb9GYjFtqcnkHKod0y9uwRa_mVLfeMTtHeL8Ps5f92hdR8NGZyMzz_C5sXL-U3TZTYjRQiy2teZSc1oSSbaKTop3zwmdmKrC0Ynk4kdKMYMATj2HR1U4mBQQ/s1280/thumbnail_IMG_5838.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3keypq7AOimW_ShiEfLgok5GHBVfpjzXErALh3LgraNufP_I149DujTnJTnAXRDAH__Tb9GYjFtqcnkHKod0y9uwRa_mVLfeMTtHeL8Ps5f92hdR8NGZyMzz_C5sXL-U3TZTYjRQiy2teZSc1oSSbaKTop3zwmdmKrC0Ynk4kdKMYMATj2HR1U4mBQQ/w480-h640/thumbnail_IMG_5838.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhczWkC20EBfv9RDSMPY5BPXfHx9KUJci_qIVe4RIB3V8f8vN7GOriNhClJjFP6PuWPzxzC9UE-6r16yE89AR1hgMT6PiLzvG23xdAvOerR_FmBTzS5-l35S58BxSB3bx3nanoUGEsGM8Bw9F6vwCVqhymubLEqahvP86uD1It3CYNjowro7sb2eYEYPA/s1280/thumbnail_IMG_5839.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhczWkC20EBfv9RDSMPY5BPXfHx9KUJci_qIVe4RIB3V8f8vN7GOriNhClJjFP6PuWPzxzC9UE-6r16yE89AR1hgMT6PiLzvG23xdAvOerR_FmBTzS5-l35S58BxSB3bx3nanoUGEsGM8Bw9F6vwCVqhymubLEqahvP86uD1It3CYNjowro7sb2eYEYPA/w480-h640/thumbnail_IMG_5839.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both;"><b>Adı: </b>Gölge Ejderhaların Yükselişi / Gökyüzü Efsaneleri - 2</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Orj. Adı: </b>Rise of the Shadow<b> </b>Dragons</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Yazar:</b> Liz Flanagan</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Sayfa:</b> 352</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Fiyat: </b>24,5 tl</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">İlkinin üzerinden çok geçmeden okudum ama araya başka kitaplar girince pek çok ayrıntıyı unutmuşum. Neyse ki okurken hatırlatmalar yapılıyor yeri geldikçe.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Arcosi adası ejderhalarına kavuşalı 10 yıl olmuş. Milla büyümüş ve tabi arkadaşları da. Bir yumurtlama töreninde Milla'nın bir yakını olan Joe, hiç bir ejderha kendisini seçmeyince çok öfkelenir. Aslında sakin bir çocuktur ama o anda ortalığı birbirine katar. Sonra da çok utanır ve kaçar oradan. Çok da uzaklaşamaz, sanırım 12 yaşındaydı, o yaşta bir çocuk tek başına hayatta kalamayacağı için adayı terk edemez. Şansına saklandığı bir mağarada onu biri bulur. Kızın adı Winter. Birkaç yıl önce ejderhası öldüğü için derin bir depresyondadır ama Joe'ya yardım eder. Arcosi'in altında kimsenin bilmediği tünellerde yaşamaya başlarlar ve bir gün tüneller onları gizemli bir odaya çıkarır. Odada 2 sandık vardır. Birinde altın, diğerindeyse altından bile değerli bir şeyler vardır.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Arcosi'de hayat huzurla devam etmiyordur maalesef. 10 yıl önceki devrimde bazı askerler işlerinden olunca toplanmaya ve halkı kışkırtmaya başlarlar. Aslında büyük bir sorun değildir ama kökten temizlenmediği için zamanla büyür. Joe'nun çıkardığı kargaşa da iyice güç toplarlar ve onlar da kendi devrimlerini yaparlar. Kendilerine Kardeşlik diyorlar. Joe'nun ablası Tarya ve onun eşi Dük Vigo, adayı yöneten kişilerdir ve Kardeşlik tarafından esir alınırlar. Bu kaos ortamında dünyayı kurtarmak Joe ve birkaç arkadaşına kalır. Çocuk ve gençlik romanlarının klasiğidir, dünyayı kurtarmak. Eleştirmiyorum, güzel bir kurgu oluşturulmuş. Keyif alarak okudum. Ejderhalara olan yoğun ilgim sayesinde tabii, bu kitapta da yine çok tatlılar :)</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">*Gölge Ejderhalarından bahsetmedim, kitaba adını veriyor evet ama anlatırsam büyüsü kaçar. Aslında bu konuyu daha ayrıntılı ve uzun işleyebilirmiş yazar. Biraz aceleye gelmiş sanırım kitap..</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">**Kitaplarımı ve fazla eşyalarımı satıyorum: <a href="https://dolap.com/profil/zzynpny">https://dolap.com/profil/zzynpny</a></div></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-53590478926681804432022-01-15T02:33:00.006-08:002022-09-01T03:39:24.198-07:00Okudum: Sihirli Fırın (Kathryn Littlewood)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiioYMwmurD5G9wsH8OivfUcgA4qxSVQsokKH8uRbazZ23CXXCK0PFCU9mEG1r3DI-81XV-SqLB3At-3hJy7o7AASrmr_N-9_4wR3xWsF5bnUATT3dd33-4Ubzf3VZOToi7KTrohtarLgcb1eWzVSVN2j5l_aLjcQl6QzaIFdODlG8prPPr6BxEQHcvYg=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiioYMwmurD5G9wsH8OivfUcgA4qxSVQsokKH8uRbazZ23CXXCK0PFCU9mEG1r3DI-81XV-SqLB3At-3hJy7o7AASrmr_N-9_4wR3xWsF5bnUATT3dd33-4Ubzf3VZOToi7KTrohtarLgcb1eWzVSVN2j5l_aLjcQl6QzaIFdODlG8prPPr6BxEQHcvYg=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjCiZHQTguyD6Wj33T7iVvnlyvp33HuNyZ1JP2xf9cW9vVLqv2swJpzwjh5t9K3OXybck6Cb4egWf_6yxuXiqBQhjWirsm5QkUPqJU7tvTcJ9sbIth62xRN1CwAiE4KMNFrUaT2dxnhTIrD1xTPzWiFg5-i2BcmwTRuU9FqT8CsJB0T-RoZrY06HCgEgw=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjCiZHQTguyD6Wj33T7iVvnlyvp33HuNyZ1JP2xf9cW9vVLqv2swJpzwjh5t9K3OXybck6Cb4egWf_6yxuXiqBQhjWirsm5QkUPqJU7tvTcJ9sbIth62xRN1CwAiE4KMNFrUaT2dxnhTIrD1xTPzWiFg5-i2BcmwTRuU9FqT8CsJB0T-RoZrY06HCgEgw=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Sihirli Fırın</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazarı: </b>Kathryn Littlewood</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı:</b> The Bliss Bakery (#1)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 350</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>21 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Trendyol'dan almıştım. Çocuk kitabı evet, arada böyle okumayı seviyorum. Gayet akıcı, çok karakteri olmayan, hafif sihirli hoş bir kitap.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Küçük bir kasabada pastane işleten bir aile var. Bliss ailesi. Dışardan normal görünüyorlar, anne-baba ve 4 çocuk. Aslında normal yiyecekler satıyorlar ama aile yadigarı bir tarif kitapları var, o sihirli işte. Bliss Tarif Kitabı. Çocuklar bu kitaptan habersiz, aslında onlar fırıncılık işlerinden pek hoşlanmıyorlar. Sadece büyük kız Rose seviyor pişirme işini. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bir gün başka bir kasabada bir hastalık yayılıyor ve Bliss anne-baba oraya götürülüyor. Hastalığı iyileştiren turtalar yapmak için :) Giderken 4 çocuğu fırına bırakıyorlar. Sihirli kitabı Rose'a emanet ediyorlar. Açması yasak. Normal tarifler uygulanacak deyip bir de yardımcı bırakıp gidiyorlar.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Anne-baba gidince esrarengiz bir Lily Teyze çıkıp geliyor. Ben sizin büyük-büyük-büyük dedenizden akrabayım deyip fırında kalmaya başlıyor. Çok yardım ediyor pasta işlerinde. Ama Lily Teyzede bir tuhaflık var. Hep gülüyor, hep çok iyimser. Ne zaman anneleri telefonda arasa, çocuklar Lily'den bahsedemiyorlar. Dilleri tutuluyor. Neyse Lily Teyze eşliğinde 1 hafta kalıyor çocuklar. Bu sırada sihirli tarif kitabından birkaç tarif deniyorlar. Kasaba halkına sihirli kekleri yediriyorlar ve ortalık epey karışıyor. Karmaşayı durdurmak için başka sihirli tarifler de deniyorlar ve daha da karışık bir hal alıyor işler. Son çare sihirli kitabı Lily Teyzeye gösteriyorlar. O, durumu kurtarıyor ama Lily Teyzenin amacı kitabı alıp gitmek..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Okurken sıkıldığım yerler oldu. Lily karakterinin kötü amacı olduğu çok belli ama çocuklar bunu göremiyorlar daha doğrusu akıllarına gelmiyor. Çünkü çocuklar masum. Yetişkin okumasıyla çocuk okuması çok farklı oluyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-1147046732063097002022-01-07T09:56:00.006-08:002022-09-01T03:40:17.344-07:00Okudum: Kum Fırtınası (James Rollins)<p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjRfS08CKoiC3X1EiE8-IMpU18bIiub7hg9UTB1j6DdZMB6tMro7QXCE7Vxjao7Gbs_fgC1gZFjMFN_RUhytuh2jl9NCJwBegZTEXXOei3O1NhoZSY-PH7ROUWenhcewqkrEd_t3vUN_rEhsa7lJVEYFrUpFlG144hwRq1GuYJWvjM_JL6fv-sj0B1Vhw=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjRfS08CKoiC3X1EiE8-IMpU18bIiub7hg9UTB1j6DdZMB6tMro7QXCE7Vxjao7Gbs_fgC1gZFjMFN_RUhytuh2jl9NCJwBegZTEXXOei3O1NhoZSY-PH7ROUWenhcewqkrEd_t3vUN_rEhsa7lJVEYFrUpFlG144hwRq1GuYJWvjM_JL6fv-sj0B1Vhw=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgXg5vzwd8kJGfCJhg6SWla3HFqY9jc7ApkONZnyjDXkvm6tBwFAEkZCQt7foq3RCVLbs89tgxEAw9OqG8_35YaROuy3pyWIq5aTqH3qjr5hDruxSP7jDIpWZ5vLPIz5p9TAYx1lHXUXI6dDytZAfLYEWWs89rsolImR3mA8WZic_ItOEdDjarEYa5NUw=s1280"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgXg5vzwd8kJGfCJhg6SWla3HFqY9jc7ApkONZnyjDXkvm6tBwFAEkZCQt7foq3RCVLbs89tgxEAw9OqG8_35YaROuy3pyWIq5aTqH3qjr5hDruxSP7jDIpWZ5vLPIz5p9TAYx1lHXUXI6dDytZAfLYEWWs89rsolImR3mA8WZic_ItOEdDjarEYa5NUw=w480-h640" width="480" /></a></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: left;">Adı: Kum Fırtınası</div><div style="text-align: left;">Orj. Adı: Sandstorm</div><div style="text-align: left;">Yazar: James Rollins</div><div style="text-align: left;">Sayfa: 687</div><div style="text-align: left;">Fiyat: 9 tl</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;">Kitapyurdu'ndan aldığımı hatırlıyorum. İkiliydi ama seri değil. Çıkış tarihine göre önce bu yazılmış ben de bundan başladım. Neden bu kadar ucuzdu anlamadım ama pahalı olsaydı almazdım. Yazarı tanımıyorum çünkü..</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;">Aslında sıradan bir macera kitabı, sadece fazla uzun. Başta bi gözüm korksa da okudukça sarıyor, karakterleri tanıdıkça ve olayı anlamaya başlayınca maceraya kaptırıyoruz. Londra'da bir müzede garip bir patlamayla başlıyor. Oradaki tahribatta bir eserin içinden tuhaf bir cisim çıkarıyorlar ve bu cismin geldiği yere gidip ipuçlarını takip etmeye başlıyorlar. Umman'a gideceğiz. Ekibimizde zengin bir hanımefendi, onun yanında büyümüş yetim bir kız ki bu kız okuyup bir akademisyen olsa da geçmişindeki acılar onu biraz eziklemiş, sonra birkaç tane ajan var vee tabi ki düşmanlar var. </div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;">Zengin hanımefendimiz kaynak sağlıyor, bu çok belli :) Ajanlar bu cismin götürdüğü yere gidip konuyu çözmeye çalışıyorlar, biraz da işin bilimsel kısmııyla ilgililer. Düşmanlar da cismin sonunda elde edecekleri hazineye odaklanmışlar. Halbuki olay hazine değil. Çok uzun yıllar önce ortadan gizemli şekilde yok olmuş bir medeniyete çıkıyor yollar. Ubar diyorlar adına, irem, cennet.. Çok zengin bir medeniyetken birden felaketle yeryüzünden siliniyorlar. İşte bunun sırrını çözecekler. </div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;">Kitap uzun olunca olayı da ayrıntısı da çok oluyor. Bahsetmediğim bir kaç örgüt daha var. Onların da iyi mi kötü mü olduğu zamanla ortaya çıkacak. Sevdim ben.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;">*Bazı yerlerde bilimsel açıklamalar biraz zorladı beni. Gerek var mıydı demiyorum, konu bunu gerektiriyor da fazla ayrıntılı geldi bana.</div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-90597725695673209582021-12-12T12:54:00.003-08:002022-09-01T03:40:33.702-07:00Okudum: Yedi Uyananlar (Yonca Eldener)<p> <br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEizobwh9ViA13wUS9g7Av-LG8y-ZBTEqjaQnnuTQ7ssGtZOOMhwoMHCrOf7W1tvA6jrNg-QVj3sroSXZOYFcnC9oeWUZXnR_36X4IDaDBF62UCehDIOZ4HQiFGqwQ44cLeCT7ROMp4iQFzVxtTcwcYGCeximZxHpxkX3qbDbUshf2gQ_zPN_XCuoh7LOQ=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEizobwh9ViA13wUS9g7Av-LG8y-ZBTEqjaQnnuTQ7ssGtZOOMhwoMHCrOf7W1tvA6jrNg-QVj3sroSXZOYFcnC9oeWUZXnR_36X4IDaDBF62UCehDIOZ4HQiFGqwQ44cLeCT7ROMp4iQFzVxtTcwcYGCeximZxHpxkX3qbDbUshf2gQ_zPN_XCuoh7LOQ=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEg16IgWOyT2yUJsxNUYziFUukREYzGWdDdX8R70LRvmUzraomZ9fZzIHvmSCLwprKOzq0FjVgqWscbZnHbMcmFPuEHJAf81_GdjU_AKdL12EKPXe3Rwt6WZjDG0UcL5zue4sIk61ljHhzd7NFGkHrnS62CHPUzCaq_VqVfWnWhh7B076kPv8S4b-BJL-g=s1280" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEg16IgWOyT2yUJsxNUYziFUukREYzGWdDdX8R70LRvmUzraomZ9fZzIHvmSCLwprKOzq0FjVgqWscbZnHbMcmFPuEHJAf81_GdjU_AKdL12EKPXe3Rwt6WZjDG0UcL5zue4sIk61ljHhzd7NFGkHrnS62CHPUzCaq_VqVfWnWhh7B076kPv8S4b-BJL-g=w480-h640" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Yedi Uyananlar</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>Yonca Eldener</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 372</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yazarın <a href="https://mormidye.blogspot.com/2018/01/okudum-gobekli-tepe-muhafz-yonca-eldener.html" target="_blank">Göbeklitepe Muhafızı</a> kitabını okuyup çok beğenmiştim. Bu kitabının konusu da ilgimi çekti, kapağına da vuruldum ve bir ara almışım. Nereden ve ne zaman aldığımı hatırlamıyorum.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Mersin-Tarsus'ta geçiyor hikaye. Orada bilinen bir ailenin haylaz erkek evladı bir mağara dalışı yapıyor. Bu dalış sırasında işler ters gidiyor ve Kaya adlı bu genç halüsinasyon görüp bayılıyor. Ailesinin hastanesine geldiğinde başında sağır ve dilsiz bir kadın buluyorlar ve gizemli bir kartvizit. Bu hastanedeki iki doktor da başrollerde. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Diğer yanda Tarsus Amerikan Koleji müdürü var. Bu kişi de önemli. Tarsus'ta ortaya çıktığı düşünülen bir din de ana konumuz, Mitra. Daha önce hiç duymamıştım Mitra'yı. Astolojik bir yaklaşımı var bu dinin. Takımyıldızlarla ilişikli. 4000 yıl öncesinin Boğa Çağından bahsediyor. Pek çok tapınağı ve bu dine özgü heykeller de bulunmuş. Bu dinle bağlantılı olarak günümüzde geçen değişik bir kurgu okuyacağız. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Özetleyemiyorum çünkü çok kollu bir hikaye. Din, mitoloji, insan psikolojisi, kadın hakları, tarihi mekanlar hepsi iç içe. Hızlı ve akıcı bir anlatımı da var. İşin tıbbı-nörolojik kısımları biraz kafa karıştırsa da merak uyandırıyor. Dan Brown esintisi de hissediyoruz biraz :) Tarsus'ta turistik geziye çıkmışız gibi.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitaplarden epey soğuduğum bir dönemdeyken okumakla iyi etmişim. Elime alınca bırakamadım. Güzeldi bence.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Kitabın adı neden Yedi Uyananlar? Yedi uyuyanlar-uyurlar mağaralarına bir gönderme olabilir. Ayrıca kitapta bir olaya karışan 7 erkeğin empati yoluyla bir şekilde uyandırılması da anlatıldığı için böyle bir isim de seçilmiş olabilir.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-52979751286622556842021-11-06T13:31:00.008-07:002022-09-01T03:40:45.648-07:00Okudum: Salgın (Ling Ma)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWf2VevC1ZyB0UV1tr0LyP_vmpLc6UUqm-2z721StMg3jsKXNLSFy85MYGMAnj3R4ZgF4Rgr1iMs-4Cq2s4rFw0YEPrkYEWPT259CbJTQ6VHZvGP0DzXQRimKVxAoKcb2ifAzbIS9-cbMr/s1280/thumbnail_IMG_2751.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWf2VevC1ZyB0UV1tr0LyP_vmpLc6UUqm-2z721StMg3jsKXNLSFy85MYGMAnj3R4ZgF4Rgr1iMs-4Cq2s4rFw0YEPrkYEWPT259CbJTQ6VHZvGP0DzXQRimKVxAoKcb2ifAzbIS9-cbMr/w480-h640/thumbnail_IMG_2751.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdGQdCP-4E-xk-MHRvVcv0pc3t5CKz8Xb1C_2dN0x2ewgP7KwaUiEkNyP6YFumyXSceW7DIa6fA8QH1_5HLdB_yFQzjs_baqZhJ4NiJxZIDbue5080lC8ApkP4oVL6PjcSb9EfSmKbTBIh/s1280/thumbnail_IMG_2752.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdGQdCP-4E-xk-MHRvVcv0pc3t5CKz8Xb1C_2dN0x2ewgP7KwaUiEkNyP6YFumyXSceW7DIa6fA8QH1_5HLdB_yFQzjs_baqZhJ4NiJxZIDbue5080lC8ApkP4oVL6PjcSb9EfSmKbTBIh/w480-h640/thumbnail_IMG_2752.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Salgın</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı:</b> Severance</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar:</b> Ling Ma</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 260</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>18 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kapak rengine bayılıp aldım evet. Yoksa beğenmeyenlerin niye beğenmediklerini anlattıkları yorumları okumuştum. Şimdi hiçbirini hatırlamıyorum ama haklıymış insanlar. Ben de beğenmedim ve beğenmediğim için elimde 5 hafta kadar süründü. Elalem bıktı bu kitabı görmekten. Covidden bıktıkları gibi..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitabın en büyük hatası bana göre, anlatış sıralaması. Tamam olmuş bi salgın, bunu düzgün aktar da anlayalım. Şöyle gidiyor. Salgından sonra bir bölüm. Kızın salgından önceki iş yeri maceraları bir bölüm. Kızın çocukluk anıları bir bölüm. Sıralama böyle böyle gidiyor ve bıktırıyor. Arada salgının ne olduğuna değiniyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Toparlayıp anlatayım da kitabı okuyup vakit kaybetmeyin. Çin'den göçen bir aile var. Adam Amerika'da bir üniversitede çalışacak, eşi çalışmıyor. 1 kızları var ve onu bir süreliğine Çin'de büyükanne-babayla bırakıyorlar. Durum düzelince kızı da alıyorlar Amerika'ya. Kız büyüyünce ebeveynler ölüyor. Kız bir süre sokaklarda sürtüyor, sonra biri ona bir iş buluyor. Bir yayınevinden birkaç yıl çalışıyor kız. Sevmediği bir işi yapıyor, sıkıcı bir hayatı var. Kitap yazan bir adamla sevgili oluyor ama o adam da kız kadar sıkıcı. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">İşinin 5. yılında falan Çin'de bir salgın başlıyor. Shen humması. Nasıl çıktığı bilinmiyor. Nasıl yayıldığı da çok kesin değil. Maskeler, dezenfektanlar, evden çalışmalar filan salgın çok yayılıyor. Bu humma insanları öldürmüyor, keşke öldürseymiş. Yakalananlar zombiye dönüyor. Aslında zombi demek doğru mu? Yaşayan ölü evet. Hareket eden, kimseye zararı olmayan ama çürümeye devam eden bir et yığınına dönüşüyorlar. En çok yaptıkları rutine devam ediyorlar aralıksız. Kimisi sürekli kıyafet değiştiriyor, kimisi sofra kurup kaldırıyor, kimisi kıyafet katlıyor. Kendilerince kısa bir döngüye giriyorlar. Garip.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Baş karakterimiz olan Candace, hummaya yakalanmıyor, yani kitap dan diye bittiği için bilemiyorum, belki sonra yakalanıyordur. Neyse, Candace New York'u son terk eden sağlam insan olarak bir grup sağlam insana dahil oluyor tesadüfen. Ama o grubu pek sevmiyor. Zaten grup zamanla hummaya yakalanıp küçülüyor. Uzak bir yerdeki bir avm'ye gitmek için sürekli yolculuk yapıyorlar. Bir ara Candace hamile olduğunu açıklıyor. Çocuğu doğuramadan bitiyor kitap.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Ben de yorumumu bu kitap gibi dan diye bitireyim. Sevmedim.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Orj adını çevirince 'kıdem tazminatı' diye çıkıyor. Kızın çalıştığı iş yeriyle alakalı bir durumu vardı, hatta o hummalı dönemde çalışırsa yüklü para alacaktı, alıyor da. Ama kitabın orj adı niye bu olmuş ki. Olay para değil, hastalık. Hayatın yok oluşu vs..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-90198872783714034142021-09-29T12:31:00.003-07:002022-09-01T03:41:00.704-07:00Okudum: Sirius Muhafızları - Rasputin'in Yüzüğü (Serhat Batur)<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhY3AtxX5vp2T_9alWKuhNAhSij-X8g_lmJvh270ct_Ox54j2S-a5c1cN-dVTRSqbprkOHWTtX_b86c5d0M214tVPJ61Zx8xDsP4m0B_rektLTwqOLKwDcfqHHPwYcB69lkaI2WNGsDb8Y0/s1280/thumbnail_IMG_2303.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhY3AtxX5vp2T_9alWKuhNAhSij-X8g_lmJvh270ct_Ox54j2S-a5c1cN-dVTRSqbprkOHWTtX_b86c5d0M214tVPJ61Zx8xDsP4m0B_rektLTwqOLKwDcfqHHPwYcB69lkaI2WNGsDb8Y0/w480-h640/thumbnail_IMG_2303.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhj7wkB0SPGi_MfgrtzcZS39BCSsiFn0gU0aVa4U0wxzD9ukrz6rVMoAn1gyS_pbdPEuwrFYzjqAgKFhXycUvawZ5zrB9STzkAiZg17fJrBZ5hZaqTam59cu0ExarwtvKc2jgCzwBCHLs75/s1280/thumbnail_IMG_2304.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhj7wkB0SPGi_MfgrtzcZS39BCSsiFn0gU0aVa4U0wxzD9ukrz6rVMoAn1gyS_pbdPEuwrFYzjqAgKFhXycUvawZ5zrB9STzkAiZg17fJrBZ5hZaqTam59cu0ExarwtvKc2jgCzwBCHLs75/w480-h640/thumbnail_IMG_2304.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Sirius Muhafızları - Rasputin'in Yüzüğü</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>Serhat Batur</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 400</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat:</b> 22 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitabı alalı epey olmuştu. Bilerek eski baskı tercih ettim, fiyatı uygundu. Şimdi nasıldır bilmiyorum.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Baştan söyleyeyim, seriymiş. 2 kitap daha olacakmış sanırım. Ama basılmış mı göremedim, belki de yazıyordur hala. Kitap çok güzel aslında. 3-4 günde biter, gayet de sürükleyici. Böyle güzel bir kitabı elimde 1 ay süründürdüğüm için hangi makamdan özür dilemeliyim bilmiyorum. Hayatımızın çıkmaz sokaklarında dolanırken, güzel şeylere hak ettiği değeri veremiyoruz maalesef. Siz öyle yapmayın.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Berk kendi halinde bir adam. Küçük bir kafe işletiyor. Halinden de memnun. Ama küçük yaşta ailesini kaybettiği için biraz buruk. Neyse bir gün kafede bir bayanla tanışıyor ve zamanla yakınlaşıyorlar. Kadın biraz gizemli. Asıl amacını okudukça öğreneceğiz.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Rasputin, kitabın başında öldürülüyor. Elindeki yüzüğü de onu öldüren kişiler alıp ortadan yok oluyorlar. Yüzük çok güçlü, belki de bu dünyadan bile değil. Ona sahip olmayı herkes istiyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Günümüzde de Berk'in yolu Rus ajanlarıyla kesişecek ve antika eserleri toplayan birinden hayatının aslında hiç de bilmediği gerçeklerini öğrenecek. Hiç tahmin etmediği bir miras kalacak ona. (para değil) Sonra her şey birden hızlanacak. Yolculuklar onu pek çok önemli yerleşim yerine götürecek..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Diğer yanda da Kaftar adında bir topluluk var. Her şeyden üstün onlar. Bambaşka bir şeye inanıyorlar. Kendi efsaneleri var ve malum yüzüğe kavuşmak istiyorlar. Kaftarların karşıt topluluğu da Sirius Muhafızları. Bu iki topluluk yüzyıllardır çatışma içinde. Sirius tarafındakiler dünyayı her türlü tehlikeden korumayı amaçlıyorlar. Kaftarlar kötü olan taraf. Berk bunlardan birine ait ama hangisine söylemeyeyim. Kendi de zamanla öğrenecek zaten :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Birkaç yorumda Dan Brown benzetmesi yapılmış. Evet, onun gibi önemli mekanları dolaştırıyor yazar bize. Heyecan, macera, cinayet, biraz tarih, kurgu vs. hepsi var. Böyle eserlere denk gelmek güzel. Denk geldiğini fark edebilmek daha da güzel..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-70716367335802876922021-08-27T13:37:00.001-07:002022-09-01T03:41:12.264-07:00Okudum: Son Namsara Iskari (Kristen Ciccarelli)<p> <br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEja-hr8Tw3vqBXhY_pmq9X9x7sLMrdMwXn67plYINpVZkhuAt5yhBEKqkfU2NHNUw67foiJEC0GOJQTzc8psUVEYgvdQTGG62ga-gBL51Bgh3uXCkJ2MCUqU3wYsZO8nBYrsFDLQG_L-DrK/s1280/thumbnail_IMG_2140.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEja-hr8Tw3vqBXhY_pmq9X9x7sLMrdMwXn67plYINpVZkhuAt5yhBEKqkfU2NHNUw67foiJEC0GOJQTzc8psUVEYgvdQTGG62ga-gBL51Bgh3uXCkJ2MCUqU3wYsZO8nBYrsFDLQG_L-DrK/w480-h640/thumbnail_IMG_2140.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4-nz7Ix2qcVd9mrmbH7jkH58rZjEEMVmHqSmb9f34UzZJQiqXGni9gktCduJKbol0QQLAcWHa4LpQ7aPbYBi3ktk2Ygw8a3I4xdwsUf_qBEQ8oAgBiPCyuwDQuTR2lZwRs33IymR0RJbp/s1280/thumbnail_IMG_2141.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4-nz7Ix2qcVd9mrmbH7jkH58rZjEEMVmHqSmb9f34UzZJQiqXGni9gktCduJKbol0QQLAcWHa4LpQ7aPbYBi3ktk2Ygw8a3I4xdwsUf_qBEQ8oAgBiPCyuwDQuTR2lZwRs33IymR0RJbp/w480-h640/thumbnail_IMG_2141.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Son Namsara Iskari</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı: </b>The Last Namsara (Iskari #1)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar:</b> Kristen Ciccarelli</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 452</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>14,25 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bir gün öğleden sonra, uyuyakalmışım. Rüyamda mavi bir ejderha gördüm. Bebek değilse de küçüktü, suların üzerinde zıplayıp duruyordu. Çok tatlıydı. O akşam kitaplığa bakıyordum neye başlasam diye. Elime Son Namsara geldi :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitabı nerede keşfettiğimi hatırlamıyorum ama kapakta ejderha görünce dayanamam genelde. Bi ara listemdeydi, Hepsiburada kitap indirimi yaptığı sırada almıştım. Seri olduğunu bilmiyordum da neyse ki ilk kitapmış. Bitirince kısa bi araştırdım. Diğer 2 kitap henüz dilimize çevrilmemiş. Yazarın sitesinden kapak açıklamalarını alıp Translate'te çevirttim. Devam gibi olsa da ana karakterler değişiyor diğer kitaplarda. En son bahsedeyim.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu fantastik dünyada Yaşlı Olan diye birine inanılıyor. Tanrı gibi. Yaşlı Olan, Namsara ve Iskari adında 2 kişi yaratıyor. Biri iyilik, biri kötülük/ölüm taşıyor. Onlar öldükçe yerlerine yeni Namsara ve Iskariler geliyor ve tabi ejderhalar var. İlk Ejderha 'Kozu'. O hala yaşıyor. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu dünyada ejderhalar hikaye dinlemeye bayılıyorlar. Zaman geçtikçe halk Yaşlı Olan'a inanmayı bırakıyor. Ejderhalar ve eski hikayeler kötüleniyor. Öyle ki hikaye anlatanlar lanetlenip ölüyor. Sonra bir kız, Asha, küçükken İlk Ejderha 'Kozu'yu çağırıyor ve ejderha kızı yakıyor. Kız ölmüyor ama başına gelenleri de tam hatırlamıyor. Babası Kralmış, kızını halktan korumak için onu Isakari ilan ediyor ve kız o vakitten sonra sürekli ejderha öldürmeye başlıyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Asha'yı yanarken bulan biri var, Jarek. Bu çocuk birkaç yıl sonra Komutan oluyor ve Kral, kızını bu adamla evlendirmeye söz veriyor. Malum düğüne 1 hafta kala başlıyor kitabımız. Asha'ya babası bir vaadde bulunuyor. İlk Ejderhayı öldürürse, düğünü iptal edeceğini söylüyor. Çünkü Jarek çok kötü biri ve Asha onu hiç sevmiyor. Adamı ben de sevmedim. Tam bir zorba.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Asha'nın bu zor görevi sırasında karşısına bir köle çıkacak, Torwin. Bu köle önemli. Asha'nın bir kuzeni var, Safire. Bu kız da önemli sayılır. Asha'nın bir abisi var, Dax. O pek önemli değil ama bilmemiz lazım. İşe yarıyor pek çok yerde.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kitap çok akıcı ve güzel kurgulanmış. Adı geçen pek çok karakterin yaşı 15-25 arasında, bu yüzden ara sıra ergen tavırları göreceğiz. Ama çok bunaltmayacak. Bölüm aralarında gri sayfalar var. Buralarda Asha'nın anlattığı kadim hikayelere yer verilmiş. Onlar da oldukça hoşlar. Tamamen yabancı bir dünyada olduğumuz için oraya ait her şey zaten ilginç gelecek bize. Fantastik edebiyat sevenleri üzmez bu kitap..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">İlk kitap güzel bitiyor. Öyle devamı gelecek gibi ama olmasa da olur kıvamında. 2. kitap, Asha'nın abisi Dax'ı anlatıyormuş. Dax, ilk kitapta biriyle evlenecek. Biraz politik bir evlilik. Sanırım o anlatılacak. Pek ilgimi çekmedi açıkçası. Çünkü Dax karakterini sevmedim. Çok ezik davrandı, Kral olacak birinin böyle olması hoşuma gitmiyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">3. kitap da, Asha'nın melez kuzeni Safire'i anlatıyormuş. Safire sanırım birine aşık olacak 3. kitapta. Safire karakterine karşı nötrüm. İşe yaradığı noktalar oldu evet ama genel manada sürekli tartaklanan ve istenilmeyen bir kız. Geçmişi biraz dramatik olduğu için sempati toplasa da ben serinin sonraki kitaplarının peşine düşmeyeceğim. Aldığım tat benim için yeterli.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Ejderhaya doyacak mıyız? Tam anlamıyla değil. Onlar biraz daha yan karakter gibi kalmışlar. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">* Kitabın içinden poster gibi bir şey çıktı. Asha ve İlk Ejderha var. DEX beni şaşırtıyorsun. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><br /><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfeB8Y_A0g5Q4P4vZbFyblQok5IuRkbP0fLmhOw0QCDRVs925I4f9pteOlxqN562EED5UmK9Jx-iEG23P8P0Z0GEv-75ebMHxvaqooeDU4CewwMuclaiiO3t5DMTLBiIR51ndDVLhGIlF1/s1280/thumbnail_IMG_2142.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfeB8Y_A0g5Q4P4vZbFyblQok5IuRkbP0fLmhOw0QCDRVs925I4f9pteOlxqN562EED5UmK9Jx-iEG23P8P0Z0GEv-75ebMHxvaqooeDU4CewwMuclaiiO3t5DMTLBiIR51ndDVLhGIlF1/w480-h640/thumbnail_IMG_2142.jpg" width="480" /></a></div><br /><div><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-24275269471039732182021-08-22T14:49:00.003-07:002022-09-01T03:41:23.946-07:00Okudum: Yüzden Geriye (Selman Durdu)<p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQA459k_iJGwfkaJGvnoR6g5w7O8FCFGXAOXqJSB8jrARhPF6sX4PXvjZfCenA3khvtVLuMK69HpLYRWQESnciJ8TGYWlZdB2NbGEm6FCYFmJ2vo_EkJnXD4WB3zgMUDIdMp0kUdtdh5nz/s1280/thumbnail_IMG_2107.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQA459k_iJGwfkaJGvnoR6g5w7O8FCFGXAOXqJSB8jrARhPF6sX4PXvjZfCenA3khvtVLuMK69HpLYRWQESnciJ8TGYWlZdB2NbGEm6FCYFmJ2vo_EkJnXD4WB3zgMUDIdMp0kUdtdh5nz/w480-h640/thumbnail_IMG_2107.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjl-EowhgzfHYmMfOUcE-tTCWeq38v1-cZgCTlBrBFj8iqk_x4zcOazz3sah_WoBhBiecpVxw-95jRKO59Ijye5BAj39sBxlBRPVvL0hLtEUwcC7ike5UNsYBOI2qTRpo4RWIp5baFw0G-F/s1280/thumbnail_IMG_2108.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjl-EowhgzfHYmMfOUcE-tTCWeq38v1-cZgCTlBrBFj8iqk_x4zcOazz3sah_WoBhBiecpVxw-95jRKO59Ijye5BAj39sBxlBRPVvL0hLtEUwcC7ike5UNsYBOI2qTRpo4RWIp5baFw0G-F/w480-h640/thumbnail_IMG_2108.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Yüzden Geriye</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar:</b> Selman Durdu</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 169</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>20,15 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yazarını tanıdığım ilk kitap sanırım bu :) Kendisi bir öğretmen, birkaç yıl önce aynı okulda çalışmıştık. Kitabının tanıtımını görünce merak edip aldım. Benim okuma çizgimin çok da dışında değil aslında ama farklı bir ilerleyişi var. Genel olarak biraz karamsar buldum, hani mutlu sonlar bekleriz ya, o pek olmuyor burada. Ama tabii bakış açısına göre de değişir. İnsansız bir dünya, belki de doğa ana için mutlu bir sondur..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">İleri bir gelecekte insanlar dünyayı yaşanılamaz hale getiriyor ve normal yollarla çocuk sahibi olmak zorlaşıyor. Sonra bir gün önemli bir kuruluş, çocuk sahibi olmak için gereken müdahalelere bir son veriyor. Yasaklama gibi değil de, göze alanlar çocuk sahibi olsun, gibisinden. Tabi zamanla nüfus azalıyor. Yeni doğumlar olmayınca giderek ıssızlaşıyor dünya. En son 500 kişi kalıyor ve robotla yönetilen bir tesiste yaşamaya başlıyorlar. Daha doğrusu, ölene kadar zamanlarını burada geçiriyorlar. Son 100 kişi kalınca geri sayım gibi bir şey oluyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Biraz bilim kurgu, biraz distopya gibi diyebilirim kitap için. Tek bir karakterden ilerlemiyor konu. O binadaki kişilerden biraz biraz anlatılıyor, çoğunun geçmişine ve şu anına birazcık değiniliyor. Böyle olunca olaydan kopuyormuş gibi olsa da asıl mevzu belli olduğu için çok da kopukluk oluşmuyor. Kişilerin birer birer ölmesi üzdü beni. Son sayfaya kadar yaşamın devamını umut ettim hep. Bir ışık aradım..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yazar kıyamete farklı bir bakış açısı getirmiş kitapta. Okurken insanlık, inanış, hayatın gidişatı gibi konularda felsefik yaklaşımlar da bulacağız. Yazarın ilk kitabı olduğu için aslında oldukça başarılı. Geneline yayılmış umutsuzluk/karamsarlık, herkesi benim kadar etkilemeyebilir tabii..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Kapaktaki papatya tutan el, rastgele bir çizim değil. Kitabın içinden hoş bir ayrıntı.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div><p></p>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-27659852339973237622021-08-18T12:38:00.001-07:002022-09-01T03:41:41.393-07:00Okudum: Test, Akademi, Mezun (Joelle Charbonneau)<p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJKu46JkgrTPv21ixtn9ePXJbDzjNEbP9guWxTl3h94RB7Ll4HntSdc7XxHhatlQirr3fYZcd1SvZlphpoKM-yzBMGQWmU4TL2L3hHevUj9cH72gQxhBSVKZM0QyPUlM1bkBa0Sw1_ogG_/s1280/thumbnail_IMG_2033.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJKu46JkgrTPv21ixtn9ePXJbDzjNEbP9guWxTl3h94RB7Ll4HntSdc7XxHhatlQirr3fYZcd1SvZlphpoKM-yzBMGQWmU4TL2L3hHevUj9cH72gQxhBSVKZM0QyPUlM1bkBa0Sw1_ogG_/w480-h640/thumbnail_IMG_2033.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfMEruwIZgnYi2vGSVFGdYOXYn42tvuwatxYbCg63_hBJilONpVc6LZzgq4jGM4iFDxSm1vIVUV2HagHKB2FmvvvkkwJRT8i_D-Y7dLcLCPk7ubWy18hZW1L2-vP6rSSRSnXoXTCAjK5dk/s1280/thumbnail_IMG_2034.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfMEruwIZgnYi2vGSVFGdYOXYn42tvuwatxYbCg63_hBJilONpVc6LZzgq4jGM4iFDxSm1vIVUV2HagHKB2FmvvvkkwJRT8i_D-Y7dLcLCPk7ubWy18hZW1L2-vP6rSSRSnXoXTCAjK5dk/w480-h640/thumbnail_IMG_2034.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Test</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Orj. Adı: </b>The Testing</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>Joelle Charbonneau</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa: </b>344</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>19,6 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu seriyi uzun zamandır görüyordum. Bir blogda güzel bir incelemesine de rastlamıştım. İyi ki daha fazla yorum peşine düşmemişim. Çok kötüleyenler olmuş, gömmüşler resmen. Tamamen özgün bir eser kaldı mı günümüzde. (O zaman hepimiz Rus klasiklerini okuyalım, başka da kapak açmayalım. Yeni yazarlar ölsün gitsin. Kızdım çok.) </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Elbet birilerinden esinlenilecek. Ayrıca benzese bile işleniş konudan daha önemli, sırf güzel anlattığı için bile okunur bu seri. Çok beğendim ben. </div><p></p><p>Heyecanını kaçırmayacak kadar bahsedeyim. Felaket sonrası yeni dünya düzeni, distopya evet. Halkı bölmüşler kolonilere. İnsanlar bir şekilde yaşıyorlar. Yaşı 16 olan gençler liseden mezun oluyor ve bazıları başkentteki üniversiteye gitmeye hak kazanıyor. Zeki, çalışkan, üretken gibi vasıfları olanları seçiyorlar. Üniversiteye giriş sınavı var adı Test. Test'in zorlu olduğu biliniyor sadece. Onun dışında Test'i geçenlerin hafızası biraz silindiği için hatırlamıyorlar aşamaları. Bu düzenin ortasında ücra bir koloniden Cia adında bir genç kızla başlıyor kitap.</p><p>Cia bu Test'e gitmek istiyor ama başına neler geleceğini bilmiyor. Babası geçmiş o sınavdan zamanında ama hatırlamıyor, kızı korkutacak kadar bir şeyler anlatıyor ve Cia Test'e gidiyor. Test'in amacı sadece üniversiteye öğrenci almak değil. Geleceği şekillendirecek liderleri seçmeyi amaçlıyorlar. O yüzden bir liderde bulunması gereken tüm özelliklere göre çocukları zorlayacaklar. Tabi ki bir hayatta kalma, öldürme durumları var bu kısımlarda.</p><p>Şimdi kitapta insan seçme, toplumu sınıflara ayırma gibi genel başlıklar olduğu için Açlık Oyunları ve Uyumsuz serilerine benziyor evet. Napalım kaldırıp bi köşeye mi atalım biraz benziyor diye. Burada devreye anlatım giriyor. Gerçekten çok akıcı, film izler gibi okunuyor bu kitap. Heyecanı hiç bitmiyor. Ayrıca karakterlerin olası sorunlara getirdiği çözümler de güzeldi. Yaşları itibariyle ergen olsalar da öyle cıvık muhabbetlere girilmiyor pek. Hafif bir romantizm var tabi, o da olsun o kadar.</p><p>3 kitaptan oluştuğu için Cia'nın Test'ten geçeceği çok belli evet :) Acaba Cia bu katı düzeni kırabilecek mi, onu merak ediyorum ben. </p><p>*Kapaktaki sembol, Test'e girenlerin bileğine takılıyor. Her adayın yeteneğine göre şekli değişiyor bunların.</p><p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxR3RYhYN02X4vDuYHCs1_8mcKL6S7Zbz8fPwOXBU43WgP4a7pi0WnbZNV2IckOKAwky5IQPJdzDTmKWhyphenhyphenTz2HVVRQnX4O6lWzEy_tx2_DMar5t4Ezyi4FiXcLJiLpQ2qK14gei-5Au4gx/s1280/thumbnail_IMG_2043.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxR3RYhYN02X4vDuYHCs1_8mcKL6S7Zbz8fPwOXBU43WgP4a7pi0WnbZNV2IckOKAwky5IQPJdzDTmKWhyphenhyphenTz2HVVRQnX4O6lWzEy_tx2_DMar5t4Ezyi4FiXcLJiLpQ2qK14gei-5Au4gx/w480-h640/thumbnail_IMG_2043.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjar4jiWu2kCpqOMK_UYfyP6T8DJnJj15ekZNFT0rl-A-aRrH6zZhNT0TSa4vvIEngwVXNXJqvnMprTWz7dnOhNCkDk6eJIG5mPLx0lgRm0sKzpRoM72GD3nOpVidA_m70ie2DvcbNcPXC0/s1280/thumbnail_IMG_2044.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjar4jiWu2kCpqOMK_UYfyP6T8DJnJj15ekZNFT0rl-A-aRrH6zZhNT0TSa4vvIEngwVXNXJqvnMprTWz7dnOhNCkDk6eJIG5mPLx0lgRm0sKzpRoM72GD3nOpVidA_m70ie2DvcbNcPXC0/w480-h640/thumbnail_IMG_2044.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both;"><b>Adı: </b>Akademi</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Orj. Adı: </b>Independent Study</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Yazar: </b>Joelle Charbonneau</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Sayfa: </b>335</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Fiyat: </b>19,6 tl</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">2. kitap da oldukça sürükleyici. Cia'nın üniversiteye girişini ve devamını anlatıyor. Test'i geçenleri bölümlere ayırıyorlar önce. Cia hiç ummadığı bir bölüme yerleştiriliyor. Sonra o bölümün binasına yerleşiyor ve dersler başlamadan üst sınıflar bu yeni gelenleri ayrı bir Deneme'ye sokuyorlar. Test'in kısa versiyonu gibi bir şey. Burada da yine öğrencileri her anlamda zorluyorlar. Olmadık yerlerde birileri ölünce işler ciddileşiyor.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Dersler ve ödevler ağır ama en çok yorulan tabii ki Cia. Çünkü onu orada istemeyenler var. Sebebini bilmese de çok daha büyük bir oyunun döndüğünün farkında ve bu sefer yanında Tomas yok. O nispeten daha sakin bir bölümde okuyor. Ara sıra görüşseler de Cia'nın Tomas'a yaklaşmasını kısıtlayan kimseler var.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Cia bu yoğunluğun arasında İsyan grubunun da hareketlerini takip etmeye çalışıyor. Ama işin içinde başka işler de var. İsyan grubu 2 tane ve birisi kanlı saldırı isterken diğeri daha barışçıl yöntemler peşinde. Barışçıl isyan grubu mu olur, belki olur. Ya olmazsa? Cia'nın işi zor baya..</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">*Kitabın adı Akademi olunca, Cia'nın birkaç yıllık üniversite hayatını anlatır sanmıştım. Oysa hemen başındaki birkaç haftayı anlatıyor. Hızlı gelişiyor her şey.</div><div class="separator" style="clear: both;">*Independent Study, 'bağımsız çalışma' diye çevriliyor dilimize. Cia'nın içinde bulunduğu duruma uyuyor aslında. Kimseye güvenme..</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj20Q28hqkNNJvFTCCZqeaPejn_CSj1ADIyZnZCowGM0AIVcQsmqg9-0D1p6wFFRZT9_ZajzGruuJWerDAlVjoFxWLxp5wAP4sBjHsOIyzyP0lgtXfOIBcBU7BWLO11SLB0AYhOq6obU6ML/s1280/thumbnail_IMG_2091.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj20Q28hqkNNJvFTCCZqeaPejn_CSj1ADIyZnZCowGM0AIVcQsmqg9-0D1p6wFFRZT9_ZajzGruuJWerDAlVjoFxWLxp5wAP4sBjHsOIyzyP0lgtXfOIBcBU7BWLO11SLB0AYhOq6obU6ML/w480-h640/thumbnail_IMG_2091.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitXqT2nku46n41sR0-L8TgVhzziQ2Nq_496INtCKK948WUGQBjeDB5m7PUMA0a2RaObX-SOlii6jVNvcSsTkOZEX5YFp628OlJQdeEi7FNjVI_sx7VyQK5-bbBj0dLPDZw1K_p7NqtUECa/s1280/thumbnail_IMG_2092.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitXqT2nku46n41sR0-L8TgVhzziQ2Nq_496INtCKK948WUGQBjeDB5m7PUMA0a2RaObX-SOlii6jVNvcSsTkOZEX5YFp628OlJQdeEi7FNjVI_sx7VyQK5-bbBj0dLPDZw1K_p7NqtUECa/w480-h640/thumbnail_IMG_2092.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both;"><div class="separator" style="clear: both;"><b>Adı: </b>Mezun</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Orj. Adı: </b>Graduation Day</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Yazar: </b>Joelle Charbonneau</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Sayfa: </b>317</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Fiyat: </b>19,6 tl</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Son kitap. Adı Mezun olunca, Cia'nın üniversiteden mezuniyet zamanı gelmesin akla. İlk yılının ortaları anlatılıyor. </div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Cia staj için Başkan'ın yanına gidiyordu. Başkan ona gerçekten büyük bir görev verecek. Öyle böyle değil. Bu görev için Cia'nın güvenilir bir ekip kurması gerekecek. Ama güven bu seride çok az bulunan bir şey. </div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Cia, test sırasında karşılaştığı kimselerle şoka uğrayacak şeyler öğrenecek. Son kitapta Cia'nın içsel konuşmaları biraz sıkıcı gelse de bunlar önemli. Kitap sonuna kadar sürükleyici. Sadece son kısmı biraz apar topar olmuş. Ben olsam 50 sayfa daha ekler, uzatırdım. </div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Genel olarak seriyi beğendim. Kitap okuma konusunda bunalımlı bir dönemde değilseniz, seversiniz. Yoksa açmayın bile.</div></div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;"><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div></div>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-64467012558127152992021-08-09T07:23:00.002-07:002022-09-01T03:41:54.669-07:00Okudum: Kayıp Rota, Mavi Tuzak (Özgen Biçgin)<p> <br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh7-EUttWdeEASk-iIxURTFXutsseIHV8chi4S8NB9aZ5e31AyAHgwxMynw_0xduTK329TZspHRljxKVLp9_MQrlSeuLAY3qGQPIma_eYBIvMG_7QYwuW_6GNA4xeBhhPpzJJrjclXynSSz/s1280/thumbnail_IMG_1995.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh7-EUttWdeEASk-iIxURTFXutsseIHV8chi4S8NB9aZ5e31AyAHgwxMynw_0xduTK329TZspHRljxKVLp9_MQrlSeuLAY3qGQPIma_eYBIvMG_7QYwuW_6GNA4xeBhhPpzJJrjclXynSSz/w480-h640/thumbnail_IMG_1995.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgnRICCizO5mcvqFecEHV3J2U4k3fJTxatJr7M0c1IBsj5zw8OKDJmDwVAq1J9BhCeQ5wqGwLWi3QIrp21iN8BJe6frYslOKbVIWUmvIKO4yIi1VhMt03-0Xw4Qmi2hZ2FPNbgooxR-5NL/s1280/thumbnail_IMG_1996.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgnRICCizO5mcvqFecEHV3J2U4k3fJTxatJr7M0c1IBsj5zw8OKDJmDwVAq1J9BhCeQ5wqGwLWi3QIrp21iN8BJe6frYslOKbVIWUmvIKO4yIi1VhMt03-0Xw4Qmi2hZ2FPNbgooxR-5NL/w480-h640/thumbnail_IMG_1996.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı: </b>Kayıp Rota</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar: </b>Özgen Biçgin</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa:</b> 463</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>23,75 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Deniz macerası içeren kitaplara ilgim var. O yüzden kapakta gemi görünce meraklandım. Migros'ta rastlamıştım bu kitaba. Konusu da ilgimi çekti. Tabi oradan almadım. Trendyol'da bakarken seri olduğunu gördüm. Yine de pek ucuza gelmedi de neyse artık. Şimdilik 2 kitap halindeler ama 3. sü de olacakmış. Takipteyim.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Baştan söyleyeyim kitap çok güzel. Konusu, kurgusu, işlenişi, karakterleri, hepsini beğendim. Sanki yabancı yazardan okur gibiydim, yazarımızı gerçekten tebrik ediyorum. Film izler gibi canlı bir anlatımı var. Tam sıkılıyoruz derken hop hareketleniyor ortalık. İşin içinde gizem de olunca..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bir yük gemisi var. Mürettebatın uyrukları karışık, içinde Türk de var. Bunlar İstanbul'dan mal alıp yola çıkıyorlar, Karadeniz'e. Ama İstanbul'da geçirilen vakitte bir şeyler olacak. Mürettebattan bir kişi pek tekin değil. O adamın çevirdiği gizli işler var. Zamanla öğreneceğiz bunları.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Karadeniz'e açıldıktan sonra gökten yabancı bir cisim düşecek ve sonrasında büyük bir fırtına çıkacak. Öyle ki Karadeniz'de hiç görülmeyecek türden bir fırtına. Geminin muhteşem kaptanı Vitaly bu fırtınayı iyi yönetecek ve atlatacaklar ama sonra asıl sorunlar baş gösterecek. Kara yok. Radarda her yer deniz. İletişim yok, Dünya'dan bi haber dolaşacaklar Karadeniz'de. Gittikleri hiç bir rotada karaya rastlayamayacaklar. Geminin yakıtı bitmeye yüz tutacak. Böyle çaresiz bir durumda, hem de bir gemide ne yaparsınız?</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Heyecanlı yerde bırakayım. Zira okuması çok keyifliydi. Karakterler çok kalabalık değil ve samimiler. Zaman zaman güldürecekler. Çabuk alışıyoruz onlara. Kitabın sonlarına doğru bilimsel bir açıklama yapacak birisi, her yerin deniz olmasıyla ilgili..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*Denizcilik terimlerinden çok anlamam ama 'birinci çarkçıbaşı' nı başçarkçı olarak duymuştum. 'İkinci çarkçıbaşı' nı da ikinci çarkçı olarak biliyordum. O yüzden okurken biraz tuhaf geldi bu terimler bana. Belki her ikisi de doğrudur, bilemiyorum..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkBdMD7RxKXN9gogLaHUv6_UT0xWnEq0_6vJgYy4sTEdqu8JKyP3F2smBT-5mYUzxnzRLMSces3ZoUyAdI8MFYL5THusLuRElDb1hRYStdUVecgsgxyFjLRi7oNl3pR-EPQJg4VHxKYD5j/s1280/thumbnail_IMG_2003.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkBdMD7RxKXN9gogLaHUv6_UT0xWnEq0_6vJgYy4sTEdqu8JKyP3F2smBT-5mYUzxnzRLMSces3ZoUyAdI8MFYL5THusLuRElDb1hRYStdUVecgsgxyFjLRi7oNl3pR-EPQJg4VHxKYD5j/w480-h640/thumbnail_IMG_2003.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqpKT_cS0h6N9vsSoP8zD-_xM3EaOeSpgmunP6NAv9J7RVmB8PwR_5SX9OatSwCyPCttT83D7jnOLiYJV71AtoU0MDkznHnCGg_J4ql3Wp1aQXfmCmy2sus3QCrgg_0YfKIGRoVcnEmVXZ/s1280/thumbnail_IMG_2004.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqpKT_cS0h6N9vsSoP8zD-_xM3EaOeSpgmunP6NAv9J7RVmB8PwR_5SX9OatSwCyPCttT83D7jnOLiYJV71AtoU0MDkznHnCGg_J4ql3Wp1aQXfmCmy2sus3QCrgg_0YfKIGRoVcnEmVXZ/w480-h640/thumbnail_IMG_2004.jpg" width="480" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both;"><b>Adı: </b>Mavi Tuzak</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Yazar: </b>Özgen Biçgin</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Sayfa:</b> 373</div><div class="separator" style="clear: both;"><b>Fiyat: </b>23,75 tl</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">İlk kitap gibi de bu da son derece sürükleyici ve güzel. </div><div class="separator" style="clear: both;">İlk kitaptaki gemi mürettebatı, kara bulmak umuduyla sonsuz denizde gezerken, gizemli bir gemiye rastlarlar. Bir uçak gemisi bu, hiç bir çağrıya cevap vermiyor. Kara olmayan yerde karaya oturmuş ve karanlığa gömülmüş. Altlarında da tuhaf yükseltiler görürler. Benim gökdelen olarak tahmin ettiğim yapıları onlar hemen çözemez ve dalış yapmaya karar verirler. Onlar dalınca korkunç bir fırtına başlar ve o sıralarda gizemli geminin ışıkları yanar.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Diğer yanda bir uzay istasyonunun görevlileri var. 6 kişi. Bunlar dünyadaki tuhaflığı görüyorlar. Görevleri bitiyor ve bir sebepten Dünya'ya inmek zorunda kalıyorlar. Sonsuz denizin ortasına düşecekler. Kitapta başka yaşayan olmadığı için mecburen bizim yük gemisi mürettebatına denk gelecekler. Burası tabii ki zorlama ama kitabın geri kalanı gerçekten güzel. </div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">Yerli bilim kurgu bulmak zor, iyisini bulmak daha da zor. Ben tesadüfen denk geldim ve çok da mutlu oldum. 3. kitapta neler gelecek başlarına merak ediyorum doğrusu.</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;">*Kapaktaki ada rastgele bir görsel değil. Değinmesem de ekibimiz bir adaya ulaşacaklar. Oralar çok önemli ve heyecanlı :)</div><div class="separator" style="clear: both;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both;"><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div></div>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-872995266205218312.post-86929891154489169892021-07-31T12:05:00.001-07:002022-09-01T03:42:12.132-07:00Okudum: İnsanlık Deneyi (Erbuğ Kaya)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVX7k_X-ImxZZELlKbWfBsnnpm7EQ_xhUZcTmsvKFu779UfTVKvYdzy8hUTH8SaSfIH-XEgXjENyDQiIh6lH0cbhDvImm-sYLikYSHYCcRMk9rxfB4MPHhGGai73wU0jbfj1nd38sYXEON/s1280/thumbnail_IMG_1942.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVX7k_X-ImxZZELlKbWfBsnnpm7EQ_xhUZcTmsvKFu779UfTVKvYdzy8hUTH8SaSfIH-XEgXjENyDQiIh6lH0cbhDvImm-sYLikYSHYCcRMk9rxfB4MPHhGGai73wU0jbfj1nd38sYXEON/w480-h640/thumbnail_IMG_1942.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRywaz3sqIqhOwRJydFr3zKMkzSxb3EUEZVHyfsJTCjt0NaqAxbgMfSJh4ziLh2Ibq_kwZcw_zTM_fglW17VrypbxWf7CnY18XWlx1tQWgg_3Os7eiRAMBK5_i8kIOzPIjII4QCMbKQyp-/s1280/thumbnail_IMG_1943.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="960" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRywaz3sqIqhOwRJydFr3zKMkzSxb3EUEZVHyfsJTCjt0NaqAxbgMfSJh4ziLh2Ibq_kwZcw_zTM_fglW17VrypbxWf7CnY18XWlx1tQWgg_3Os7eiRAMBK5_i8kIOzPIjII4QCMbKQyp-/w480-h640/thumbnail_IMG_1943.jpg" width="480" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Adı:</b> İnsanlık Deneyi</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Yazar:</b> Erbuğ Kaya</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Sayfa: </b>160</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b>Fiyat: </b>16,20 tl</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu yazardan ilk defa okuyorum. Açık söyleyeyim kitabın başında acayip sıkıldım. Issız bir koyda yaşayan gizemli bir adamın evine bir gün silahlı biri geliyor ve adam onu oturtuyor karşısına. Sana önce bi geçmişimi anlatayım diye bir başlıyor. Dur dur ortadan olmaz önce çocukluğu anlatayım, yanına da bir rakı açalım diye. Cidden böyle bir giriş. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bıraksam mı diye düşünürken, yorumlarına bakayım dedim. Bayılanı çok, 1000kitap'ta 9 puanı var, ben mi havamda değilim dedim zorlanıp okumaya devam ettim.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Ana karakter, geçmişini anlatan şu adam, adı Bekir. Kapaktaki eski otobüsü mekan edinen küçük bir arkadaş grubuyla büyüyor. Yakıcı aşklar, ihanetler, çok ileri teknolojili bir yaşam, kodlar, projeler.. Bekir'in yapay zeka projesi başladığında kitap hızlanıyor. Ondan sonra merak etmeye başladım ben. Yoksa ergenlerin sevgili değiştirmeleri, ölüp ölüp bitmeleri beni sarmıyor. Neyse bir yapay zeka geliştiriyorlar. Amaç; her şeyi o yapsın, insanlar sadece sanatla hobilerle uğraşsın. Tabii kendi kendine düşünüp karar veren bir yapının, neler yapabileceğini kestiremezsin. Bu yapay zeka, insan olmak istiyor. Bir bedene bürünmek istiyor. İşte burası ve sonrası heyecanlı.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Hala bırakmadan okuyanlar içinde şaşırtıcı bir son bekliyor olacak.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">*O kadar ileri teknolojili gelecek kurgusunun arasında aşırı bir nostalji özlemi konulmuş. Plaklar vs. Ben nostalji sevmediğimden, çok sıkıldım buralarda..</div><br /><p></p><div><span style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;">* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: </span><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"></p><p style="background-color: white; font-family: "Trebuchet MS", Trebuchet, sans-serif; font-size: 13px;"><a href="https://link.dolap.com/XU2He" style="color: #6900f3; text-decoration-line: none;">https://link.dolap.com/XU2He</a></p></div>MorMidyehttp://www.blogger.com/profile/07743170323300411454noreply@blogger.com5