20 Mayıs 2018 Pazar

Okudum: Kızıl İsyan Serisi, Kızıl Yükseliş, Altın Oğul, Sabah Yıldızı, Demir Altın (Pierce Brown)



Adı: Kızıl Yükseliş
Yazar: Pierce Brown
Orj. Adı: Red Rising
Sayfa: 445
Fiyat: 16 tl

Kitap bir distopya. Okurken önce o evrene, oradaki isimlere alışmak gerek. Buna alışmam biraz uzun sürdü. İlk yüz sayfa, bırakmayı bile düşündüm. İsimler garip, oradaki işleyiş çok farklı, hemen bir sürü olay oluyor vs. Biraz durağan başlayıp o dünyayı azcık tanıtsaydı daha az sancı çekerdim. Ama kötü bir kitap değil. Alışınca çok sürükleyici ve hızlı okunuyor. Sevdim ve devamını da merak ediyorum.

Dünyadaki hayata ne olmuş bilmem ama insanlık Mars'a taşınmış ve büyük evrimler geçirmiş. Renklere göre ayrılmışlar. Altınlar sarışın, gösterişli, güçlü hatta göz bebekleri bile altın sarısı. Mars'a hükmeden ırk kısaca. Ama çok masum bir yönetim olduğunu söyleyemem.
Kızıllar, kızıl saçlı, kendi içlerinde güçlü, bir nevi karınca gibiler. Mars'ın yer altında değerli yakıt çıkarıyorlar. Aslında düpedüz sürünüyorlar. Doğru düzgün yemek bile verilmiyor ve gökyüzünü de göremiyorlar. Bunu 80. sayfadan sonra anladım. Yazık oldu biraz..
Altın ve kızıl dışında o kadar çok renk var ki, çok üstlerinde durulmadığı için ben de aklımda tutmadım. Yoksa kitap pek çok ayrıntıyla dolu.

Kızıl ırktan Darrow henüz çok genç ama evli ve babasını zamanında asmışlar. Oralarda asılmak, halk için büyük disiplin kaynağı. Asanlar tabi ki Altınlar. Neyse. Darrow madende harikalar çıkarsa da büyük ödülü hiç alamazlar ama garibim isyan etmeye de hiç niyeti yok. Madende çalışarak, Mars'a yerleşecek insanlar için yatırım yaptıklarını sanıyorlar Aslında kandırılıyorlar ama haberleri yok. İnsanlar Mars'a uzuun zaman önce yerleşip zevk-sefa sürmeye başlamışlar bile. Siz yakıt çıkaradurun.

Darrow'un karısı biraz isyankar ve bu yüzden asıyorlar onu. Asılırken yasak bir şarkı söylüyor ve Darrow'un içinde birazcık isyankarlık başlıyor. Sonra amcası tarafından sarhoş ediliyor ve yasak işler yapıyor ve çocuğu asıyorlar. Öldüğünü zannediyor ama ölmemiş, sadece bir tünele bırakılmış. Orada değişik kimselerle tanışıyor ve hayatı değişiyor. Onu bir Altın'a dönüştürüyorlar. Boyu uzuyor, vücut gelişiyor, gözlerini bile değiştiriyorlar. Daha güzel görmeye başlıyor :)

Mars'ta yöneticilerin seçimi için ya da şöyle söyleyeyim, ergenlerin bir mesleğe veya pozisyona gelmeleri için geçmeleri gereken bir sınav var. En güçlüler alınıyor bu sınava. (Altın olmak şartıyla)  Adı enstitü. Bir okul değil, bir savaş alanı. Aslında Bildiğimiz Açlık Oyunu ama daha korkuncu. Burada çeşitli zulümlerle gençleri birbirlerine kırdırıyorlar. Sonra da en başarılıları güzel pozisyonlara getiriyorlar. Böyle anlatınca baya normal bir düzenmiş gibi geliyor ama değil. Amaç Darrow'u Altın kılığında bu sınava sokup, başarmasını sağlayıp, onu yükseltmek ve Kızılları başa getirmek.
Tip değiştirmeye kadar tamam da sonrasında çocuk kendi başına bir yol çiziyor. Başarılı da oluyor ama çok macera atlatacak oralarda.

İsimlere alıştıktan sonrası kolay. Aralara büyük boşluklar koymadan okumak lazım. Yoksa konudan kopulur




Adı: Altın Oğul
Yazar: Pierce Brown
Orj. Adı: Golden Son
Sayfa: 483
Fiyat: 16 tl

Darrow, Enstitü denen sınavdan çıkıp BaşVali Agustus'un kanatları altına girmiştir. Akademi denen savaş eğitimi biriminde birkaç yıl kendini geliştirir. Ama bir uzay savaşı denemesinde Bellona ailesine yenilir ve sonrasında Bellona'ların züppe gençleri tarafından aşağılanır. Bunu duyan Sahip, Darrow'u reddeder ve başka aileye satılacağını söyler. Satılma veya devretme töreninde Darrow ortalığı karıştırır. Meğerse Lorn au Arcos'tan özel jilet dersi almıştır ve Cassius'u neredeyse öldürür. Keşke tam öldürseydi. O çocuk tam bir bela. Bu sırada Darrow'un gizliden sevdiği Kısrak denen kız, Cassius'la gezmeye başlamıştır ve Darrow buna çok kızar.
Kızla barışması uzun sürmüyor. Bu sıralarda bolca girişkenlik yapıp neredeyse tüm evrene meydan okuyor Darrow. Amacı Hükümdar'ı öldürmek ama onu da son anda elden kaçırıyor. Dost bildikleri arkasında vuracak ve hiç ummadığı insanlardan yardım görecek. Tabi bir de Ares var. Onun kim olduğunu öğrenince ben bile şok oldum. Ama kitabın sonu baya acıklı bitiyor. Neredeyse tüm büyükbaşlar öldürülüyor ve devam kitabına ne kaldı diye merak ediyorum.

Kitap yine çok akıcı ama nedense sıkıldım ben bu düzenden. Hep mi kötü çıkar bu altınlar, hep mi ters köşe..



Adı: Sabah Yıldızı
Yazar: Pierce Brown
Orj. Adı: Morning Star
Sayfa: 550
Fiyat: 16 tl

Serinin son ve en uzun kitabı. Burada olaylar yine çok çarpıcı başlıyor ve dehşet içinde okuyoruz. Ters köşeler bolca var. Yine umulmadık anlarda en umulmayan şeyler olacak. Darrow'un savaş ve saldırı tarzına alıştık artık. En kaybettiğini düşündüğümüz anlarda bile olaylar çok başka şekilde gelişebiliyor.
Özet yapmayacağım, bu seriyi okurken defalarca bırakmayı düşündüm. Ama bırakırsam içim içimi yerdi. Kendimi sıkıp okumaya zorladım. Her bölüm kendi içinde güzel ve bir o kadar da yorucu ama sonunda okuduğumuza değiyor. Yazarı da tebrik ediyorum, pek çok yerde, 'böyle kurgu mu olur, milletin başına gelmeyen kalmadı' dedim ama sonra güzel kurtardı hep.

Bir süre uzaylı kurgulardan uzak duracağım sanırım. Yoruldum :)




Adı: Demir Altın
Yazar: Pierce Brown
Orj. Adı: Iron Gold
Sayfa: 669
Fiyat: 29,5 tl

İlk 3 kitabı neredeyse 3 yıl önce okudum. Çok etkilendiğim için ana hatları hatırlıyorum, bazı kişileri de hatırlıyorum. Ama tabii ki pek çok ayrıntı unutuldu. Bu seriye karşı inişli çıkışlı duygular beslesem de, bu adam ne yazsa okurum, o seviyedeyim :)

Darrow büyük savaşlarını bitirip oğluna kavuşmuştu vee üzerinden 10 yıl geçiyor. Eşi Kısrak-Virginia, oluşturdukları Cumhuriyet'in hükümdarı. Hayatları pek de mutlu mesut değil aslında. Yönetim işleri kolay olmaz hiç. Darrow oldukça karamsar bu kitap boyunca. Bu adam yaş aldıkça enerjisi, heyecanı düşmüş. Gençken yakıyordu ortalığı, şimdi biraz daha isteksiz geldi bana. Ne savaşı ne de barışı istiyor. Ne istediğini kendi de bilmiyor. Oğluyla da bağları zayıf, uzaktan seviyor sanki onu. İlginçsin canım.

Kitapta deliliğinden zerre eksilmeyen bir Sevro var. Diğerlerini zaten hatırlamadığım için bir yorum yapamıyorum. Neyse, şu zamanın kötüsü de Küller Lordu adında biri. Önceki kitaplarda varmış bu adam, ben hatırlamıyorum. Kötüymüş işte. Onun amaçlarını baltalamak için yola çıkacaklar ama öncesinde Darrow kendi başına yine binlerce insanı öldürecek. Pişmanlığı, mutsuzluğu hep buradan işte.

Kitap birden çok ağızdan anlatılıyor. Bölüm başlarında kimin ağzıysa, onun adı yazıyor. Yeni karakterlerin cinsiyetini bile anlayamadan okumaya başlıyoruz. Biri kız/erkek diye belirtmezse anlayamıyoruz. Çünkü isimler tuhaf, cinsiyetsiz. Her şey olabilir..

Uzayın unutulmuş uzaklığında yaşayan altınlar da var. Bunların hayatı diğerleri kadar gösterişli değil. Güneşi bile göremiyor adamlar. Dertleri neyse, gidin Mars'ta yaşayın işte. Tozun içinde hayatları devam ederken Darrow bunları kazıklamış bir ara. Kinlenmişler. Ama hemen savaş açacak durumda da değiller. Sebep arıyorlar, onlar ararken sebep ayaklarına geliyor: Cassisus. Olmadık yerlerde bu adamla karşılaşmak sinirlerimi bozuyor. Neyse ki yaşlanınca biraz durulmuş. Yanına önemli bir varis almış, uzayda geziyor serseri. 

O kadar para verdim, sevdim mi? Eh. İlk 3'eki isyancı ruhu bulamadım. Darrow'un heyecanı olmayınca lezzetli olmuyor pek. Yine de devamını çevirsinler alıp okuyacağım. Belki ilham gelir, coşturur ortalığı, belli mi olur.

*Demir altın nedir? Altın soyunun en demir gibi sağlam/dayanıklı/sert olanı sanırım. Kitapta 3-4 kez geçiyor. Kitaba adını verecek kadar soylu gelmedi bu tabir bana ama dur bakalım..


2 yorum:

  1. Okurken insana eziyet eden ama okuduktan sonra mutlu olunan ve yazarın zekasına hayran kalınan kitaplardan :) çok güzel bir yazı olmuuşş :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :)
      Seri bitince birkaç gün etkisinde kaldığımı itiraf etmeliyim. Neredeyse özledim :D

      Sil