30 Mayıs 2021 Pazar

Okudum: Kehanet Yılı (Charles Soule)




Adı: Kehanet Yılı
Orj. Adı: The Oracle Year
Yazar: Charles Soule
Sayfa: 402
Fiyat: 20 tl

Bu kitap karşıma nasıl çıktı bilmiyorum. Başları güzeldi, heyecanlı ilerliyordu ama sonra biraz sıktı. Ana karakterin depresif halleri ve çok da anlamlı olmayan davranışları sonucu kitap elimde 15 gün süründü. Sonlara doğru biraz daha hızlanıyor tabi olaylar ama sıradan bir macera kitabı işte. Ne çok kötü ne de çook iyi..

Will adında genç bir müzisyen var. Ünlü biri değil, arada çok meşhur olmayan gruplarla gitar çalıyor. Bir gün rüyasında Will'e 100 küsür kehanet söyleniyor. Adamın hayatı ondan sonra değişiyor. Bazı kehanetler sıradan, bazılarıysa küresel boyutta. Tabii Will bunların bir kısmını halkla paylaşacak bir website üzerinden. Kendince önemli gördüklerini saklayacak ve paraya dönüştürmeye çalışacak. Yanında ona yardımcı olan bir arkadaş var: Hamza, sanırım Hintli. Parasal hesaplamalarda iyi iş çıkarıyor bu adam.
Kitap benim anlattığım akışta başlamıyor. Olayın ortasından başlıyor, biz okuyarak anlıyoruz. Will'e yardım edenler, onunla röportaj yapmak isteyenler, Will'i yaklamak isteyenler.. Bir sürü kişi Will'in peşimde. Kahinin kim olduğu halk tarafından bilinmese de ilerleyen zamanlarda öğrenecekler. 

Kitabı tam olarak kötüleyemiyorum da, kurguda bazı iyi yerler var çünkü ama boşluklar da var. Seri de değil aslında ama bazı yerlerin ucu açık bırakılmış, bazı yerler de apar topar geçiştirilmiş. Bir tuhaf olmuş işte. Vaktiniz bolsa okuyun.

* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: 

https://link.dolap.com/XU2He

15 Mayıs 2021 Cumartesi

Okudum: Baykuş Daima Gece Avlanır (Samuel Bjork)




Adı: Baykuş Daima Gece Avlanır
Yazar: Samuel Bjork
Orj. Adı: Uglen
Sayfa: 445
Fiyat: 20 tl

Yazarın ilk kitabını okumuştum, Ben Yalnız Gezerim. O güzeldi, beğendiğim için 2. kitabını da aldım. Seri değiller aslında ama olayı çözecek olan polis ekibi aynı ve onların geçmişleri ve özel yaşantıları da işlendiği için ilk kitabın okunmasında fayda var, yoksa biraz sıkıcı gelebilir.

Tuhaf bir cinayet işleniyor. Genç bir kız, tüyler içinde bulunuyor ve etrafında mumlar var. Olayın garipliği sürerken gerekli gereksiz pek çok ipucuna ulaşılacak. Ölen kız bir tür bakımevinde yaşadığı için oradaki diğer kızlarla da iletişime geçecekler. Onlar genç ama başlarındaki yönetici biraz sırlarla dolu.

Olayı yürüten dedektif Munch, kendi ailesine pek vakit ayıramıyor bu olay yüzünden ve yorgun. Onun yardımcısı sorunlu Mia, yine haplarla derin depresyondayken, onu da dahil ediyorlar bu ekibe. Mia'nın üstün yetenekleri bu olayı çözebilecek belki ama hanfendi o kadar çok bira içiyor ki beni fena bıktırdı. İpuçlarına yoğunlaşıp olayın ardındaki gerçekleri görmeye ne zaman başlasa ya birası bitiyor ya da yeni bir bira söylüyor. Gerekli miydi bu kadının bu kadar içmesi. Tamam, herkesin hayatla başa çıkma şekli farklı da, yeter ya.

Kitap çok sürükleyici, işlenen cinayet hakkında daha fazla ayrıntı vermek istemiyorum zira okuyarak çözülüyor, son bölüme kadar da heyecan bitmiyor. Katilin kim olduğu uzun süre belirsiz kalıyor ve sonuca ulaşma aşamaları da güzel. Beğendim bu kitabı da. Yazar başka kitap yazmamış. Umarım yazmaya devam eder..

*Bunun bir kuzey polisiyesi olduğunu belirteyim. Norveç'te geçiyor. Farklı coğrafyalardan okumak keyifliydi.
*Orijinal ismi, Norveç dilinde Baykuş demekmiş. Bizde niye bu kadar tuhaf ve uzun bir isim verdiler bu kitaba anlamıyorum.

* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: 

https://link.dolap.com/XU2He

6 Mayıs 2021 Perşembe

Okudum: Merdivenler Kenti, Kılıçlar Kenti, Mucizeler Kenti (Robert Jackson Bennet)

 



Adı: Merdivenler Kenti
Orj. Adı: City of Stairs
Yazar: Robert Jackson Bennet
Sayfa: 469
Fiyat: 23,75 tl

Trendyol'da İthaki güzel bir indirim yapmıştı birkaç ay önce. O zaman almıştım. Herhangi bir yerde yorum da okumadım sadece konusu ilgimi çekmişti. Sonradan baktım yorumlara, hiç sevmeyen de olmuş, bayılan da. Bense tam ortadayım. Seri olarak almasaydım belki devamını okumaya hevesim olmayabilirdi, öyle diyeyim. Yine de çok kötü değil, oldukça sürükleyici bir anlatımı var. Yazım hataları biraz fazla gelse de artık kendim doğaçlama yapmaya alıştım böyle durumlarda..

Fantastik bir kurgu olduğunu söyleyeyim. Zamanında 6 ilah varmış, her birinin tuhaf özellikleri/güçleri varmış. Sonra bir gün bir insan bu ilahları öldürmüş. Nasıl öldürdüğünü bilen yok zira tarih, bu insanlara unutturulmuş. Geçmiş hakkındaki belgeler saklanmış ve araştırmak da yasaklanmış. Sebebi belirsiz. Tabi her yasak delinmeye mahkumdur, birileri gizliden araştıracak bu geçmişi. Sonra fark edilecek ve haliyle öldürülecek. Bu ölümü araştırması için de bir yetkili gönderilecek üstlerden. İşte baş rolümüz o yetkili kişi. Geçmişe ilgi duyan, aslında tarih delisi, ilahların mucizelerine kafayı takmış bir kadın bu. Oldukça da bilgili ve zeki. Yanında bir de yardımcısı var, Sigrud. Bu adam tam bir efsane. Umarım diğer kitaplarda da çokça karşımıza çıkar zira karakteri en sağlam oluşturulmuş kişi olduğunu düşünüyorum. Diğerlerinde hep bir kararsızlık falan yaşatıyor yazar. Sigrud demir gibi. 

Olay aslında malum ölümün araştırılması ama başrolümüz olan kız Shara, çok meraklı olduğu için kendini bir sürü olayın içine atacak, geçmişe dair pek çok şey keşfedecek, üstlerinden epey azar yiyecek ama pek çok da kahramanlık yapacak. Bu kızın geleceği parlak görünüyor, kitabın sonunda baya ışıldıyordu, devamında sönmez umarım.

Ayrıntılara girmeyeceğim. Bu kitaba tam olarak kapılamasam da sevdim, hızla okudum, pişman da olmadım. Devamı beni üzmez umarım.

*Kitabın merdivenlerle falan pek bir alakası yok aslında. Başlarda bahsi geçiyor, hiçbir yere gitmeyen merdivenler. Bulikov şehri merdivenle dolu. Amaçsız ve sonsuzlar. Çok eski zamandan kalmışlar. Çocuklar tırmanıyor artık, oyun olsun diye. Sonra sıkılıp iniyorlar zaten. Olaylar hızlandıkça kimsenin de işi olmuyor o merdivenlerle. Bana kalsa kitabın adını Bulikov'un Laneti falan koyardım. Sırıtmazdı en azından :)

*Kapaktaki pelerinli figür sanırım Shara'nın savaştığı ilah. Başlarda Sigrud gibi düşünmüştüm de değil. 



Adı: Kılıçlar Kenti
Orj. Adı: City of Blaids
Yazar: Robert Jackson Bennet
Sayfa: 498
Fiyat: 23,75 tl

2. kitapta ana karakter artık Shara değil. Hatta Shara burada neredeyse yok gibi. Birkaç defa kendisine özel bir iletişim yoluyla bağlanıyorlar o kadar. Asıl karakterimiz meşhur General Mulagesh. Hırçın ve asi askerimiz. Bu kadının karakteri oldukça sağlam burada. Sadece dili biraz küfürlü, aslında baya baya ağır konuşuyor da neyse. 

Shara bir şeyler peşinde ve bu şeylerin peşine kendisi düşemezmiş. Bu yüzden en güvendiği kişiyi gönderiyor: Mulagesh. Kadın emekli olmuştu, bir sahil kasabasında kafayı buluyordu, onu ikna edecek sebepleri de oluşturmuş Shara, zeki kız. Bu esrarengiz görev sebebiyle kıtada kimsenin gitmek istemediği yere yollanıyor Mulagesh. O yer Voortyashtan, yani ilah Voortya'nın mekanı. Voortya da ölü ilahlardan, onun mucizeleri de çalışmıyor bu yüzden. Ama hesapta olmayan bir şey olacak ve Voortya'yı görecekler. Bölüm sonu canavarı misali çıkacak ortaya. Ama öldüğünden de eminler, o zaman bu kılıçları kim yönetiyor?  Dağ kabilelerini bu kılıçlarla kim doğruyor? Eski ritüellerin peşinde Kılıçlar Kenti'ni dürten de kim? Ortalık çok karışıyor evet. 

Voortyashtan'da yeni bir karakter dahil olacak kitaba. Sigrud'un kızı, Signe. Bu kızın da karakteri sağlam geldi gözüme. O da oldukça zeki. Kendince planları var bu oyunda onun da. Kızı varsa babası da vardır diyerek Sigrud'un da dahil olacağını söyleyeyim. Adam  ilk kitapta efsaneydi, burada biraz kırgın, duygusal. Öfke patlaması olacak elbet ama gönlü kırık, zavallım. Onu son görüşümüz olmaz umarım.

Kapaktaki kılıç ve kitap ismi bu sefer tam isabetli olmuş. Voortya ölüm ve savaş ilahıymış. Kendi halkını öteki dünyaya gönderen tek ilahmış ve halkına bir söz vermiş. Ölenler bir gün geri gelecekler ve kıyameti koparacaklarmış. Öteki dünyaya da Kılıçlar Kenti demişler. Oradan sebep..

2.kitapta daha çok savaş, strateji, politika gibi durumlar ağır basıyordu bu yüzden biraz sıkıldım. Voortya'nın gizemi açığa çıktıkça heyecan arttı ama genel olarak savaşlı askerli kısımları şöyle next tuşuyla ilerletesim geldi. Hele öyle bir yer oldu ki, olayların en heyecanlı yerinde birisi sırf gıcıklığına kılıç düellosu isteğinde bulundu. 'Vurun şu adamı' dedim, vurdular. Böyle isabetli bir okuma yok :D 
Ha sonra bir yerlerde başka bir kılıç dövüşü gerçekleşti, neyse ki çok uzun değildi..





Adı: Mucizeler Kenti
Orj. Adı: City of Miracles
Yazar: Robert Jackson Bennet
Sayfa: 491
Fiyat: 23,75 tl

Sigrud karakterini çok sevmiştim vee son kitabın ana karakteri Sigrud :) Bu yönüyle çok sevindim ama Sigrud'u okudukça üzüldüm ona. Aslında kendi içinde yalnız, derin acılara boğulmuş, ölmek istiyor ama kaderin cilvesi işte, ölemiyor. Bir efsane o ama mutlu değil. O yüzden birazcık içim buruk okudum diyebilirim.

İlahlar ölmüştü, hatta ilahların çocukları da ölmüştü. Yani öldü biliniyorlardı. Birkaçı ölmemiş ve tuhaftır, bugüne kadar yaşamışlar. Bir şey olacak ve ilah çocukları, kendi geçmişlerini hatırlayacaklar. İçlerinden bir tanesi nefret dolu. Shara'nın teyzesinin oyunlarıyla delirmiş bir ilah çocuğu, son kitabın kötü karakteri işte. Onun kendine has, özgün bir kötülüğü var. Adı anıldığında geliveriyor. Korku ögesi değil tabii ama gelince dehşet saçıyor.

Shara'nın üvey kızını çok az da olsa görmüştük 2. kitapta. O biraz büyüyor ve Sigrud'dan sonra en çok onu okuyacağız. Onun da epey gizemi var. Bazı eski karakterler de dahil olacak tabii. Kitap oldukça sürükleyici ve ayrıntısı bol. Sonu hüzünlü olsa da sevdim bu seriyi.

Rahatsız olduğum bir şey var ki söylemem gerekli. Kitabın orijinal yazımında durum nasıldır bilemem. Burada yapılan yanlışı söyleyeyim. Karakterlerin konuşmaları hep orta yerlerinde bölünüyor ve "..diye düşündü.." cümlesi araya sokuluyor şahıs ismiyle. Sonra o şahsın cümlesi kaldığı yerden devam ediyor. Araya sokulan bu kısacık şey(!) o kadar sinir bozucu ki. Bazen karakterin ismini de ekliyor hatta düşünürken neresini kaşıdığını falan. Bu durum 1-2 defa olsa dikkatimi bile çekmezdi ama neredeyse her sayfada durum böyle ve gerçekten çok sinir bozucu. Düşünüyorum da şimdiye kadar hiçbir kitapta bu konuya bu kadar sinir olmamıştım. Buna rağmen beğendim bu seriyi. 

*Mucizeler Kenti tabii ki yine Bulikov. Başka hangi şehir layık olabilirdi ki bu yakıştırmaya..
**Kitapta bu dünyaya ait bir harita yok. 3'ünde de yok. Tamamen kafamızda kuracağız coğrafyayı. Kolay gelsin.

* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: 

https://link.dolap.com/XU2He