31 Temmuz 2019 Çarşamba

Okudum: Agatha'nın Anahtarı (Ahmet Ümit)



Adı: Agatha'nın Anahtarı
Yazar: Ahmet Ümit
Sayfa: 167

İsminden dolayı merak ettiğim bir kitaptı ama roman değilmiş kendisi. Öykülerden oluyormuş. Üzerinde yazmasına rağmen görmedim ve ufak bir şaşkınlık geçirdim diyebilirim.

Başkomiser Nevzat'ın kısa maceralarından oluşan 15 öykü okuyoruz. Hepsi cinayet içeren öyküler. Kısa olduklarını için de çabuk çözülüyorlar. Genelinde itiraf ediyor zaten katiller. Çok kafa yormaya gerek olmayan bir okumaydı benim için. Sıkıldım mı, hayır.

Kitabın isimi neden böyle? İlk hikayede cinayet yazarı Agatha Christie geçiyor, o yüzden ..

28 Temmuz 2019 Pazar

Okudum: Doğruluk Kılıcı Serisi (Terry Goodkind)



Adı: Büyücünün İlk Kuralı (Kısım 1)
Orj Adı: Wizard's First Rule
Sayfa: 537
Yazar: Terry Goodkind
Fiyat: 21 tl

Harika bir fantastik seriye denk geldim. Birkaç yerde övgüler okumuştum bu seri için. Gerçekten güzel bir başlangıç yaptı ilk kitapla. Umarım devamları da güzeldir.

Böyle serilerin başta güzel bir haritası olur ve orada pek çok seyahatlar gerçekleşir. Burada da öyle.  Richard'ın hayatı babasının ölümüyle sarsılır. Onu öldüren şeyin izini ararken ormanda tuhaf şeyler olur ve uzaktan bir kadın görür. Kadının peşinde 4 adam vardır. Kadını kurtarmaya karar verir. Bu karardan sonra uzun bir koşuşturmacanın içine düşeceklerdir.

Ayrıntılara girmek istemiyorum ama konudan kısaca bahsedeceğim. Büyük büyücü uzun zamandır kayıptır ve Doğruluk kılıcını birine vermelidir. Kılıç sahibini bulunca o dünyadaki kötülüğe belki bir son verilebilir. Kötülük ise (Darken Rahl) bu tarz kitaplarda hep olduğu gibi yine bencil bir adamdır. Tüm dünya önünde diz çöksün isteyen zalimin teki. Kendince sebepleri olsa da kötü kötüdür. Büyü kullanarak, diyarlar arasındaki sınırları kaldırır ve kötü yaratıkları serbest bırakmış olur. Bu sıralarda orta diyardan önemli bir kadın (Kahlan) büyünün olmadığı topraklara kaçıp, büyük büyücüyü aramaya başlar. Yolculuğu iyi geçmediği gibi kendine ait sırları da saklamaya devam eder.  Büyünün olmadığı batı diyardaki tuhaf yaşlı adam Zedd, bu gidişata bir yerinden dahil olacak ve olaylar daha da şenlenecektir :)

Gayet sürükleyici bir kitaptı.




Adı: Büyücünün İlk Kuralı (Kısım 2)
Orj Adı: Wizard's First Rule
Sayfa: 515
Yazar: Terry Goodkind
Fiyat: 21 tl

Macera kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitaptan bahsederken neredeyse hiçbir ayrıntıya girmemiştim. Bunlardan biri Orden Büyüsü kutularıydı. Bu kutular önemli, Darken Rahl bu kutulardaki büyüleri kullanarak tüm dünyaya egemen olmak istiyor. İki kutuyu kendi çabasıyla bulmuş. 3. yü arıyor. Ama onu arayan tek kişi o değil. Doğruluk İzcisi ve birkaç dostu da bu kutunun peşinde. Olacakların önüne geçmek için tabii ki.

Şöyle bir genelleme yapacağım. Bu tarz kitapların başında bir karakter olacakları kısaca özetler. Bunlar öngörülen felaketlerdir ve bunların gerçekleşmemesi için dua edip harekete geçerler. Sonra bahsi geçen felaketler sırasıyla gerçekleşir. Seriyi yermek için kurmuyorum bu cümleleri. Aksine bu seri kurgusal açıdan harika, gerçekten. Sadece okurken kendimi böyle düşünerek rahatlatıyorum. Bunların hepsi gerçekleşecek, sakin ol diye. Yoksa kendimi fena halde kaptırıyorum.
Serinin bu 2. kitabını da aynı şekilde düşünerek okudum. Ama kendime hakim olamadım. Karakterler o kadar gerçekçi ve doğallar ki.. Doğruluk İzcisinin gördüğü kötü muameleyi okurken, sanki kendim yaşamışım gibi etkilendim. Çok üzüldüm. Biri gelip kurtarsın şu adamı artık dedim. Ama kitap ilerledikçe, yaşanılan her şeyin bir amacı olduğunu da gördüm. Onlar o acıları çekmeselerdi o olağanüstü kararları alıp, doğru yolları seçemezlerdi. Kitap bu yönlerden de çok güzel. Yani sadece kurguyu aktarmakla kalmıyor. Her açıdan şaşırtıyor.

Büyücünün İlk Kuralı neymiş, söyleyeyim mi? Aslında bir kural değil, bir cümle, bir tespit. Bunu bilirsen, olayları kendi lehine çevirebilirsin. Hem de hiç yorulmadan. Doğruluk İzcisi bunu iyi öğrenecek işte. Bense söylemeyeceğim.





Adı: Gözyaşı Taşı (Kısım 1)
Orj Adı: Stone of Tears
Sayfa: 551
Yazar: Terry Goodkind
Fiyat: 21 tl

Darken Rahl açtığı kutular tarafından öldürülmüştü. Onun gidişinden sonra bir bayram havası esti. Ama uzun sürmedi o esinti. Karanlığın içinden bir dehşet fırladı ve her şeye gülerek ortalığı birbirine kattı. Onu öldürmek uzun sürdü. Yaşlı büyücü Zedd'i epey yordu.

Bu sıralarda Richard ve Kahlan evlenmeye karar verdi ve düğünlerine birkaç gün kala onların da hayatları kararmaya başladı. Burada Kahlan'ın rolünü biraz zayıf buldum. Orta Diyarın, önünde diz çöktüğü İtirafçı Ana, bu kitapta yeni yetme bir kız gibi davrandı. Pek şık olmadı bence.

Richard ise pek çok kehanete konu olduğunu bile bilmiyor ama büyüden nefret etmekte çok inat ediyor. Şu inadını kırsaydı belki her şey daha kolay olurdu onun için. Neyse, kitap onun üstüne kurulu ve kılıcıyla tüm maharetlerini birden göstermemeli değil mi?

Zedd ve Richard'ın yine ayrı düştüklerini söylemeye gerek var mı, bence yok. Bu çocuğun başı ne zaman sıkışsa Zedd dünyanın öbür ucunda oluyor. İlginç..

Kitaptaki zulüm sahnelerine midem dayanmasa da okudum. Kadınlara bu kadar eziyet çektirmeseydi keşke yazar.

*Bir yerlerde Büyücünün İkinci Kuralından bahsediliyor ama biraz üstü kapalı şekilde. Tam çözemedim  o kuralı.
*Gözyaşı Taşı da oldukça gizemli. Orden kutularının yanında buluyor onu Zedd. Dediğine göre ölüler diyarının Bekçi'sine aitmiş. Kötü bir şey olsa gerek.





Adı: Gözyaşı Taşı (Kısım 2)
Orj Adı: Stone of Tears
Sayfa: 558
Yazar: Terry Goodkind
Fiyat: 21 tl

4. kitapta olaylar daha yoğunlaşıyor. Kahlan ve Richard'ın yolu oldukça dramatik bir şekilde ayrılıyor. Işık Rahibeleri diye kimseler çıkıyor ortaya. Pek gizemliler. Hemen de çözemiyoruz ne olduklarını. Haritanın ücra bir köşesindeki şehre gidiliyor ve yolculuk hiç de kolay değil.

Richard ve Kahlan'ın maceraları ayrı ayrı anlatılıyor. İkisi de kendi sorunlarına boğuldukları halde birbirlerini düşünmeden edemiyorlar. Ama bölümler arasında o uzak kentteki Işık Rahibelerinin de geçtiği bölümler var. Okurken çok anlamsız gelse de konu ilerledikçe aradaki bağlantıyı kuracağız.

Bu serideki sevdiğim bir şey de, hiç bir ayrıntının boş yere yazılmaması. Konusu gelince işe yarıyor o ayrıntı, yüzümüzde tatlı bir tebessümle :)

Büyücünün İkinci Kuralını öğrendim. Fazla iyilik, kötülük getirir. Koca kitabın özeti gibi, şaka değil.

*4 lü olarak satılan seriyi alanlar için diyeceğim şu, kitabın sonu çok heyecanlı bir yerde kalmıyor, rahatlayın. Yani devamını okumak için güzel bir yerde mola verilmiş bence.




Adı: Kan Soyu (Kısım 1)
Orj Adı: Bloof of the Fold
Sayfa: 399
Yazar: Terry Goodkind
Fiyat: 21 tl

İlk 4 kitaba göre ritmi biraz daha düşük geldi bunun. Yine bir sürü olay yaşanıyor tabii ama pek bir sonuca bağlanmıyor. Öbür kitaba kalıyor çözümlenmeler.

Kan Soyu'nu öbür kitaplarda biraz okumuştuk. Adie'nin acıklı geçmişinden biliyoruz ne saçma bir topluluk olduklarını. Bekçi'ye yardım eden her türlü büyücüyü yok etmek istiyorlar da o işler öyle  yürümüyor canım. Bunlar önüne gelene Bekçi yardımcısı muamelesi yapıyorlar. Yanlış.

Richard ve Kahlan tabii ki yine birbirine hasret. Zedd en gereken anlarda hep uzakta.. Darken Rahl'dan sonra bu dünyaya huzur gelir sanıyorduk ama olmadı, yine kötü biri çıktı geldi. Bu sefer ki Düş Gezgini'ymiş. Pek gizemli. Kötülüğünün bir amacı varsa da anlayamadım, bencillik bence. Herkes bana boyun eğsin. Hıh..




Adı: Kan Soyu (Kısım 2)
Orj Adı: Bloof of the Fold
Sayfa: 399
Yazar: Terry Goodkind
Fiyat: 21 tl

Önceki kitaba göre oldukça sürükleyiciydi. Olaylar hızla ilerlerken karakterlerimizin yolları birbirinden hep uzağa düşüyor ve hepsinin başı da kehanetlerle dertte. Kehanetlerin merkezinde Richard'ın olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Hem Orta Diyarı kurtarmak istiyor, hem Kahlan'a kavuşmak. Bir yandan büyücülükten de kurtulmak istiyordu ama sonra sonra unuttu bu isteği. Büyü olmadan halledemeyecek çünkü sorunlarını.
Kehanet deyince akla Kahinler Sarayı gelmeli. Kehanet mahzeni. Düş Gezgini orayı istiyormuş. Kehanetleri kendince yönlendirip dünyayı ele geçirecekmiş. Bi sen akıllısın tabii.  Onu engellemek için herkes bir şeyler yaparken, okuması çok zevkliydi. Büyücü milleti çok zeki. Çok eğlendim doğrusu.
Kan Soyu'nun başındaki zalimin sonu kötü olur demiştim. Oldu da, hem de ne beter. Ama nasıl olduğunu söylemeyeceğim. Ölene kadar ortalığı epey birbirine kattı serseri.
Büyücünün kurallarını biliyorduk. Kritik zamanlarda işe yarıyorlardı. Büyücünün Üçüncü kuralı da çıkıyor ortaya: 'Tutku sağduyuya hükmeder.' Ne kadar da doğru. Atılacak adımlara yön veren bir kural. Richard da kural çiğnemeyi sevdiğinden bunu da ihlal edecek ve sonunda çok üzülecek..

Seriyi genel olarak çok sevdim. Devamı da varmış ama çevrilmemiş. Zaten bu yüzden bazı karakterlere tam olarak ne olduğunu öğrenemedik. Tatmin edici bir yerde bitti ama kafamıza takılan çok soru var. Umarım bir gün devamını da okuruz..



Adı: Rüzgarlar Tapınağı (Kısım 1)
Orj Adı: Temple of the Winds
Sayfa: 440
Yazar: Terry Goodkind
Fiyat: 22,5 tl

İlk 6 kitabı bir nefeste okumuştum ama 7 ve 8'in çıkmasını bekledim. Neredeyse 1 yıldan fazla bekledim. Trendyol'da Pegasus'un tatlış indirimiyle de aldım.

Hikayeyi az biraz hatırlıyorsak, bu bile yeter okumak için. Yazar aralarda hatırlatmalar yapıyor, hatta bazen direkt açıklıyor olayları ve tabii ki diğerleri gibi çok sürükleyici. Daha başından karışıyor ortalık. En sevdiğimiz gidişat :)

Richard ve Kahlan kavuşmuştu ama düğün yapamamışlardı. Tam da düğüne karar verirlerken birden tuhaf kimseler gelir şehre. Ortalığı karıştırıverirler. Düş Gezginini hatırlarsak, o yok edilmemişti. Taa oralardan eli erecek Richard'a kadar. Kuklası ölmeden önce garip kehanetler bırakacak ardında. Kehanet Richard'ı olduğu kadar Kahlan'ı da ilgilendiriyor. Diyor ki siz ayrılacaksınız, ihanet diyor, eyvah eyvah..

Richard'ın hiç bilmediği bir üvey kardeşi varmış. Adı Drefan. O da bu olayların ortasında girecek kapıdan içeri. Şifacı kendisi. Masum görünüyor ama belli olmaz. Gözüm üzerinde.

Zedd nerede peki? Nasıl özledim onun kurnazlıklarını. Çoğu Zedd'in öldüğünü sanıyor ama yok, kolay kolay ölmez o. Kahin Nathan'ın peşinde. Nathan da başka bir kadının peşinde. Olayların ucu Düş Gezginine bağlanıyor hep. Adam herkesi parmağında oynatıyor. Sonunu merak ediyorum onun.

7. kitap birden bitiyor. Kitaba adını veren Rüzgarlar Tapınağı, hala büyük bir gizem. Yani zamanında varmış böyle bir tapınak ama yok edilmiş. Onu bulmak istiyorlar, bakalım bulacaklar mı..




Adı: Rüzgarlar Tapınağı (Kısım 2)
Orj Adı: Temple of the Winds
Sayfa: 460
Yazar: Terry Goodkind
Fiyat: 22,5 tl

Bir öncekine heyecanlı demiştim, bu kitap ondan kat kat daha heyecanlı. Seyahatlerim beni oyalasa da elimden bırakmadım, okudum, 3 günde de bitirdim. Rüyamda bile Orta Diyar'da kaçıyordum bir şeylerden :)

Kahlan, Shota'yı ziyarete gidiyor. Orta Diyar'ın hızlı metrosu Sliph ile tabii ki. Sevimli şey seni. Sliph'in acıklı hikayesini hep birlikte öğreneceğiz. Onun bütün bu olayların gidişatını değiştirecek hamleleri olacak. Kendisi sadece bir ulaşım aracı değil, göreceğiz.

Shota geleceği gören bir cadı. Gördüklerine de biraz müdahale etmiş ve daha ötesini seçemiyor. Kahlan'ı kaderi konusunda ikna ediyor. Kahlan ve Richard başkalarıyla evleneceklermiş, bu gidişata çok kötü ruhlar karışmış. O anda aklıma gelmedi o kadar kötü ruh kim olabilir diye, düşünmedim yani. Ama çok az durup düşününce en kötü ruh tahmin edilebilir biri. Hala kızgınım ona.

Veba binlerce insanı öldürürken Kahlan ve Richard, çözümü bulmak için Rüzgarlar Tapınağına girmenin yolunu arayacaklar. Bir yol var ama ikisinin de başkalarıyla evlenmesi sonucunda açılacak o yol. Buralar çok acıklı ve sinir bozucu. Yazarın tarzını biliyoruz aslında, sinir bozucu gelişmeler oluşturuyor, karakterleri zorluyor. İyi bir romanı daha da iyi yapan özellikler bunlar, sadece sinirlerimi yıprattı okurken. Çok başarılı geçişler de olacak ara ara. Olmazsa olmaz.

Orta Diyar'da bunlar olurken Nathan  da bazı işler peşinde. Yanına bir bayan bulup Düş Gezginine yaklaşmaya çalışıyor. Planı kendini yeni Efendi Rahl yapmak. Soy konusunda şüphemiz yok da Richard nasıl yok edilecek. Önemli kısım bu.

Zedd ve Ann barbar kabilelerin eline düşmüşlerdi. Onların durumu daha yahşi. Büyü de kullanamayacak haldeler. Zedd ve kurnazlıkları, böyle insanlar gerçek hayatta da olsa ya. Her duruma çözüm getirebilen, görüşü geniş kişiler. Keşke.. Neyse Zedd paçasını kurtaracak da onun maceralarını okurken baya eğlendim. 

Richard'ın şifacı kardeşi Drefan'a tam güvenememiştim. İyi görünen ama içini göremediğimiz biri. O çok ters köşe yapacak, sopa yok mu sopa, bir tane de ben vurmak istiyorum o sinsinin kafasına.

Kitap güzel bitiyor gibi. Shota çıkıp da acı biber misali yaktı biraz ama şimdilik bunu düşünmeyecekler. Acaba sonra neler olacak..

17 Temmuz 2019 Çarşamba

Avon My Attitude Parfüm


Avon My Attitude Edt 50 ml

Alalı uzun zaman olsa da kullanmaya yeni başladım. Kokusunu katalogda deneyip beğenmiştim. Gerçeği o kadar da harika değilmiş. Yoğun, şekerli bir kokusu var, aslında biraz yanık gibi de kokuyor. Şekerli kokuları sevsem de bu parfümü sevmedim. Kalıcılığı da orta seviye.
Şişesi şık sadece :)

Aldığımda 26 tl idi.

3 Temmuz 2019 Çarşamba

Okudum: Özgürlüğün Altı Derecesi (Nicolas Dickner)



Adı: Özgürlüğün Altı Derecesi
Orj. Adı: Six Degrés de Liberté
Yazar: Nicolas Dickner
Sayfa: 328
Fiyat: 14 tl

İsmi de konusu da garip geldiği için aldım kitabı, iyi ki de almışım. Kurgusunu çok beğendim. Başta sanki birbirinden bağımsız iki farklı hikaye anlatılıyor gibi geldi ama sonra bunlar öyle bir yerde birleşti ki, kendimi olayları çözerken buldum. Yazar güzel işlemiş. Bazı şeyleri söylemiyor, okur kendisi kuruyor bağlantıyı. Böyle kitaplar sevdiriyor işte kendini :)

Anlatıp da olayın büyüsünü bozmak istemem ama kısaca bilgi verebilirim. Ergenlik döneminde iki yakın arkadaşla başlıyor. Birinin kapalı alan korkusu var diğerinin de açık alan. İkisi de zehir gibiler ve türlü icatlar peşindeler. Bir zaman sonra yolları ayrılıyor çocukların. Biraz büyüyorlar. Erkek olan çılgın bir yazılımcı oluyor ve baya da zenginleşiyor. Kız ise okumaya çalışırken hasta babasına bakıyor ama iki arkadaşın bağı kopmuyor. İnternet üzerinden görüşmeye ve fikir alışverişine devam ediyorlar. Bir gün birinin bambaşka fikirleri doğuyor ve macera başlıyor.

Diğer hikaye ise suçlu bir internet korsanının devlette çalıştırılmasıyla başlıyor. Kadının hayatı sıkıcı, gün sayıyor. Ama çalıştığı kurumdaki işlere de kulak kabartıyor. Sıradan bir kurum değil, fbi gibi bir  yer burası, ama çalışanlar ajan değil. Gündemlerindeki olay ise ortalıkta olmayan ama aslında epey liman gezen kaçak bir konteyner. Bir şekilde bu konteynerin izleri silinse de bir yerlerde açık verilmiş ve bu örgüt de o konteynerin peşinde düşmüş. Acaba içinde ne var. Canı sıkılan suçlu bayanımız kendi yöntemlerini kullanarak düşecek bu konteynerin peşine. İzlediği yolları okumak ayrı bir keyifti.
Bu iki farklı hikaye güzel bir şekilde kesişiyor ve yazarın beynine hayran kalıyoruz.

Çok ara vermeden okuyun derim.

*Çok rahatsız etmese de yine de söyleyeceğim. Kitaptaki cümleler çok akıcı değil. Bazen yarım kalıyorlar, bazen de zaman ekleri olmuyor. Geniş ve şimdiki zaman ekiyle çekilip bırakılmış gibi geldi bana. Belki orijinali öyledir, bilemiyorum. Okumaya engel olmasa da, simetri hastası gibi dikkatimi çekti işte..
*Kitabın adındaki garipliği de söyleyeyim. Aslında çok önemli bir ayrıntı değil ama fikir olarak kızın içine işlemiş olabilir diye düşünüyorum. Lisa (kız olan), babasının restore ettiği gizemli malikanede gizli bir geçide girer ve orada hiçbir şey olmadığını söyler. Oysaki orada 1950-60 lardan kalma izler bulur: Bir içki şişesi, ruj izli bardağı ve o dönemin popüler dergisi. Bir kadın bir sebepten oraya gizlenmiş zamanında. Dergide bir yazının başlığı 'özgürlüğün altı derecesi'. Lisa'nın ilgisini çekse de söylemez kimseye ve kapatırlar o geçidi, içindekilerle birlikte..