6 Nisan 2021 Salı

Okudum: Karanlığın Çarkı (Douglas Preston & Lincoln Child)




Adı: Karanlığın Çarkı

Yazarlar: Douglas Preston & Lincoln Child

Orj. Adı: The Wheel of Darkness

Sayfa: 512

Fiyat: 7 tl

Marketten almıştım birkaç yıl önce. Konusu ilgimi çekmişti. Ama seri mi değil mi anlayamadım. 2 ana karakter var, bunların geçmişlerine ufak göndermeler yapılıyor arada, kitabın sonunda da var böyle küçük bir ayrıntı. Sanki bir şeyler olmuş da burada yeni maceraya atılmışlar gibi hissettim. Çok önemli mi, hayır. Kitabı baştan sona okuyunca konuyu anladım mı, evet. O yüzden araştırmadım bile başını sonunu. Sıradan bir macera kitabıydı. Okudum, heyecanlandım, bazen eğlendim ve bitirdim.

Ana karakterlerimizin erkek olanı bir ajan ve sanırım orta yaşlı. Yanında da bir bayan var ve genç olduğu sürekli vurgulanıyor. Adam bu kızın vasisi gibi bir şey. Neyse bu ikili Tibet'te gizemli bir manastıra giderler. Adam daha önceden oraya gidip çeşitli meditasyonlar almış biridir ve bu sefer yanındaki kızı eğitmeleri için oraya getirir. Ama kız kimdir, nedir tam bilemiyoruz. Biraz gizemli kalıyor buralar.

İkili manastırdayken hiç bilmedikleri bir sır açıklanır bunlara. Manastırın derinliklerinden çok önemli bir nesne çalınmıştır. Son derece mistik bir nesnedir ve dünyayı yok etmek gibi bir gücü vardır bu nesnenin. Adamımız ajan olduğu için ona hırsızın tarifini verirler ve o da onu bulmaya gider. Kıza da işin arka planını araştırma görevi verir. Olaylar geliştikçe kız ve adamın yolu devasa bir transatlantiğe düşer ve artık her türlü olay o gemide gerçekleşecektir.

Mistik nesne zaman zaman ortaya çıkacak ve işin biraz fantastik boyutu da olacak ama çok sihirli şeyler beklemeyin. Çoğunlukla cinayet ağırlıklı, güzel seyreden bir macera okuyacağız.

*İşin gemi kısmı başlarda çok havalı olsa da sonuçta kapalı alan ve zaman zaman beni darladı. Çıkın da kurtulalım şu gemiden, dedim birkaç defa. Koridorlar üstüme geldi. Neyse, kötü değil demiştim. 


* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: 

https://link.dolap.com/XU2He

1 Nisan 2021 Perşembe

Okudum: Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş (José Saramago)




Adı: Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Orj. Adı: As Intermiténcias da Morte
Yazar: José Saramago
Sayfa: 236

Kitabın adı masala başlar gibi. Zaten kitap da masal havasında gidiyor ama tabii ki Saramago'nun kendine has anlatımıyla. Bol bol virgüller ve karnaval gibi cümleler..

"Ertesi gün hiç kimse ölmedi." diyor ilk cümlede. Belki de kitabın en kısa cümlesi. Evet kimse ölmüyor, ölemiyor, insan nüfusu azalamıyor, yaşam sonsuza kadar devam edecekmiş gibi oluyor. İnsanlar başta seviniyor, ölmeyeceğiz diye ama ölmezseniz sığamazsınız bu dünyaya. Sonsuz bir yaşlılığa ve muhtaçlığa hapsolursunuz. Emekli maaşları sürekli ödeneceğinden ekonomi çöker, mezarlık işçileri aç kalır, o kadar insanı nereye sığdırırsınız, yaşlı evleri dolar, dolar, dolar.. 

Her saniyesini yaşatıyor bu felaket senaryosunun. Öyle ki şükrediyoruz, iyi ki ölüm var, diyoruz. Ölmezsek mahvoluruz. Ölümün olmadığı bu garip ülkede hayatımızda neler olabileceğini en derin şekilde sorgulatıyor bize Saramago. Kitabın ilk yarısında, halkın bu ölümsüzlüğe alışma evresinde o kadar güldüm ki. Aslında hiç komik bir kitap değil, en ciddi şey ele alınıyor, ölüm yahu, insan buna güler mi? Yarıla yarıla güldüm hem de. Ama yarısından sonra toplumun geçirdiği buhran bir kenara bırakılıyor ve tek bir kişiyle "ölüm"ün arasındaki çekişmeye indirgeniyor konu. Burası biraz sıkıcı, zira "ölüm"ün öldüremediği ve öldürmek istemediği tek insan o. 

Hayat tuhaf yahu. Gidip biraz uzaklara dalacağım, yaşadığımız düzene kendimizi çok kaptırıyoruz da, biraz sorgulamak lazım bir şeyleri.

*Kapaktaki kelebekli kadın figürü, sonlara doğru anlam kazanıyor. Ama tarif edesim yok. Hoş bir ayrıntı sadece..

* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: 

https://link.dolap.com/XU2He