30 Mayıs 2018 Çarşamba

Le Petit Marseiliais Duş Jeli - Frambuaz ve Şakayık



Le Petit Marseiliais Duş Jeli - Frambuaz ve Şakayık 250 ml.

Bir bakım setinden çıkmıştı kendisi. Yani kokusunu bilmeden aldım. Biraz güle benziyor, o yüzden beni baydı ama aslında kötü değil kokusu. Yapısı da biraz sulu. Çevirdiğim gibi dökülüyor her yere. Çok sevmesem de idare eder.
Fotoğrafta dev gibi çıksa da bu en küçüğü :)

29 Mayıs 2018 Salı

Avon Mark Gel Shine Oje - Glowing Vignette



Avon Mark Gel Shine Oje - Glowing Vignette 10ml.

Oje şişesinde çok güzel duruyor. Fotoğrafta parladığı için beyaz gibi çıkmış ama baya krem renk. Simleri de var, hafif altınımsı parlıyor. Tabi sürünce sedefli-simli beyaz oluyor.
Çok hızlı kuruyor ama tek katta pek belli etmiyor kendini. Yukarıda çift kat sürdüğüm hali var. Alttakiler de tek kat.
6-7 tl civarıydı.




Bu da renk olarak gerçeğe en yakın fotoğrafı

27 Mayıs 2018 Pazar

Okudum: Piramitler Çağı (Christian Jacq)



Adı: Piramitler Çağı - Masallar ve Efsaneler
Orj. Adı: Du Temps Des Pyramides
Yazar: Christian Jacq
Sayfa: 168

Kütüphanede bulduğum bir çocuk masal kitabı. Uzun serilerden sıkılınca bu tarz hafif kitaplar iyi geliyor. Yazarın daha önce bir kitabını okumuştum. Yine Mısır'ı anlatıyordu ama romandı, onu sevmiştim. Bu kitap da Mısır Masalları gibi diyebilirim.
İçinde 11 bölüm var. Hepsi birbirinden bağımsız. Hepsinde de okuyunca inceden bir mesaj var. Hatta birisi külkedisine benziyor. Ama buradaki  ayakkabı yerine bir sandalet :)

Kitap 1999 da çıkmış, 2001'de çevirmişler. Benim çocukluğuma yetişmiş aslında ama o zamanlarda denk gelmemişim..

Prof Saracoglu Doğal Diş Macunu


Prof Saracoglu Kekik Özlü Doğal Diş Macunu 75 ml.

Bir arkadaşımda görüp denemiştim önce. O zaman çok beğenip kendime de almıştım. Yaklaşık 3 haftadır kullanıyorum ve çok memnunum.
İçinde neredeyse hiç zararlı madde yok. Zaten fırçalarken de anlaşılıyor. Köpürmüyor, yakmıyor, şekerli bir tat bırakmıyor, sadece temizliyor. Rengi de hafif krem gibi. İçinde nane ve kekik özleri varmış ama pek hissedilmiyor. Bana baya masum geldi.
Bu sürede erik de yediğim oldu, normalde hafif bir sızlama bırakırdı ama yok. Sanırım baya iyi bir diş macunu :)

Saraçoğlunun websitesinden almıştım 20 tl idi.

26 Mayıs 2018 Cumartesi

Golden Rose Rich Color Oje 110 - Yeşil




Golden Rose Rich Color  Oje 110 - Yeşil

Bir arkadaşım hediye etmişti. Çok güzel bir yeşilmiş, tam sevdiğim tonda. Tek katta bile rengini verdi, çok beğendim. Fırçası kalınmış, kolay sürülüyor, hemen de kuruyor. Yerim :)

23 Mayıs 2018 Çarşamba

Avon True Colour Supershock Volume Mascara Siyah



Avon True Colour Supershock Volume Mascara Siyah 10 ml.

Avon'un bu tombul maskarasını her kılıf değiştirdiğinde alıyorum ve hep pişman oluyorum. İçi aynı işte. Aynı etkisiz fırça, 5 katta anca belli ediyor kendini.
Dökülmüyor, kolay çıkıyor ama o istediğim dolgunluğu vermiyor. Çok sevenleri var bu maskaranın, benim de kirpiklerim cılız, ne yapayım :)
13 tl idi sanırım.

21 Mayıs 2018 Pazartesi

Okudum: Olmayan Ülke (Ahmet Ümit)


Adı: Olmayan Ülke
Yazar: Ahmet Ümit
Sayfa: 156

Ahmet Ümit'in böyle bir kitabı olduğunu bilmiyordum. Çocuk kitabı olduğunu görünce daha da şaşırdım. Uzun zamandır masal okumadığım için açtım okudum. Sabahtan öğleye kadar bitti. Yazıları büyük olduğu için çabuk okundu. İlk ve ortaokul çocuklarının seviyesine göreymiş tam.

Büyücülerin ve insanların birbirine düşman olduğu topraklarda geçiyor hikaye. İnsan kral, büyücü kralını yeniyor ve ikisinin de çocukları var. İnsan kralın büyük kızları evlenirken, küçük kızı hiç tanımadığı birine aşık oluyor ve o kişi de Büyücü kralının oğluymuş meğerse. Aralarında söz verip anlaşıyorlar ama kız saflığından sözü tutmuyor ve başlarına gelenler, neler neler..

20 Mayıs 2018 Pazar

Okudum: Kızıl İsyan Serisi, Kızıl Yükseliş, Altın Oğul, Sabah Yıldızı, Demir Altın (Pierce Brown)



Adı: Kızıl Yükseliş
Yazar: Pierce Brown
Orj. Adı: Red Rising
Sayfa: 445
Fiyat: 16 tl

Kitap bir distopya. Okurken önce o evrene, oradaki isimlere alışmak gerek. Buna alışmam biraz uzun sürdü. İlk yüz sayfa, bırakmayı bile düşündüm. İsimler garip, oradaki işleyiş çok farklı, hemen bir sürü olay oluyor vs. Biraz durağan başlayıp o dünyayı azcık tanıtsaydı daha az sancı çekerdim. Ama kötü bir kitap değil. Alışınca çok sürükleyici ve hızlı okunuyor. Sevdim ve devamını da merak ediyorum.

Dünyadaki hayata ne olmuş bilmem ama insanlık Mars'a taşınmış ve büyük evrimler geçirmiş. Renklere göre ayrılmışlar. Altınlar sarışın, gösterişli, güçlü hatta göz bebekleri bile altın sarısı. Mars'a hükmeden ırk kısaca. Ama çok masum bir yönetim olduğunu söyleyemem.
Kızıllar, kızıl saçlı, kendi içlerinde güçlü, bir nevi karınca gibiler. Mars'ın yer altında değerli yakıt çıkarıyorlar. Aslında düpedüz sürünüyorlar. Doğru düzgün yemek bile verilmiyor ve gökyüzünü de göremiyorlar. Bunu 80. sayfadan sonra anladım. Yazık oldu biraz..
Altın ve kızıl dışında o kadar çok renk var ki, çok üstlerinde durulmadığı için ben de aklımda tutmadım. Yoksa kitap pek çok ayrıntıyla dolu.

Kızıl ırktan Darrow henüz çok genç ama evli ve babasını zamanında asmışlar. Oralarda asılmak, halk için büyük disiplin kaynağı. Asanlar tabi ki Altınlar. Neyse. Darrow madende harikalar çıkarsa da büyük ödülü hiç alamazlar ama garibim isyan etmeye de hiç niyeti yok. Madende çalışarak, Mars'a yerleşecek insanlar için yatırım yaptıklarını sanıyorlar Aslında kandırılıyorlar ama haberleri yok. İnsanlar Mars'a uzuun zaman önce yerleşip zevk-sefa sürmeye başlamışlar bile. Siz yakıt çıkaradurun.

Darrow'un karısı biraz isyankar ve bu yüzden asıyorlar onu. Asılırken yasak bir şarkı söylüyor ve Darrow'un içinde birazcık isyankarlık başlıyor. Sonra amcası tarafından sarhoş ediliyor ve yasak işler yapıyor ve çocuğu asıyorlar. Öldüğünü zannediyor ama ölmemiş, sadece bir tünele bırakılmış. Orada değişik kimselerle tanışıyor ve hayatı değişiyor. Onu bir Altın'a dönüştürüyorlar. Boyu uzuyor, vücut gelişiyor, gözlerini bile değiştiriyorlar. Daha güzel görmeye başlıyor :)

Mars'ta yöneticilerin seçimi için ya da şöyle söyleyeyim, ergenlerin bir mesleğe veya pozisyona gelmeleri için geçmeleri gereken bir sınav var. En güçlüler alınıyor bu sınava. (Altın olmak şartıyla)  Adı enstitü. Bir okul değil, bir savaş alanı. Aslında Bildiğimiz Açlık Oyunu ama daha korkuncu. Burada çeşitli zulümlerle gençleri birbirlerine kırdırıyorlar. Sonra da en başarılıları güzel pozisyonlara getiriyorlar. Böyle anlatınca baya normal bir düzenmiş gibi geliyor ama değil. Amaç Darrow'u Altın kılığında bu sınava sokup, başarmasını sağlayıp, onu yükseltmek ve Kızılları başa getirmek.
Tip değiştirmeye kadar tamam da sonrasında çocuk kendi başına bir yol çiziyor. Başarılı da oluyor ama çok macera atlatacak oralarda.

İsimlere alıştıktan sonrası kolay. Aralara büyük boşluklar koymadan okumak lazım. Yoksa konudan kopulur




Adı: Altın Oğul
Yazar: Pierce Brown
Orj. Adı: Golden Son
Sayfa: 483
Fiyat: 16 tl

Darrow, Enstitü denen sınavdan çıkıp BaşVali Agustus'un kanatları altına girmiştir. Akademi denen savaş eğitimi biriminde birkaç yıl kendini geliştirir. Ama bir uzay savaşı denemesinde Bellona ailesine yenilir ve sonrasında Bellona'ların züppe gençleri tarafından aşağılanır. Bunu duyan Sahip, Darrow'u reddeder ve başka aileye satılacağını söyler. Satılma veya devretme töreninde Darrow ortalığı karıştırır. Meğerse Lorn au Arcos'tan özel jilet dersi almıştır ve Cassius'u neredeyse öldürür. Keşke tam öldürseydi. O çocuk tam bir bela. Bu sırada Darrow'un gizliden sevdiği Kısrak denen kız, Cassius'la gezmeye başlamıştır ve Darrow buna çok kızar.
Kızla barışması uzun sürmüyor. Bu sıralarda bolca girişkenlik yapıp neredeyse tüm evrene meydan okuyor Darrow. Amacı Hükümdar'ı öldürmek ama onu da son anda elden kaçırıyor. Dost bildikleri arkasında vuracak ve hiç ummadığı insanlardan yardım görecek. Tabi bir de Ares var. Onun kim olduğunu öğrenince ben bile şok oldum. Ama kitabın sonu baya acıklı bitiyor. Neredeyse tüm büyükbaşlar öldürülüyor ve devam kitabına ne kaldı diye merak ediyorum.

Kitap yine çok akıcı ama nedense sıkıldım ben bu düzenden. Hep mi kötü çıkar bu altınlar, hep mi ters köşe..



Adı: Sabah Yıldızı
Yazar: Pierce Brown
Orj. Adı: Morning Star
Sayfa: 550
Fiyat: 16 tl

Serinin son ve en uzun kitabı. Burada olaylar yine çok çarpıcı başlıyor ve dehşet içinde okuyoruz. Ters köşeler bolca var. Yine umulmadık anlarda en umulmayan şeyler olacak. Darrow'un savaş ve saldırı tarzına alıştık artık. En kaybettiğini düşündüğümüz anlarda bile olaylar çok başka şekilde gelişebiliyor.
Özet yapmayacağım, bu seriyi okurken defalarca bırakmayı düşündüm. Ama bırakırsam içim içimi yerdi. Kendimi sıkıp okumaya zorladım. Her bölüm kendi içinde güzel ve bir o kadar da yorucu ama sonunda okuduğumuza değiyor. Yazarı da tebrik ediyorum, pek çok yerde, 'böyle kurgu mu olur, milletin başına gelmeyen kalmadı' dedim ama sonra güzel kurtardı hep.

Bir süre uzaylı kurgulardan uzak duracağım sanırım. Yoruldum :)




Adı: Demir Altın
Yazar: Pierce Brown
Orj. Adı: Iron Gold
Sayfa: 669
Fiyat: 29,5 tl

İlk 3 kitabı neredeyse 3 yıl önce okudum. Çok etkilendiğim için ana hatları hatırlıyorum, bazı kişileri de hatırlıyorum. Ama tabii ki pek çok ayrıntı unutuldu. Bu seriye karşı inişli çıkışlı duygular beslesem de, bu adam ne yazsa okurum, o seviyedeyim :)

Darrow büyük savaşlarını bitirip oğluna kavuşmuştu vee üzerinden 10 yıl geçiyor. Eşi Kısrak-Virginia, oluşturdukları Cumhuriyet'in hükümdarı. Hayatları pek de mutlu mesut değil aslında. Yönetim işleri kolay olmaz hiç. Darrow oldukça karamsar bu kitap boyunca. Bu adam yaş aldıkça enerjisi, heyecanı düşmüş. Gençken yakıyordu ortalığı, şimdi biraz daha isteksiz geldi bana. Ne savaşı ne de barışı istiyor. Ne istediğini kendi de bilmiyor. Oğluyla da bağları zayıf, uzaktan seviyor sanki onu. İlginçsin canım.

Kitapta deliliğinden zerre eksilmeyen bir Sevro var. Diğerlerini zaten hatırlamadığım için bir yorum yapamıyorum. Neyse, şu zamanın kötüsü de Küller Lordu adında biri. Önceki kitaplarda varmış bu adam, ben hatırlamıyorum. Kötüymüş işte. Onun amaçlarını baltalamak için yola çıkacaklar ama öncesinde Darrow kendi başına yine binlerce insanı öldürecek. Pişmanlığı, mutsuzluğu hep buradan işte.

Kitap birden çok ağızdan anlatılıyor. Bölüm başlarında kimin ağzıysa, onun adı yazıyor. Yeni karakterlerin cinsiyetini bile anlayamadan okumaya başlıyoruz. Biri kız/erkek diye belirtmezse anlayamıyoruz. Çünkü isimler tuhaf, cinsiyetsiz. Her şey olabilir..

Uzayın unutulmuş uzaklığında yaşayan altınlar da var. Bunların hayatı diğerleri kadar gösterişli değil. Güneşi bile göremiyor adamlar. Dertleri neyse, gidin Mars'ta yaşayın işte. Tozun içinde hayatları devam ederken Darrow bunları kazıklamış bir ara. Kinlenmişler. Ama hemen savaş açacak durumda da değiller. Sebep arıyorlar, onlar ararken sebep ayaklarına geliyor: Cassisus. Olmadık yerlerde bu adamla karşılaşmak sinirlerimi bozuyor. Neyse ki yaşlanınca biraz durulmuş. Yanına önemli bir varis almış, uzayda geziyor serseri. 

O kadar para verdim, sevdim mi? Eh. İlk 3'eki isyancı ruhu bulamadım. Darrow'un heyecanı olmayınca lezzetli olmuyor pek. Yine de devamını çevirsinler alıp okuyacağım. Belki ilham gelir, coşturur ortalığı, belli mi olur.

*Demir altın nedir? Altın soyunun en demir gibi sağlam/dayanıklı/sert olanı sanırım. Kitapta 3-4 kez geçiyor. Kitaba adını verecek kadar soylu gelmedi bu tabir bana ama dur bakalım..


16 Mayıs 2018 Çarşamba

Okudum: Kayıp Kral (Gökhan Biçer)



Adı: Kayıp Kral
Yazar: Gökhan Biçer
Sayfa: 430
Fiyat: 12 tl

Yazarın daha önceki kitaplarını okuyup çok beğenmiştim. Bu kitabını da yine beğeneceğimi umarak aldım ve pişman olmadım. Dili gerçekten çok akıcı, sıkılmadan okudum. Konu da sürükleyici olunca bitmesini istemedim diyebilirim.

Kitap eski zamanlarda geçiyor. Birleşik Krallıkta, babasının tahttan inmesini bekleyen sabırsız bir prens var. Offa. Neredeyse 40'ına girmiş bir prens. Babası ülkeyi çok güzel yönetse da oğlu artık kendisi başa geçmek istiyor. Bir gün ormanda karşısına karanlık bir tip çıkıyor ve prensin neredeyse her şeyini bildiğini söylüyor. Onu Gölgeler Birliği'ne götürüyor. Karanlık büyülerle kötülük yayan bir grup. Prensin tahta geçmesine yardım ediyorlar. Prens bir gün babasını zehirliyor ve başa geçiyor.

Taç giyme töreninde tacın üstündeki mavi taşın parlaması gerekiyormuş. Krallığın bir geleneği, kraliyet kanından biri başa geçince taç mavi ışık yayarmış. Offa tacı giydiğinde taş parlamıyor ve prensin evlatlık olduğunu anlıyorlar. Halk kralı kabul etmiyor. Offa ise gerçek kralın kim olduğunu aramaya başlıyor.

Uzak köylerden birinde demircilik yapan Dylan, ailesinin üvey olduğunu bilmiyor. Offa onu bulduğunda her şeyi anlatıyor ve tacı bir anlığına Dylan'ın başına geçiriyor. Mavi ışık yanarken Dylan ölmüş atalarını görüyor ve konuşuyor. Offa gerçek kralı, öldürmek için tutsak ettiğinde kız kardeşi Prenses Helen bir şekilde Dylan'ın kaçmasına yardım ediyor ve doğruca amcasına gidiyorlar.

Amca Edgar, inzivaya çekilmiş mistik biri. Her türlü büyüden anlıyor ve bir ejderhası var. Ama ormanda bir ejderha daha bulmuş ve o da Dylan'ı seçiyor. Öyle küçük ki, Dylan'ın omzundan inmiyor. Çok sevdim bu ejderhayı :) Adını Knox koyuyorlar ve vakti geldiğinde bu minik ejderha büyüyüp çok çok büyük işlerin altından kalkıyor.

Kitabı gerçekten çok sevdim. Aslında Seçilmiş serisinden bağımsız gibi gelmişti bana ama kitapta birkaç yerde Vitale'ye gönderme var. Hatta sonunda kendisi çıkıp geliyor. Her iki kitabı da okudum ama uzun zaman geçti üstünden. Vitale zamanda gezerken Dylan'ın yanında uğradıysa bile hatırlamıyorum. Belki de yeni kitap için ufak bir göndermedir, bilemeyiz :)

15 Mayıs 2018 Salı

Mim | Blog Muhasebesi

Bloglarda rastladıkça mimleri okurdum, eğlenceli oluyorlar. İlk defa da mimlendim, Sessizkaldım teşekkür ederim :)

Blog Alemine Nasıl Girdin?

Üniversitede ödevlerimizi yayınlamak için blog oluşturmamız gerekiyordu bir derste. İlk o zamanlarda başladım. Sanırım blogcu üzerinden açmıştım. Mezun olunca tüm yazıları sildim, bir süre hiçbir şey yazmadım. Sonra blogger teması hoşuma gitti ve buradan devam ettim.

Hangi Blog Sana İlham Oldu?

İlham kaynağım bir blog değil. İnternette pek çok şey arıyorum, araştırıyorum. Genelde bilgisayar sorunları üzerine ama bunun dışında aslında hemen her konuda insanların deneyimlerine ve önerilerine ihtiyacım oluyor. Bunları okudukça ben de kendi fikirlerimi paylaşmak istedim. Zamanla kitap yorumlarına ağırlık versem de içimdekileri anlatmaya devam edeceğim.

Bloga Yazdığın İlk Yazı İle Son Yazı Arasında Fark Var Mı?

Biraz. Ara ara eski yazılarımı okuyorum. O zamanki kafayla neler çıkarmışım diye. Biraz da ruh haliyle ilgili sanırım. Bazen çok agresif, bazen komik bazen de iç karartıcı yazdığım olmuş. Ama gelişmeye devam ediyor dilim..

Yakın Çevrendeki İnsanlar Blogunu Biliyor Mu?

Hayır. Söyleme gereği duymuyorum. Girip bakmaya zorlar gibi olacağını düşünüyorum. Belki bir gün aradıkları bir şeyle denk gelirler, sahibini bilmeden :)

Blog Yazmak Yaşantına Ne Kattı ya da Ne Çıkardı?

Daha eleştirel bakmayı öğretti diyebilirim. Farklı bakış açıları, farklı deneyimler, ayrıntıları fark etme vs. Benden bir şey eksilttiğini düşünmüyorum. Harcadığım zaman da çok değil zaten.

Şu An Bu Mim Yayını İle Birlikte Blogunda Kaç Yazı ve Kaç Sayfa Görüntülenmen Var?

214 yazı ve 18 bin görüntülenme var. Okuyan gözlere ve ayrılan zamana teşekkür ediyorum :)

Hangi Blogun Muhasebesini Öğrenmek İstiyorsun?

Sanırım takip ettiğim pek çok blog sahibinin muhasebesini okudum :)

Avon Attraction Parfüm


Avon Attraction For Her Edp 30 ml.

Katalog sayfalarına elimi sürüp beğendim bir kokuydu. Yine de riske girmeyip çanta boyunu aldım. Bazen kağıttakinden çok farklı çıkabiliyor gerçeği diye.

Güzel çıktı. Hafif şekerli bir yanı var ama farklı koku seven pek çok kişi tarafından beğenildi. Kalıcılığı orta, burnum bir süre sonra bu kokuyu duymayı bırakıyor ama çok da kalmıyor işte.
Yazın belki ağır gelebilir o yüzden kış ve bahar mevsiminden kullanmak daha iyi..

13 Mayıs 2018 Pazar

Okudum: Mesajınız Var! (Brendon Burchard)



Adı: Mesajınız Var!
Yazar: Brendon Burchard
Orj. Adı: The Millionare Messenger
Sayfa: 240
Fiyat: 5-6 tl civarı

Kitabı bir marketten aldım. Bu tarzı pek okumam ama üst üste hep aynı türlerden okuyunca beynimi ara sıra şaşırtmam gerekiyor, yoksa sevdiğim türden de zevk alamıyorum. Sonuçta kitabın içindeki öğütlere uymak zorunda değilim. Zaten yazarın içinde olduğu kültürle ürettiği tavsiyeler de pek bize uymuyor. Derdi neymiş diye okudum. Biraz da ilginç hayat öyküsüne rastlar mıyım, tuhaf tesadüflere değinmiş midir diye..

Kitabın sevgiyle ya da hayata olumlu bakmakla tam olarak bir ilgisi yok. Bunlar üzerine kurulu değil. Zaten yeri geldiğinde Secret'ı inceden eleştiriyor. Sırf bu kısmı ile güzeldi.
Yazarın kendini gerçekleştirme serüveni anlatılıyor diyebilirim. Ama maceralı şekilde değil. Daha çok sektörde tutunma, çok para kazanma vs konuları işleniyor. Şirketlere eğitim veren uzmanlar nasıl yetişirmiş ya da kişinin en iyi olduğu konuyu ele alarak nasıl parlanılırmış, nasıl daha çok para kazanılırmış.. Bunlar hakkında yol yordam gösteriyor. Hiç aklımın almadığı bir girişimcilik anlatılıyor bu yüzden hayal aleminde gezer  gibi okudum ama bu tarz yaşamları sürdüren ve sürekli kendini geliştiren insanların olduğunu bilmek de biraz bakışımı genişletti diyebilirim.

Yazar nasıl biriymiş diye merak da ettim. Kendisi:

7 Mayıs 2018 Pazartesi

Okudum: Guguk Kuşu, İpekböceği, Kötülük Kariyeri (Robert Galbraith)



Adı: Guguk Kuşu
Yazar: Robert Galbraith
Orj. Adı: The Cuckoo's Calling
Sayfa: 543
Fiyat: 20 tl

Kitabı ilk çıktığı zamandan beri görüyorum, kapağı-rengi çok hoşuma gidiyordu ama ne zaman arkasını okusam sıkıcı geliyordu. Bir yerlerde bu kitap hakkında güzel yorumlara denk geldim ve okumaya karar verdim. Gerçekten pişman olmadım. Karakterler hemen sarıyor, sanki uzun zamandır tv de izlenen diziler gibi. Akışı da öyle, bölümler çok uzun değil ve sürükleyici. Sadece sayfa sayısı çok fazla, daha az olabilirmiş, karakterlerin geçmişlerine de değindiği bölümler var mesela. Gerçi kitap bütünüyle güzel..

Cormoran Strike eski bir asker ve şu sıralarda dedektiflik yapıyor. Ama işler iyi gitmiyor zira çok borcu var ve olaylı kız arkadaşı dedektifi terk ediyor. Haliyle evsiz kalıyor ve ofisinde yaşamaya başlıyor. Terk edildiği gün, ofisine geçici bir sekreter gönderiyorlar. Londra'nın Geçici Çözümler Birimi'ne bildirmeyi unuttuğu için kendine kızsa da sekreteri o gün ona çok yardım ediyor ve bir hafta dayanmayı seçiyor.
Sekreter, bayan ama  adı Robin. Çok yetenekli biri ve dedektiflik işlerini seviyor. Zaten o yüzden Bay Strike'a katlanabiliyor. O sıralarda dedektife zengin bir avukat geliyor, bir olayı çözmesi için. Avukatın kız kardeşi ünlü bir mankenmiş ve 3 ay önce evinin balkonundan düşerek ölmüş. Olaya intihar deyip kapatmışlar ama abi bunun cinayet olduğunu düşünüyor ve olayları çözmesi için bizim dedektife geliyor. Yüklü de para teklif ediyor. Dedektif çok zor durumda olduğu için hem parayı hem işi alıyor ve macera o zaman başlıyor.
Ölen kızı tanıyan herkesle mümkün olduğunca görüşmeye çalışıyor ama ünlüler camiasında neredeyse hiç sağlam tahta olmadığı için görüşmeler hem zor hem de karmaşık oluyor. Aslında kitaptaki tek aklı selim kişi Robin diyebilirim :)
Kendimce gereksiz bulduğum ayrıntılar bile dedektifimiz için çok önemli ve hepsini birbirine bağlamakta büyük ustalık gösteriyor. Olayı mucizevi bir şekilde çözüyor ve katile çok şaşırıyoruz.

Aslında katilin kim olduğunu, kitabı benden önce okuyan arkadaşım ağzından kaçırmıştı ama okurken o olduğuna hiç inanmadım. Adam iyi numara yapıyormuş. Bu arada guguk kuşu ismi ilk kez 200. sayfadan sonra anılıyor ve ölen kızın takma adı olduğunu öğreniyoruz.

Polisiye-macera sevenlere iyi gelecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. Pek çok polisiyedeki gibi burada her yer kan içinde değil ve uçuk öldürme seansları yok. O yönden huzurla okudum diyebilirim.




Adı: İpekböceği
Yazar: Robert Galbraith
Orj. Adı: Silkworm
Sayfa: 542
Fiyat: 20 tl

Kitap ilk gibi çok sürükleyici ve güzel. 3 günde bitirdim. Okurken hiç yormuyor, zaten Cormoran Strike'ı ilk kitaptan sevenler bu kitabı da bir solukta okur diye düşünüyorum. Kitabın konusu yine bir cinayet. Bu sefer biraz daha vahşi diyebilirim ama iğrendirmiyor. Katil de sonuna kadar hiç şüphelenmediğimiz biri.

Cormoran Strike'ın işleri Guguk Kuşu olayından sonra epey açılır ve bir gün ofisine çaresiz bir kadın gelir. Kadının kocası bir yazardır ve bir süredir kayıptır. Ara sıra ortadan kaybolmayı seven bir tip olduğu için polise başvurmaz kadın ama dedektifin onu bulmasını ister. Strike çok ters bir zamanda bu vakayı kabul eder. Sonradan pişman olsa da merakına yenik düşer ve kayıp yazarı aramaya başlar. Olaylar hızla akarken yazarın cesedini bulacak ve ortalığı epey karıştıracaktır.

Ayrıntılara girersem çıkamam çünkü dedektif çok ayrıntıcı ve pek çoğunu aklımda bile tutamadım. Olayı o keskin zekasıyla çözüyor. Tabii yetenekli yardımcısı Robin'in de eşsiz katkılarıyla. Kitabın adı neden İpekböceği onu söyleyeceğim. Kaybolan yazarın üzerinde çalıştığı son romanının adı Bombyx Mori'dir. Bu da Latince ipekböceği anlamına gelir. Bir yazarın eserini oluşturma çabasını ipekböceğine benzettiği için bu adı vermiştir Owen Quine..

Serinin 3. kitabını da çok merak ediyorum ama çok pahalı olduğu için indirim vakitlerini bekliyorum..




Adı: Kötülük Kariyeri
Yazar: Robert Galbraith
Orj. Adı: Career of Evil
Sayfa: 542
Fiyat: 27,5 tl

Bir kitaba 27 lira da verdik, daha neler göreceğiz bakalım. Üst üste iki indirim kullandığım halde anca bu kadara indi. Niye bu kadar pahalı anlamıyorum. Gerçi pahalı olmayan ne kaldı ki..

Baştan uyarayım, bu kitabı okurken yemek yemeyin. Cinayetler çok mide bulandırıcı değil ama biraz ürpertti beni. İlk iki kitaba kıyasla daha acımasız yazılmış diye düşünüyorum, daha sert. Ara ara belirsiz katilin içsel konuşmaları ve kendi ritüeline değinen bölümler de var da..

Robin'e bir gün ofiste bir posta gelir. İçinden bir kadın bacağı çıkar ve ortalık karışır. Cormoran ipuçlarını izlerken kafasında 3-5 muhtemel katil belirler. Hepsi de zamanla ortadan kaybolmuş tuhaf kişilerdir. Bu kısımları okurken sanki arada, bir kitap atladım mı hissi oluştu bende. Ama değil, okudukça açıklıyor kim kimmiş, nereden tanıyormuş vs. Tabi muhtemel kişileri takip etme, araştırma, bulma safhaları epey yorucu. Kitap biraz da bu yüzden uzuyor. İngiltere'nin güzide kentlerine gidip gidip geliyorlar, hele metro yolculukları, her gün. Tabi bu arada Robin'in düğünü yaklaşıyor. Bir ara nişanlısından ayrılıyor, sonra geçmişte başına gelenleri açıklıyor, üzülüyoruz.

Olsun sonuçta karmaşa yumağını bir güzel ayıklıyor Cormoran Strike. Tabi biraz hırpalanıyor, biraz da borca giriyor ama değer. Kitabı beğendim. Cinayet bölümleri beni biraz sarssa da heyecanla okudum. Devamı olur mu bilmem. Olursa da bir gün alıp okurum elbet..

6 Mayıs 2018 Pazar

BeeBeauty Aseton


BeeBeauty Aseton 225 ml.

Bu bebekleri Gratis'ten aldım. Gerçek fiyatını bilemiyorum ama inince 3,5'tan kaptım diyebilirim. Bu boyda bu kadar ucuz ve iyi çıkaran bir asetona daha denk gelmedim. Simli ojelerde deneme fırsatım olmadı ama diğerlerini güzel çıkarıyor. Tırnakları kurutmuyor, kötü de kokmuyor. Denk geldikçe alacağım hep.
Tiplerine de bakıp bakıp gülüyorum, kolonya şişesi gibiler :D