25 Temmuz 2018 Çarşamba

Okudum: On Üç Kutsal Yadigar (Michael Scott, Colette Freedman)



Adı: On Üç Kutsal Yadigar
Yazarlar: Michael Scott, Colette Freedman
Orj. Adı: The Thirteen Haloows
Sayfa: 400
Fiyat: 15 tl

Kitabın konusu epey uçuk olsa da çok akıcı ve sürükleyici bir anlatımı var. Elimden bırakamadım. Aslında içinde rahatsız edici olaylar da var ama okurken bir şekilde geçiyor. Sadece o sayfaları açık bırakıp çok uzaklaşmamak lazım..

Konu olarak biraz dağınık başlıyor. Biraz günümüzden, biraz geçmişten, biraz da gizemli rüyalarla ilerliyor kitap. Okudukça anlıyoruz bu kutsal yadigarlar neymiş, neden ortaya çıkmış, ne için yapılmış vs.
Savaş zamanında ülkenin çeşitli yerlerinden aynı yaş grubunda çocukları toplayıp korumuşlar olaylardan. O sırada gizemli bir adam bu çocuklara kutsal değeri olan eşyaları vermiş ve onları korumalarını söylemiş. Tabii bu eşyalar bir daha bir araya gelmemeliymiş: Öteki dünyanın iblislerini uzak tutmak için. Evet işin içinde biraz ürkütücülük var.
Sonra bu eşyaları koruyan çocuklar yaşlanıyorlar ve bir zaman geliyor ki sırayla ölmeye başlıyorlar. Ecelleriyle değil. Karanlık emelleri olan birkaç kişi bu kutsal nesnelere göz dikmiş ve sahiplerini rahatsız edici şekilde katlediyorlar. Amaç hepsini toplayıp, bir çeşit ayinle öteki dünyanın iblislerini serbest bırakmak.
Tam da bu sıralarda kırık kılıcı koruyan kadın, öldürülmeye çok yaklaştığında karşısına bahtsız Sarah çıkıyor ve kadını kurtarıyor, tabi bir süreliğine. Sarah hiç bilmediği bu tuhaf olayların içinde sürüklenirken, yolu koruyucu kadının yeğeni Owen'la kesişecek ve kötüleri durdurmak için mücadeleye başlayacaklar.

Bir kaç rahatsız bölümü saymazsak ilginç ve sürükleyici bir hikaye olduğunu söyleyebilirim. Sanki devamı olacakmış gibi hissettim ama olmasa da olur..

24 Temmuz 2018 Salı

Okudum: Ölümcül Şifre (Tom Martin)



Adı: Ölümcül Şifre
Yazar: Tom Martin
Orj. Adı: Pyramid
Sayfa: 432
Fiyat: 16 tl

Kitabın kapağı çok karamsar, sanki ağır cinayetler işlenecekmiş gibi hissettiriyor ama değil. Güzel bir macera var içinde. Hatta piramit de var, keşke adını veya kapağını buna uygun yapsalarmış, neyse.

Sevilen bir profesör Peru'da öldürülüyor. Ama intihar gibi yansıtıyorlar, aslında değil. Profesörün yakın bir arkadaşı olan Catherine (o da Oxford'da bir öğretim üyesi) bu olayın arkasını aramaya başlıyor. Çünkü profesör ölmeden önce ona şifreli bir mektup göndermiştir. Mektuptaki şifreyi çözmesi için birine ihtiyacı vardır ve o kişi de kendiliğinden gelir. Profesörle randevusu olan başka bir öğretim üyesi James. Bu ikili mektuptan yola çıkarak birkaç kişiyle görüşecek ve yolları önce Peru'ya düşecek. Takip edildiklerini anladıkları anda kaçmaya başlayacaklar ve kitabın sonuna kadar da hızlı bir tempoyla ilerleyecekler. Profesörün son keşfini onlar da keşfedecekler ve yolları en son piramitlere düşecek. Ama tabi bu biraz kitabın sonlarına doğru oluyor.

Aralarda bilimsel konuşmalar da var ama sıkıcı değil, sevdim ben bu kitabı.

19 Temmuz 2018 Perşembe

Nish Neon Oje No: 01 Beyaz



Nish Neon Oje No: 01

Kompedan'da gezerken denk geldim bu ojeye. Rengi kireç beyazı değil o yüzden sevdim biraz da. Hoş duruyor. Elimde 2 kat sürülmüş hali var. Böyle daha belirgin oldu yoksa tek katta varlığı yokluğu pek belli değil.

Tek kat hali

18 Temmuz 2018 Çarşamba

Okudum: The Surv (Hilalsu Aydın)



Adı: The Surv
Yazar: Hilalsu Aydın
Sayfa: 520
Fiyat: 12.5 tl

Arka kapağı okuyunca konusu ilginç gelmişti. Ama okudukça pek çok yabancı esere benzediğini gördüm. Uyumsuz serisi bunlardan biri. Çok az da Evrenin Ötesi serisine benzettim. Örnekler çoğaltılabilir ama tabi kendi içinde tutarlı tarafları da vardı konusunun. Genel olarak bakarsam pek sevmedim ve bitirmek için okudum diyebilirim.
Ayrıca çok fazla yazım ve anlam hatası vardı, bunlar baskıdan önce son okumada düzeltilebilirdi, neden son kez okumazlar anlamıyorum. Zor bir şey değil ki..

Gelecekte 3. ve 4. dünya savaşları çıkıyor ve dünya yaşanılamaz bir yere dönüşüyor. Sonrasında insanlığı kurtarmak için bir uzay aracı yapıyorlar ve dünyanın yörüngesinde 200 sene bekliyorlar o aracın içinde. Aracın adı The Surv. Survivor adından geliyor. Hayatta kalan son insanlar. 200 sene dolduğunda dünyaya inip orada topluluk düzeni kuruyorlar, aynı Uyumsuz serisindeki gibi. Ergenleri de bir çeşit testle ayırıyorlar gruplara. Kitap tam olarak bu testlerin arifesinde başlıyor. Milena 16 yaşında ve hangi gruba alınacağını heyecanla bekliyor. Olaylar Milena ve onun annesinin etrafında gelişiyor. Milena aslında yaşadığı hayata dair neredeyse hiçbir şey bilmediğini öğrenecek kitap boyunca. O kadar çok sır var ki, kitap Milena'ın soru işaretlerinden ibaret desem yalan olmaz. Kimse de kızın sorularını tam anlamıyla cevaplamıyor. Sonuna doğru da sevilen bir karakter ölüyor maalesef. Onun ölmesi gerekmiyordu bence..

Kitabın yarısına kadar hevesle okudum. Gerçekten güzeldi. Milena gittiği yerleri, katıldığı toluluğu tanıtıyor ve sıkmıyordu. Ama ne zaman o örgüte kaçırdılar kızı, o zaman dağılmaya başladı bende konu. Örgütü biraz amaçsız buldum. Ergen tavırları çok sıkıcıydı, edilen yeminler de gereksizdi. Neyse, kitabın yorumlarına baktım çok sevenler de olmuş, herkesin ilgisine saygım var tabi ki. Ama ben pek sevemedim..

17 Temmuz 2018 Salı

Iphone'a Zil Sesi Yükleme 2

Daha önce iPhone için zil sesi yüklemeyi anlatmıştım ama iTunes sürekli güncelleniyor ve bu ayarlar da değişiyor. (önceki konu)

Öncelikle yüklemek istediğimiz zil sesini iPhone uzantılı hale getirmeliyiz (.m4r) Bunun için pek çok websitesi var. Google'da online mp3 kes, dönüştür gibi kelimelerle bir sürü siteye ulaşabiliriz. Ben bu siteyi ve içindeki sekmeleri kullanıyorum. Hem müzik keserken de dönüştürebiliyorum, bilgisayara fazladan program kurmaya gerek kalmıyor.

Zil sesini 40 saniyeyi geçmeyecek şekilde ayarlamalıyız. Uzantısı da .m4r olduysa iTunes'u açıp telefonumuzu bağlıyoruz. Telefon simgesine basıyoruz. Soldaki sekmeler genişleyecek. Ses Tonları sekmesine tıklıyoruz ve daha önceden attığımız zil seslerini görüyoruz. Hiç atmadıysak hiçbir şey görünmez. iPhone'un standart zil sesleri burada görünmüyor çünkü.




Sonra dönüştürmüş olduğumuz zil sesini bulup kopyalıyoruz. Ses tonları sayfasında yapıştırma seçeneği yok o yüzden Ses Tonları sekmesinin kendisine Sağ tıklıyoruz ve Yapıştır diyoruz.





Sağdaki listenin başına yeni zil sesimiz gelecek. Son adım olarak en alttan Eş Zamanla'ya basıp işimizi bitiriyoruz. Telefonda da Ayarlar'dan Ses bölümüne girip yeni zil sesimizi seçeceğiz.

Önceden Ses tonları sayfasına sürükle-bırak yoluyla zil seslerini atabiliyorduk ama o özelliği kaldırmışlar. İyi olmamış. Bu şekilde yapıştırmayı tesadüfen buldum, o da olmasaydı çok darılacaktım.

16 Temmuz 2018 Pazartesi

Natty Oje 362 Mavi




Natty Oje 362 Mavi

Natty'nin ojelerini çok önceden kullanıp sevmiştim. Şimdilerde pek görmüyorum, bu maviyi de bir arkadaş vermişti. Tek katta çok uçuk bir renk çıksa da iki katta güzel oluyor. Canlı bir renk, yazın güzel gidiyor.

Tek kat hali

Mat oje sürülmüş hali

13 Temmuz 2018 Cuma

Okudum: Beyin Senin Hikayen (David Eagleman)



Adı: Beyin Senin Hikayen
Orj. Adı: The Brain - The Story of You
Yazar: David Eagleman
Sayfa: 265

Beynin işleyişini güzel bir dille anlatan bilimsel bir kitap. Normalde gidip alacağım bir tarz değil ama evde denk geldi okudum. Okurken de hiç sıkılmadım.
Bilimsel olsa da anlatım eğlenceli ve sıkmıyor. Hatta beynimizle ilgili değişik şeyler de öğrendim diyebilirim. En başta doğru ve güzel çalıştığı için tüm organlarımıza şükretmemiz gerektiğini öğrendim aslında. Bu çok önemli bir konu ama sıkıntı çıkana kadar farkına varmıyoruz. Kitapta pek çok örnek veriliyor. Sadece beyin hasarı için değil, beyin zaten her organla ilgili olduğu için neredeyse tüm vücut sıkıntılarına yönelik deneyler yapılmış ve bazılarını anlatıyor. O zaman anlıyor insan sağlığın kıymetli olduğunu.
Bunun dışında bence bilimle ilgili olan veya olmayan herkesin okuyabileceği bir kitap diyebilirim. Yer yer güldürüyor, yer yer düşündürüyor.
Yazarın Ingocnito kitabını okumamıştım, o da böyle bilimselmiş. Beyin kitabındaki bazı fikirleri Incognito'dakilerle çakışıyormuş. Yazar kitabın sonunda böyle not düşmüş. Okumuş olsaydım kıyaslama imkanım olurdu ama bir şey diyemiyorum..

Ayrıca bu kitabı  yazarken beyinle ilgili bir de belgesel çekmişler. Bir ara onu da izlemeyi düşünüyorum.

8 Temmuz 2018 Pazar

Okudum: Elantris (Brandon Sanderson)



Adı: Elantris
Yazar: Brandon Sanderson
Sayfa: 509
Fiyat: 19 tl

Kitap çok kalın, boy olarak çok büyük ve yazı puntoları baya küçük, bu yüzden okumak için tatil zamanını bekledim. İyi ki de beklemişim. Severek okudum, uzun olmasını bile sevdim. İçinde bol macera, heyecan ve güzel bir fantastik evren var. Bu tarz kitapları sevdiğim için okuduğuma da aldığıma da çok memnunum.

Elantris bir şehir, büyülü bir şehir. İnsanları çok güzel, hayat güzel, etrafındaki şehirler de ona uyumlu. Ama bir gün bir felaket geliyor ve bu güzel şehrin büyüsü bozuluyor. Şehir kararıyor, insanları da kararıyor, ölmüyorlar ama kalpleri de atmıyor ve acıları hiç dinmiyor. Elantris'in lanetli halkı kendi şehrine hapsediliyor ve diğer şehirlerde hayat kendi yolunu buluyor. Ama ara sıra Elantris laneti diğer normal insanlara da bulaşıyor. O insanları da gizlice Elantris'e atıp kendilerinden soyutluyorlar. Böyle bir düzenin ortasında başlıyor kitap.
Arelon'nun prensi Raoden, bir gün Elantris lanetiyle uyanıyor ve kendini o lanetli şehirde buluyor. Prens çok iyi biri ve ilerde kral olacağı düşünülüyor. Ama zamansız gelen o lanet işleri biraz bozuyor. Yine de umutsuzluğa düşmeyen prens bu sefer Elantris'i keşfetmeye başlıyor. Zamanla da oradaki düzene müdahale ediyor. Ama aklında bir soru var. Büyü neden bozulmuş? Çünkü büyü yapmaya yarayan Aon denen çizgiler hala çizilebiliyorsa büyü de demek ki tam anlamıyla yok olmamış. Bu merakla oradaki kütüphanelere dalıyor ve eli pek de boş çıkmıyor.
Diğer tarafta bir prenses var Sarene. Farklı bir şehirden. Raoden ile nişanlı ama adamı henüz tanımıyor. Tanışmaya geldiği gün de prensin öldüğünü söylüyorlar. Elantris'e gittiğinden haberi olmuyor maalesef. Prenses politikadan anlayan biraz da cazgır bir tip, bu yüzden Arelon'da yamuk olan ne varsa düzeltemeye başlıyor. Buna kral da dahil.
Kitabın üçüncü ana karakteri bir rahip. Hrathen. Kitapta bir sürü dinden bahsediliyor, ayrı ayrı yazmayacağım. Bu rahip de kendi dinini yaymak için Arelon'a geliyor, biraz tehlikeli biri ve prensesle epey çatışıyorlar. Bu rahibin yanında pek çok ufak rahip daha var ve ilerleyen zamanlarda ortalığı epey karıştıracaklar.
Raoden, Elantris'in büyüsünü düzelmeye çalışırken prensesle de tanışacak, oradan pek çok kez kaçacak ve liderliği çoğu kez elde edecek.

Böyle anlatınca basit bir hikayeymiş gibi duruyor ama okurken aslında baya kapsamlı ve dolu dolu bir hikaye. Yazarı pek çok yerde tebrik ettim, kurgusuna hayran kaldım. Tek kitap olması aslında biraz da üzdü beni. Kolayca seriye dönüştürülebilecek kadar özgün bir konu olduğunu düşünüyorum.

Kitabın mavi kapağını çok beğendim. Orijinal kapak o kadar çekici durmuyor. Amazon'daki görsel böyle.

Bir de kitaba büyük dedim ama fotoğrafta anlaşılmıyor. Kıyaslamak için yanına standart boyda bir kitap koydum. Almadan fikir edinmek isteyenler için. Ansiklopedi gibi duruyor ve etrafta görenlerin ilgisini hemen çekiyor :)

Fiyat olarak aslında pahalı ama kitap sitelerinde indirimleri takip ederek daha ucuza da alınabilir..

3 Temmuz 2018 Salı

Okudum: Hasat Zamanı (Michael R. Hicks)



Adı: Hasat Zamanı
Orj. Adı: Season of the Harvest
Yazar: Michael R. Hicks
Sayfa: 525
Fiyat: 12,5 tl

Kitabın kapağına bakınca sanki içinde mitolojik bir hikaye geçecekmiş hissi veriyor ama alakası yok. Kitap maceralı bir bilim kurgu. Neden böyle bir kapak yapmışlar anlamadım ama ciltli olması ve cildin böyle tatlı bir lacivert olmasına bayıldım. Her gören hayran oldu cilde, içinde hayatın anlamı varmış gibi :D Şimdilerde fiyatı atmış kitabın, ben okuoku.com'dan almıştım birkaç ay önce..

Konusu GDO'lu yiyeceklerle bağlantılı. Yazar kitabın sonunda neden böyle bir konu seçtiğini, daha doğrusu kitabın çıkış hikayesini anlatmış. Samimi olmuş yazar-okur ilişkisi açısından. Ama işin içinde biraz uzaylı da var onu baştan söyleyeyim.

Bir grup bilim insanı, genetiği değiştirilmiş tohum üretiyorlar. İçine ne koyduklarını kimse bilmiyor. Bilenler de ne kadar korkunç bir sonun yaklaştığını fark edip, engel olmak istiyorlar ama acımasızca öldürülüyorlar. Diğer yandan yöneticiler, bu tohumların her derde deva niteliğinde olduğunu ve herkes tarafından yenmesi gerektiğini söyleyip duruyorlar, daha doğrusu bu tohumlardan yetişecek bitkilerin. Tabi yöneticiler kandırılıyor ama farkında değiller. Ortada tam olarak dönen dolabın farkında olan grup ise ülke çapında terörist ilan ediliyor ve onlar da gözlerden uzak bir yeraltı kompleksine sığınıyorlar.
Uzaylı tarafına gelecek olursak, ortada bir yaratık var. Tam olarak hangi sınıfa uyduğu belli değil ve ona Hasatçı diyorlar. Uzaydan geldiği bile kesin değil aslında. Bu yaratık kendi kendine çoğalamıyor ve insanlardan yardım alarak, biraz da bu tohumlar vasıtasıyla çoğalıp, dünyaya dehşet saçmayı planlıyor. Bizim kahraman ekibimiz de bu yaratıkları tek tek öldürmeyi düşünüyor.

Kitap güzeldi, sevdim ben. Sürükleyici bir anlatımı var ve hızlı okunuyor. Tek sinir olduğum nokta çeviri hataları. Türkçe'deki anlatım bozukluklarının tüm örnekleri var kitapta. Bir kere daha incelenseymiş baskıdan önce, hallolabilecek hatalar aslında ama neyse..

Kitabın kapağına anlam veremeyip orijinaline bakım. O daha uygunmuş konuya.


Buna bakarken de keşfettim ki kitap üçlü seriymiş. Allah'tan bu kitap ilkiymiş. Hikayeye ortasından dalmadığıma sevindim. Ama devamı olan iki kitabın çevirisi maalesef ki yok. Ben de bitmeyen serileri okumayı sevmiyorum ama oldu işte. Neyse ki çok merakta bırakan acayip bir sonu olmadı. Sadece açık bir kapı bırakıldı o kadar. Ben gerisini doğaçlama düşüneyim bari..

Cecile Oje 60




Cecile Oje 60 

Daha önce hiç Cecile'in ojelerini kullanmamıştım. Bunu da bir arkadaşım verdi. Rengi, şişede pek hoş görünmüyor ama sürünce beğendim. Kot rengi gibi, güzel bir renkmiş. Biraz koyulaşmış, o yüzden tek kat sürdüm, yine de çabuk kurudu.
Siyahla biraz daha koyulaştırıp öyle de denemeyi düşünüyorum..

Mat sürülmüş hali:

1 Temmuz 2018 Pazar

Klorane Papirüs Sütlü Saç Bakım Maskesi






Klorane Papirüs Sütlü Saç Bakım Maskesi 150 ml.

Klorane'in geçen sene yaptığı minik yarışmadan çıkmıştı kendisi. Düzenli kullanamasam da sevdim. Saçlarda güzel bir yumuşaklık ve hoş bir koku bırakıyor. Bunu kullandığım zamanlarda fazladan başka kreme gerek duymadım hiç, sprey tarzı saç yumuşatan ürünlere filan hiç gerek kalmadı.

Sevdim ama  alır mıyım bitince bilmiyorum, pahalı biraz..