27 Aralık 2017 Çarşamba

Okudum: Bronz Kolye (Hüseyin Yurtsever)



Adı: Bronz Kolye
Yazar: Hüseyin Yurtsever
Sayfa: 237
Fiyat: 14 tl

Kitap tahminimden çok farklı çıktı. Arkadaki yazıdan çok değişik bir macera çıkacağını sanmıştım ama pek öyle olmadı. İçinde yine sürükleyici yerler olsa da tam sarmadı beni.

Doré arkeolojik bir araştırma için Türkiye'ye gelir. İstanbul'da gezinirken sokakta denk geldiği bir adam, kızın eline bir kolye tutuşturur ve ortadan kaybolur. Kolyede 3 halka vardır. Halkaların içinde şekiller.. Doré ne olduğunu anlayamaz ve araştırma yapacağı yer olan Didim'e gider. Orada (sanırım asistanlığını yaptığı) üniversiteden bir hocasıyla çalışacaktır, hoca Doré' den epey yaşlıdır. Ama kızın aklı/kalbi nedense hocasındadır. İlginç bir yaklaşım olsa da tercihlere karışmıyorum.
Kolyedeki şekillere kafayı takıp o yönde de araştırmaya başlar. Tabi bu süreçte uzun uzuun bilimsel/felsefik konuşmalar var. Bu konuları sevmediğim için çoğu yeri atladım. Belki de bu yüzden sarmadı kitap beni, bilemem.
Kolyenin gizemini ararken Kunter adında bir adamla tanışır. Sonrada bu adam Doré' nin ikiz kardeşi çıkacak. İkisinin de, bildiği aileleri aslında gerçek aileleri değilmiş. Oralar epey dramatik. Okurken üzüldüm. Ailenin aslında gerçek ailen olmadığını öğrenmek, sanırım insanı çok büyük bir boşluğa düşürür. Bunu hissettim okurken. Ama kızcağız hocasına tam açılamadan bitti kitap..

Kolyenin sırrına gelince. Doré' nin büyük büyük atalarından kalmıştır ve bildikleri tek şey, kolyedeki beş parçanın birbirinden ayrılmayacağıdır. Maalesef Doré' nin babası parçaları ayırıp, ikizlere taktığı için çocuklar ortadan kaybolmuş ve aile dağılmıştır.

25 Aralık 2017 Pazartesi

Akıllı Tahta Windows 8 (faz 2) Masaüstü Gelmiyor

Tahtayı açınca masaüstü gelemiyor, siyah ekranda bekliyor hep. Dokununca imleç geliyor ama mavi meşgul simgesi hep dönüyor. Simgeler, görev çubuğu vs hiçbir şey yok. Böyle olunca normal yollardan kapanmıyor da. Ya fişi çekmek gerekiyor ya da açma tuşuna uzun basmak. Alt + F4 de işe yaramadı haliyle.

Masaüstü öyle  siyah ekrandayken klavye takıp Win + R denedim olmadı. Ctrl + Alt + Del ve Ctrl + Shift + ESC de olmadı.

Bazı sitelerde masaüstünün yüklenmesini engelleyen virüslerden bahsedilmiş. Bu tahtaya da muhtemelen öyle bir virüs bulaşmış. Sağ Tık veya herhangi bir kısayol da işe yaramadı. Güvenli modda da açılmadı.

Başlangıçta F8 menüsüne basıp onarma seçeneklerine girdim. Sürücüyü komple temizlemeye basmadım, belki daha kısa sürebilirdi ama dosyaları kurtarma menüsünü işaretledim. Uzun sürse de tahta sıfırlandı. Açılınca Program Kaldırma listesinde zararlı bir dosya göremedim, D sürücüsünde de ne kadar gereksiz setup varsa sildim. Şimdilik çalışıyor bakalım..

24 Aralık 2017 Pazar

Okudum: Pegasus Sırrı (Gregg Loomis)



Adı: Pegasus Sırrı
Orj. Adı: Teh Pegasus Secret
Yazarı: Gregg Loomis
Sayfa: 440
Fiyat: 7,5 tl

Kapağındaki iddialı açıklamaya kanmamak gerek. Orta halli bir macera kitabı bu, hem de cep boy. Okurken çok sıkmasa da, bitsin artık dedim çok yerde. Sonu da güzel bitti.

Lang eski bir ajandır. İşinden erken emekli olup hukuk okumaya karar vermiş ve sonrasında avukat olarak hayatına devam etmiştir. Ama rutin hayatı, kız kardeşinin ve onun evlat edindiği oğlunun aniden ölmesiyle karışır. Kardeşinin en son ne yaptığı, nerelere gittiği ve neler aldığını araştırmaya başlar. İpin ucu bir tablo resmine varır. Meğerse resmin peşinde daha karanlık tipler de varmış. Resmin sırrını çözeyim derken, peşindeki adamları öldürmek zorunda kalır, kimisi de kendi kendini öldürür. Ama bu tuhaf cinayetler Lang'in üstüne kalır ve adamımız sahte kimliklerle Avrupa'ya kaçar.

Orada eski işinden bazı arkadaşlarını bulur ve yardım ister. Bu kovalamacada daha çook yardım görecektir. İşin içine kilise, rahipler ve tapınak şövalyeleri de girince ortalık epey karışıyor..

*Hades Sırrı kitabında olduğu gibi yine eski zaman yazıtlarından parçalar var arada. Onların da içinde açıklamalar var. Sürekli sayfalar arası geçiş yapmak ayrıca yordu beni. Cep boy okumak zor iş..

18 Aralık 2017 Pazartesi

Okudum: Kukla (Ahmet Ümit)



Adı: Kukla
Yazarı: Ahmet Ümit
Sayfa: 504

Eski bir kitap ama yeni geçti elime. Oldukça da uzun. Okurken pek çok yerde sıkıldım. Ama sonunu da merak ettiğim için bırakamadım. Tam olarak polisiye diyemem bu kitap için. İçinde dönemin siyasi akımları da var, bunun insanları nasıl etkilediği vs. Ama sonuçta bir cinayet de var. Keşke Komiser Nevzat da olsaymış :) O çabuk çözerdi işi.

Adnan bey gazetecidir ama artık mesleğinde gerileme dönemine girmiştir. İşe zorla gidip gelirken bir gün tesadüfen üvey kardeşi Doğan çıkar karşısına. Sonradan bunun tesadüf değil planlanmış bir rastlantı olduğunu anlayacaktır. Doğan 80li yıllarda siyasi akımlara kapılan bir gençtir. Hayatı çok farklı yönlere sürüklemiştir onu. Öyle ki birilerinin onu öldürme seviyesine kadar gelmiştir. Ölmeden önce de üvey kardeşine bildiği her şeyi anlatıp, ülkeye gerçekleri duyurmak ister. Bu yüzden Adnan'ın karşısına çıkar. Ama işler öyle göründüğü gibi değildir aslında. Doğan oldukça tehlikeli biridir. Birkaç gün sonra kendi arabasında yanarak ölü bulunur ama uzun süre kimse inanmaz öldüğüne. Dna raporunu beklerken başka önemli karakterler de dahil olur olaya. Birkaç kişi daha ölecektir ama olaylar çözüleceğine daha da karışacaktır. Çünkü Doğan efendi plan içinde plan yaptığı için işler çözülmez, daha da  karmaşık hale gelir.
Bu hengamede Adnan'ın hayatı da alt üst olur. İstemediği halde bu olaya bulaştığı için kendine, Doğan'a kısacası her şeye kızar ama yapacak bir şey yoktur. O içten içe uzun uzuuun cümleler kurarken, Doğan'ın planı da kendince işlemektedir.
Adnan'ın içsel konuşmaları beni benden alsa da yine de heyecanlı bir kitaptı diyebilirim. Sonunda da aslında kitap içindeki tahminlerden biri çıkıyor. Çok şaşırmıyoruz ama kurguyu beğeniyoruz.

4 Aralık 2017 Pazartesi

Okudum: Kırmızı (Ayşegül Atmaca)



Adı: Kırmızı
Yazarı: Ayşegül Atmaca
Sayfa: 296
Fiyat: 13 tl

Arka kapak yazısından etkilenip almıştım. Sanırım yazarın ilk kitabıymış. Konu olarak ilgi çekici, maceralı, heyecanlı diyebilirim. Bu yüzden hemen okuyup bitirme isteği duydum. 2-3 günde de bitirdim. Kitap güzel aslında ama bazı şeyler tam oturmamış ve yazımında sıkıntılar vardı. Akıcı kitaplara alışkın olduğum için cümle yapılarında yer yer rahatsız oldum. Bazı cümleler birbirine bağlanması gerekirken kısa kesilmiş, bazıları da çok uzun tutulmuş. Devrik cümleler de kimi zaman durduk yere bitiyor hissi verdi bana. Gramere bu kadar taktığımı bilmezdim ama biraz yordu bunlar beni..
Sinsi bir zengin (christian), dindar bir adamla bir anlaşma yapar. Türkiye'de onun için çok önemli bir şeyler arayıp bulacaktır. Bu iş için çok yüklü miktarda para bile alır. Ama yapacağı araştırmayı gizli tutmak için, tatil niyetiyle geldiğini söyler ve kendine bir tur rehberi ayarlar. Rehber aslında işinde çok iyi, bu alanda güzel eğitimler almış olduğu halde, Christian'a aşık olunca 16 yaşındaki bir ergene dönüyor. Kitapta kızın yaşına değinilmiyor sanırım ama 16 olmadığı kesin :) Adamın tüm aşağılamalarına rağmen bırakmıyor onu, acıdım çoğu yerde kıza.
Chris'in araştırması sebebiyle yolları Bodrum'a, Kapadokya'ya, Mardin'e ve Ağrı dağına düşüyor. Peşlerinde bunları takip eden kötü adamlar var. Niyetlerini hiç anlayamadım ama Chris'e çok gıcık oluyorlar. Chris de bunları atlatmaya çalışmıyor, aksine onları oyalamak için yanlış ipuçları bırakıyor ardında.  Araştırma devam ederken bir yandan iyi de tatil yapıyorlar. Denizde yüzmeler, yemekler, şaraplar.. Bir de nazar boncuğu yapan kadın var. Her yerde Chris'in karşısına çıkıp ürkütüyor adamı. Ama olaylara müdahale etmiyor. Sadece korkutuyor :) Chris'in araştırmasının ne olduğunu 200 lü sayfalarda anladım. Öncesinde değinildiyse bile hatırlamıyorum. Oradan sonra biraz daha netleşti konu. Ama adamın karakterindeki gel-gitler beni fazlasıyla gerdi.
Sonu hızlı bitiyor. Tüm kötüler ölünce rehber kızımız uzaklara dalıp gidiyor işte..

2 Aralık 2017 Cumartesi

Koton Parfüm - Pink Freesia



Koton Parfüm - Pink Freesia 14 ml.

Kokusu çok şekerli ve mayhoş. Kalıcılığı da fena sayılmaz.
Beğenerek aldım, çantada taşımak için boyu çok uygun. Özellikle kısa seyahatlarde ağır şişeleri taşımaktansa bununla idare ediyorum.
Şekerli kokuları sevmeyenlerin koklamasını tavsiye etmem, oldukça baygın kendisi :)
10 tl idi.

1 Aralık 2017 Cuma

Okudum: Perslerin Kayıp Ordusu (Paul Sussman)



Adı: Perslerin Kayıp Ordusu
Yazar: Paul Sussman
Orj. Adı: The Lost Army of Cambyses
Sayfa: 496
Fiyat: 10 tl

Yine çöldeyiz. Her yer kum, fırtına.. Birkaç bin yıl önce Kambises'in ordusu çölde fırtınaya yakalanır ve kocaman ordu öylece kumların altında kalır.
Günümüzde bir arkeolog bu orduyu ararken bir kaç savaş eşyası bulur ve bilmesi gerekenlere iletilir. Ama yolda ölür zavallı.
Mısır'ın başka bir kentinde arkeolog bir baba, kızıyla buluşmak için havaalanına gidecektir. Ama gidemez. Çünkü elinde bulunan nadide bir kalıntı yüzünden kötü kişiler peşindedir. Kızı havaalanında saatlerce bekleyip evine geldiğinde babasını çoktan ölmüş şekilde bulur. Evi de birileri karıştırmıştır ve  bu kızın kafasını fena karıştırır.
Ölen arkeoloğun zampara arkadaşı Daniel, kıza kendini bulması için bir not yazar. Meğer eski sevgililermiş, kavuşmaları fazla öfkeli olur. Birlikte kızın babasının evindeki o önemli antik nesneyi bulurlar. Tam olarak evde değil de biraz uzağında bulunur. Nesne bir duvarın parçasıdır ve ancak o duvara geri konulduğunda anlamlı bir yazı oluşturacaktır. Duvarı da bulmaları gerekecek tabii..
Bir yerlerde aşırı dinci bir grup da bu antik parçanın peşindedir. Bu parça onları Perslerin kayıp ordusuna götürecektir. Oradan çıkacak malzemeleri satıp, silah parasına dönüştüreceklerdir.
Mısırlı bir polis, abisinin bu aşırı gruba katılıp öldürülmesiyle yıllarca üzülmüştür. Ama etrafta birbirine benzeyen şüpheli cinayetler arttıkça kendini, bu kayıp ordunun peşindeki insanları kovalarken bulur.
Kayıp ordu bulunur. Dev hortumlarla kumu çekip kazarlar. Oralar oldukça ilginç. Ama daha da ilginç olanı görünenin göründüğü gibi olmamasıdır. Çok kişi ters köşe yapacak bu romanda. Şaşırdım doğrusu.

Karakter ismi vermekten özellikle kaçınmadım, öyle gelişti nedense :)