24 Haziran 2020 Çarşamba

Okudum: Ölüm Şarkısı (P. J. Parrish)




Adı: Ölüm Şarkısı 
Orj. Adı: Killing Song
Yazar: P. J. Parrish
Sayfa: 430

Kitabı alalı epey oldu. O yüzden fiyatını hatırlamıyorum. Alırken kapağından etkilendiğimi hatırlıyorum, konu da biraz şarkılarla ilgiliymiş, değişik güzel bir kurgudur belki diye düşündüm ama oldukça sıradan ilerliyor ya da ben çok polisiye okudum, artık etkilenmiyor da olabilirim :)

Bir seri katil vakası ama baştan anlayamıyorlar. Vakalar birbirinden uzak, aslında bazı benzerlikleri var ama polisler hemen bağlantı kuramıyorlar. Bağlantıyı kuran kişi bir gazeteci. O da mesleği uğruna değil, adamın kız kardeşini öldürüyor bu katil. O da bu sebepten peşine düşüyor. İpucu da bir şarkı. Tuhaf katilimiz kurbanlarının etrafına tuhaf şarkı sözleri bırakıyor ya da direk şarkıyı bırakıyor. İçten içe o da istiyor bunun fark edilmesini. Ama peşine düşülünce telaşlanıyor. Tam manyak :)

Aslında olayın çözülüş biçimi çok kötü değil. Zaman zaman kişilerin içsel düşünceleri ve geçmişleri anlatılıyor ben oralarda sıkıldım. Tamam hikayeye derinlik katmak için bu gerekli ama bana sıkıcı geldi. 

Kapaktaki alet çello. Çok severim. Katil çello çalıyor diye müzikten soğumuyoruz tabii ki..

18 Haziran 2020 Perşembe

Okudum: Salgın, Bağışıklık (Erin Bowman)




Adı: Salgın
Orj. Adı: Contagion
Yazar: Erin Bowman
Sayfa: 358
Fiyat: 22,5 tl

Birkaç yerde övgüler gördüm bu kitap için. Deneyeyim dedim. Güzel bir kitapmış. Ama maalesef seri, ve devamının çıkmasını bekleyeceğiz. Çok heyecanlı bir yerde bitmedi bence ama yine de devamını okuyana kadar unuturum ben ayrıntıları :(

İleri teknolojili bir gelecekteyiz. Öyle ki Dünya yerine çok farklı gezegenlerde yaşam var, çok uzak gezegenlerde de para getirecek değerli maden araştırmaları yapılıyor. Normal hızda, ulaşılması neredeyse bir ömür sürecek mesafeleri ışık hızından da hızlı giderek aşıyorlar. Böyle bir uzaklıkta bir gezegen varmış. Bir yarısı hep gece, diğer yarısı hep gündüz ama cehennem gibi bir gündüz. Zaten orada yaşam yok. Sondaj tesisi var. Oradaki tesisten acil durum çağrısı alınıyor. En yakınlardaki bir ekibin oraya gitmesi isteniyor ama o ekip de asker falan değil, bir fırtınadan son anda kaçan derme çatma bir ekip. Ekipte tuhaf bir bilim insanı var ve o kişi sırlarla dolu.

Haliyle bu kıyamet gibi gezegene gidilecek, orada neler olduğunu anlamaya çalışacaklar ve tabii ki ortalık çok karışacak. Salgın tam olarak o gezegende. Oradaki her canlının içinde. Ama bunu hemen anlayamıyorlar. Salgının ne olduğunu söylemeyeceğim. Yoksa kitap çok klişe gibi algılanır. Ben de okumadan önce bilseydim ne olduğunu belki de hiç okumazdım. Ama hiç pişman değilim. Akıcı bir dili ve sürükleyici bir anlatımı var. Sadece başlarda 20-30 sayfada biraz kafa karışıyor. İsimlere ve ortama alışınca gerisi gayet iyi.

*Kitabın kapağını çok beğendim. Ciltli olması da çok güzel. Keşke cilt kabına koli bandı değmemiş olsaymış. Kitabı internetten almanın bazı kötü yanları işte. İade edecek kadar büyük bir şey değil ama rahatsız edici. 

*Biraz Illuminae Dosyaları serisine benziyor konu olarak. Uzay, virüs vs. Anlatım açısından benzerlik yok.




Adı: Bağışıklık
Orj. Adı: Immunity
Yazar: Erin Bowman
Sayfa: 368
Fiyat: 23,3 tl

Salgının başladığı gezegenden ucu ucuna kaçtıklarını hatırlıyorum. Birkaç sevilen kişi ölmüştü sanki. Onların acılarıyla boğuşamadan bambaşka kimselerin eline düştüler. Coen, Threa ve Nova. Başkası varsa da hatırlamıyorum.

Coen ve Threa virüsü taşıyorlar ve onunla uyumlular. Bu virüsün, konakçısına verdiği üstün yetenekler var. Zihin okuma, zihinden konuşma ve her düşünceye-anıya erişebilmek gibi. Hem korkutucu hem de özenilesi. Tabi işin içinde aşk da var. Yoksa kim ister sokaktan geçen herhangi birinin aklından geçenleri bilmeyi :)

Onları kurtaran ekip maalesef Radikaller diye anılan, aykırı ve isyankar bir ekip. Mevcut yönetim her ne ise ona karşılar işte. O yüzden bizim konakçı aşıklarımızdan faydalanıp onlardan güçlü bir insanüstü ordu elde etmeyi planlıyorlar. Bu süreçte saçma deneylere maruz kalacaklar ve kendilerini yeniden keşfedecekler. Pek çok kaçma girişiminde bulunacaklar. Oldukça sürükleyici ilerliyor buralar. Bir de ailelerine kavuşma hayalleri var tabii..

Devam kitabı ama sanırım son değil çünkü sonu biraz heyecanlı bitti. Evet birisi bu virüsü kapıp iyileşecek ve o artık bağışık olacak. Ama bilmiyorlar ki yepyeni bir tehlike kapıda..

13 Haziran 2020 Cumartesi

Okudum: Yaratılış Sırrı (Tom Knox)



Adı: Yaratılış Sırrı
Orj Adı: The Genesis Secret
Yazar: Tom Knox
Sayfa: 526
Fiyat: 18,5 tl

Tom Knox'u ilk defa okuyorum. anlatım tarzı biraz Dan Brown gibi. Sürükleyici, olaylar tarihle iç içe, cinayetler, ülkeler arası seyahatler, din vs. Genel olarak beğendim diyebilirim. Diğer kitaplarını da uygun fiyatlarla denk getirirsem almayı düşünüyorum.

Göbekli Tepe'de kazı yapılıyor. Oradaki arkeolog biraz fazla tutkulu. Sanırım değişik şeyler de buluyor ki başına kötü şeyler geliyor. Bu sırada İngiliz bir gazeteci Göbekli Tepe'ye haber yapmaya geliyor. Haberini yapıp gidecek güya ama  o da gizemli işlerin peşinden sürüklenecek.

Diğer yandan İngiltere'de tuhaf cinayetler meydana gelmeye başlıyor. Törensel öldürmeler. Katiller aynı zamanda bir şey de arıyorlar, cinayet mahalinde kazılmış yerler bulunuyor çünkü. Bu katil çetesiyle, Göbekli Tepe kazıları arasında ince bir bağ kuruluyor. Bana biraz zorlama geldi ama konu tarihle ve varsayımlarla güçlendiriliyor. 

Kitabın baş rolündekiler, iz sürerken bir çok ülkeye gidip gelecekler. Haliyle Türkiye'ye de uğrayacaklar. Buraları okurken rahatsız olabiliriz zira yazar Türk değil. Farklı bir bakış açısıyla betimliyor, yorumluyor diyeyim. Bir de kitapta ilginç bir hata buldum. Malum gazeteci Urfa'da dolaşırken insanların hayvan kestiklerini görüyor sokakta, herkesin. Ona o sırada Kurban Bayramı olduğu söyleniyor. Bundan bir süre sonra yolları gene Urfa'ya düşüyor. Bu sırada da insanların oruç tuttuklarını çünkü Ramazan ayı olduğunu söylüyorlar. Tuhaf değil mi? Kurbandan sonra Ramazan geliyormuş!

Ayrıca katil çetesinin öldürme sahneleri ara ara anlatılıyor ve biraz ürkütücü. Bu gibi şeylere çok takılmazsak kitap iyi.

11 Haziran 2020 Perşembe

Dimes Ananas Coconut Meyve Suyu



Dimes Ananas Coconut Meyve Suyu 200 ml.

Ne zamandır değişik içecekler denemiyordum. Bunu da migrosta gördüm. Yanılmıyorsam 1,5 tl idi.

Ananasın mayhoşluğu hissediliyor, hindistan cevizinin de tadı damakta kalıyor. Nedense soğutup içmedim, oda sıcaklığındaydı, belki o yüzden biraz bayık geldi bana. Ama tekrar dener miyim? Canım pek istemedi. Ananas ve hindistan cevizi çok uyumlu olmamış bence.
Şekeri fazla değildi bu arada.

10 Haziran 2020 Çarşamba

Okudum: Kablolardaki Hayalet (Kevin Mitnick, William L. Simon)



Adı: Kablolardaki Hayalet
Orj. Adı: Ghost in the Wires
Yazar: Kevin Mitnick, William L. Simon
Sayfa: 475
Fiyat: 19 tl

Tavsiye üzerine okudum. Tahminimden daha sürükleyici bir kitapmış. Nedense çok akademik olacağını düşünmüştüm ama değil. Gayet güzel, heyecanlı ve bakış açımızı genişleten bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Kevin gerçekten bir hacker. Yani olay kurgu değil. Sadece kendisi biraz yaşlı, 60 lı yıllarda doğmuş. Haliyle onun hackerlık maceraları teknolojinin tam da gelişemediği zamanlara denk geliyor. Bırakın akıllı telefonu, bilgisayar yok neredeyse :)

Kevin para için hack yapanlardan değil. Onun amacı kendi sınırlarını görebilmek. Yani 'yapabilmek'. Zaten ele geçirdiği bilgileri de neredeyse hiç kullanmıyor. Bir sisteme girmek mi istiyor örneğin. Bir şekilde giriyor, orada geziniyor, bilgileri indiriyor, inceliyor,  o kadar. Zaman zaman yakalanıyor da. Ama onu yargılayacak kanunlar henüz yok ve emsal davalar da çok az. Ayrıca onu yargılayanlar onun amacını anlayamıyorlar. Bir insan para peşinde değilse neden hack yapar ki, düşüncesindeler.

Yakalansa da bir şekilde cezasını çekiyor veya kefaletle serbest kalıyor, bir süre uslu duruyor ama sonra özlüyor hacker olmayı. İşin ilginç yanı Kevin telefonlar üzerinde çok yoğunlaşıyor. Telefon ve telefon hatları bilgisi o kadar ayrıntılı ki, biz ahizeyi kaldırıp konuştuğumuzu zannederdik eskiden, meğer öyle değilmiş. Ses kablolardan aktarılırken ohoo neler olmuş neler. Buralarda baya aydınlandığımı söylemeliyim. Kitabın ayrıntılı teknik bilgilerle dolu olduğu anlaşılmasın, aksine herkesin okuyup anlayacağı şekilde sadeleştirilmiş. Yoksa satırlarca kodları koysalar, bir süre sonra sıkıcı olurdu.

Ayrıca Kevin'in sosyal mühendislik dediği olaya değineyim. Telefondan kendini oraya ait biriymiş gibi tanıtıp, istediği bilgileri alma sanatı kısaca ya da ikna mı demeliyim. Karşı taraf neredeyse her defasında Kevin'ın isteklerini yerine getirdi. Burada iyi rol yaptığın söylemeliyim. O kuruma aitmiş gibi davranmak kolay değil bence.

Kısacası kitabı beğendim. Her ne kadar günümüzü konu almasa da okunması gerektiğini düşünüyorum. Hele ki siber alemde bilgi güvenliğinin hiç de güvenli olmadığını düşünürsek..

3 Haziran 2020 Çarşamba

Okudum: Enfeksiyon (Scott Sigler)



Adı: Enfeksiyon
Orj. Adı: Infected
Yazar: Scott Sigler
Sayfa: 421
Fiyat: 16,5 tl

Yazarın Uyanış, Kaçış, Kurtuluş serisini çok beğenmiştim. Diğer kitaplarına da şans vereyim dedim ama Enfeksiyon beni etkileyeceği yerde rahatsız etti. Sayesinde huylandım, 3-4 gün kaşındım. Her ne kadar heyecanlı bir anlatımı olsa da okumasam psikolojik olarak daha sakin olurmuşum.

Durduk yerde tuhaf ölümler çıkıyor. Tabii ki Amerika'da. Dünyanın başka yerinde yok bu tarz olaylar. İnsanlar ölüyor, öldürüyor ve bulunduklarında cesetler çürümüş, küflenmiş durumda oluyor. Buna ne sebep oluyor ki?

Ölenlerin vücudunu incelemek için çok da ünlü olmayan bir biyolog buluyorlar. Kadın baya doğru tespitler yapıyor. Bir çeşit parazitmiş sorun. İnsanlara nasıl bulaştığı belirsiz, ama onları hem fiziksel hem de psikolojik olarak değiştiriyor. Vücutlarında da üçgen şeklinde tuhaf izler bırakıyor.

Diğer yandan öfke sorunları yaşayan bir adam var. Eski futbolcu ve geçmişi babasından yediği dayaklardan dolayı biraz sancılı. Neyse, adamın vücudunda kaşıntılar başlıyor. Önemsemiyor, doktor sevmeyengillerden kendisi. Kaşıntılar farklı boyutlar aldıkça zihninde tuhaf sesler duymaya başlıyor. Sonrası mide bulandırıcı sahneler, kesip biçmeler, ayrıntılı tasvirler ve bol bol kaşıntı.

Hikaye tek kitap değil gibi. Yani açık bir kapı bırakıldı ve ben devamını bedava bulsam okumam, okuyamam. Zira uykuya dalmada bile zorlanıyorum.

*Kapaktaki üçgenli göz biraz göndermeli. Asıl üçgenler gözde değil başka yerlerde beliriyor. Sinir bozucu şeyler.