26 Mayıs 2020 Salı

Okudum: Wool Serisi - Silo, Vardiya, Toz (Hugh Howey)



Adı: Silo
Yazar: Hugh Howey
Sayfa: 517
Fiyat: 21 tl

Wool serisini fark ettiğimde yeni basımlarını tanıtıyorlardı. Yayınevi değiştirmiş sanırım, fiyatları yüksek geldi, bekletiyordum ki Hepsiburada'da eski basımları buldum. Basım benim için önemli değil. Sonuçta içi aynı deyip aldım. İyi ki de almışım. İlk kitaptan çok etkilendim, çok beğendim. Oldukça sürükleyici ve uzun bir kitap. Doya doya okuyoruz. Olası gelecek kıyametlerinden birini :)

Evet bir şeyler olmuş ve dünyamız yaşanmaz hale gelmiş. Öyle ki dışarıdaki hava öldürücü, insanlar korunaklı bir sığınakta yaşıyorlar, adı Silo. Yapısı da bir silo gibi uzun ama yerin altında hepsi. Yeryüzünde sadece bir kaç kamera var, en üst kattakiler dışarıyı o kamera sayesinde izliyorlar. Aslında dışarıda bir şey yok. Toz, kum, rüzgar, gece-gündüz döngüsü, bir de ölenler..

Ölenleri şimdi anlatayım madem. Siloda kurallara uyulursa hayat çiçek gibi (!). Uyulmazsa, özellikle de 'neden buradayız, dışarı çıkalım' gibi fikirler üretenler en tehlikeli grup ve hemen dışarı atılıyorlar. Özel bir kıyafet giydirip, eline bezi tutuşturup, 'çık şu sensörleri bi sil bakalım' diye gönderiyorlar. Geri dönüş yok. Sensörleri silip sonra tepelere doğru ilerliyor o kişiler. Tepeye varamadan da yığılıp ölüyorlar. Yani dışarısının manzarasında o ölenler de var. 'Kurala uyun' demenin bir başka yolu.

İnsanlık ne zamandır siloda bilinmiyor. Silodan öncesi de bilinmiyor. Silo halkının belli bir düzeni var ve yaşıyorlar. Zaman zaman isyanlar olmuş ama itinayla bastırılmış. Bir de işin tuhaf yanı silo neredeyse 150 kat ve asansör yok. Hiç yok. Telefon da yok. Bir çeşit bilgisayar-ağ sistemi var ama oradan haberleşmek pahalı ve insanlar gerek duymuyorlar. Çok işin varsa merdivenleri kullan. Yeter ki iletişime geçme, bir araya gelip de isyana kalkışma, işini yap sadece..

Kitap başladığında silo başkanı en tepeden, en derine iniyor. O ne biçim bir yolculuk. Tekrar eve dönmesi 2 hafta sürüyordu galiba. Kapalı alan fobim yok diye seviniyordum. Rüyalarıma girdi o merdivenler.

İşin heyecanlı kısmı önemli kişiler ölünce başlıyor. Zira otorite lazım. Birileri de herkesten çok şey bilip, düzeni kendilerince korumanın peşinde. Biz de onlar sayesinde olayları sırayla çözmeye çalışıyoruz. En sevdiğim okuma tipi. Her şeyi hemen verme. Bir kaç kişi ölsün. Birileri isyana kalkışsın. Birileri de gerçekleri keşfetsin.

Beğenerek okudum. Bazıları uzunluğundan şikayetçiymiş. Ben rahatsız olmadım. Aksine siloyu sindire sindire tanımış oldum. Şimdi ortalık epey karıştığına göre ikinciyi okuyabilirim.

*Serinin wool oluşu yün veya iplik değil de bir planın/projenin baş harflerinden oluşuyor. Kitabın bir yerinde açıklıyorlar. Sonrasında epey şaşırıyoruz.




Adı: Vardiya
Orj. Adı: Shift
Yazar: Hugh Howey
Sayfa: 504
Fiyat: 21 tl

2. kitapta olaylar devam etmiyor. Taa en başa götürüyor bizi. Bu süreç nasıl başladı? İnsanlar silolara nasıl girdi? Sebep neydi? Tüm bu soruların cevapları var.

Genelde bir seri içerisinde, olayların öncesini anlatan kitaplar beni korkutur. Zira ana karakterler değişir ve sanki olaydan kopma meydana gelir. Ama bu seride böyle bir şey yok. Öyle güzel anlatılıyor ki, yeni karakterleri yadırgamıyoruz. Zira siloların yapılışı ve sebeplerini çok merak ederek okudum ben. Yazar güzel aktarmış. Her ne kadar kurgu da olsa bence güzel kurgulamış.

Anlatıp da büyüyü bozmak istemiyorum. Çok beğendiğimi söyleyebilirim. Biraz tahmin edilebilir bir 'sebep' çıkıyor ortaya ama işleyiş güzel. Ayrıntısı bol. Sonlara doğru daha da heyecanlanıyor hatta..

*Kitabın adı neden Vardiya? Bu Silo 1 ile ilgili bir durum. O yöneticilerin olduğu silo. Oradaki hayat, diğer silolardakinden çook farklı. Değişik bir çalışma yöntemleri var ve buna vardiya diyorlar. Herkes bu usülle çalışıyor.

*Kapaktaki şekil önemli. Zira o bir kapsül ve insanları hayatta tutmaya yarıyor. Zekice.




Adı: Toz
Orj. Adı: Dust
Yazar: Hugh Howey
Sayfa: 405
Fiyat: 21 tl

Son kitap olduğu için haliyle çok heyecanlı. İlk kitapta Juliette ve Lukas vardı yoğunluk olarak. 2. de ise Donald ve birkaç kişi. Son kitapta hepsi :)

Silo 1'deki çalışanlar yüzyıllar içinde belirli aralıklarla uyandırılıp çalışırlarken tabi birçok silo düşecek. Kimisi isyan, kimisi başka sebeplerden. Her birinin olayı sırasında farklı yöneticileri olacak tabii. Ama öyle bir noktada Donald'ı uyandırıyorlar ki, adamın her şeyi öğrenip çözmesi gerekecek. Donald daha çok Silo 18'e odaklanıyor. Zamanında orayı bir isyandan kurtarmıştı. Bu sefer daha büyük bir şeyin peşinde. Silo 18'i gerçek dünyaya çıkarmaya çalışıyor. Ama bu öyle kolay bir şey değil.

Gerçek dünya yok olmamış mıydı? Tam olarak değil. Kafeteryadan izledikleri kısmı mahvolsa da onlar daha öteyi göremiyorlar. Kimse göremiyor. Ama birileri görmeye çalışacak.

Önemli isimlerden bazıları ölecek maalesef. Hele birinin ölmesine çok üzüldüm. Hatta inanmak istemedim. Son sayfaya kadar onu bir yerden çıkıp gelmesini bekledim hep. Yazar öyle uygun görse de ben olsam o karaktere bir kıyak geçerdim.

*Kitabın adı neden Toz? Etraf kum fırtınası olduğu için mi? Belki. Ama havada toz gibi görünmeyen şeyleri de düşünmek lazım. İnsan eseri bir şeyleri. Kitapta ayrıntısıyla anlatılıyor bunlar.

Seriyi çok beğendim. Böyle sağlam kurgulara her zaman denk gelinmiyor. Bu arada okurken benzettiğim eserlere de değineyim: Evrenin Ötesi serine, Uyanış-Kaçış-Kurtuluş serisine, City of Ember filmine. Direkt aynı değilse de bir hayatta kalma ve hayatın devamı söz konusu olduğu için benzer noktalar vardı. Bahsettiğim eserler de kendi içlerinde gerçekten güzeller.


17 Mayıs 2020 Pazar

Eyüp Sabri Tuncer Propolis Özlü Diş Macunu



Eyüp Sabri Tuncer Propolis Özlü Diş Macunu 75 ml.

Propolis yedim sanırım ama tadını hatırlamıyorum. Ama bu macunun tadı bilindik sıradan market diş macunları gibi aşırı naneli. Rahatsız ediyor beni. Karanfilliye kıyasla biraz fazla köpürüyor. Bir de dişleri tam arıtmıyor. İnce plak tabakası kalıyor o da çok sinir bozucu.
Yanında gelen fırçayı kullandım, fırça çok güzel de bu macunu sevemedim. Öbür çeşitlerini deneyeceğim.

Fiyatı 16-17 tl idi, internetten almıştım.

Eyüp Sabri Tuncer Karanfil Özlü Diş Macunu



Eyüp Sabri Tuncer Karanfil Özlü Diş Macunu 75 ml.

İlk defa Bim'de gördüm bu diş macunu, 13 tl idi sanırım, yanında diş fırçası vardı. Bitince internetten aldım, orada  da 16-17 civarı. Bim'e geldiğinde bakmak lazım yine.

Diş fırçasını çok beğendim. Orta sertlikte, kullanımı rahat. Ama çabuk değiştirmek zorundayız maalesef fırçaları. Üzüldüm onu atarken.

Macun da güzel. Hafif bi karanfil kokusu veriyor ağızda, hiç rahatsız edici değil. Çok köpürmüyor, güzel de temizliyor. Bittikçe ara ara kullanmayı düşünüyorum bunu. Sevdim.

16 Mayıs 2020 Cumartesi

Avon Ev3 Confidence Parfüm


Avon Ev3 Confidence Parfüm

Geçen yıl almıştım. Koklayarak aldım ve iyi ki denemişim, çünkü son zamanlarda çıkan kokuları pek sevmemiştim. Ama bunu çok beğendim. Biraz şekerli, hafif mayhoş, rahatsız etmeyen yumuşak bir kokusu var. Kalıcılığı fena sayılmaz. Gün içinde birkaç kez tazelesem de kıyafetlere siniyor ve sonrasında hafif hafif belli ediyor kendini. Beğendim.

40 tl idi.

10 Mayıs 2020 Pazar

Okudum: Turgut Reis (Feridun Fazıl Tülbentçi)



Adı: Turgut Reis
Yazar: Feridun Fazıl Tülbentçi
Sayfa: 232
Fiyat: 14 tl

Babama almıştım, tarihi kitapları seviyor diye. O okuduktan sonra bir de ben okuyayım dedim. Barbaros Hayreddin ile ilgili birkaç kitap okusam da Turgut Reis'in sadece adını duymuştum. Bu vesileyle onu da tanımış oldum.

Tam olarak roman gibi değil ama ders kitabı gibi de değil. Olaylar belli bir sıralamayı izliyor elbette. 1500 lü yıllarda Barbarosların zamanında yaşıyormuş Turgut Reis. Tabi yaş olarak onlardan küçük. Ama genç yaşta denizlere açıldığı için namını herkes biliyormuş. Bir gün Barbaros Hayreddin (Hızır Reis), Cerbe Adası'nda yakın çevresiyle akşam yemeği yerken limana bir gemi yanaşır ve içinden Türk leventleri iner. Hızır Reis'in sofrasına buyur edilirler ve o kişilerden biri de Turgut Reis'tir. Aslında uzaktan duymuşlardır namını ama tanışmak o güne nasip olmuştur. Turgut Reis de nicedir Barbaroslara katılmak istermiş zaten. Burada başlıyor kitabımız.

Sonrasında Hızır Reis'le birlikte çok zaferlere nail olacaklar. Akdeniz'de düşmanlara göz açtırmayacaklar. Vadesi dolan göçecek bu diyardan. Turgut Reis bildiği yoldan devam edecek deniz yaşantısına ama içinden geçenler de var tabii. Dönemin padişahı Sultan Süleyman'ın huzuruna da çıkacak ama Turgut Reis'in hakkını yiyen, padişah olmayacak.

Ömrünün son anına kadar fetih peşinde koşacak Turgut Reis. Keşke hakkını verselerdi. Barbaros Hayreddin kadar maharetliymiş. Hepsinin mekanı cennet olsun..

4 Mayıs 2020 Pazartesi

Okudum: Piyon, Vezir, Şah (Aimée Carter)



Adı: Piyon
Orj. Adı: Pawn (The Blackcoat Rebellion 1)
Yazar: Aimée Carter
Sayfa: 379
Fiyat: 18 tl

Popüler bir seri. Konusu ilgimi çekince okuyayım dedim. Oldukça sürükleyici bir anlatımı var, konusu da yeterince heyecanlı. Çok fazla karakter yok o yüzden takip etmesi zor olmuyor. Sadece birkaç yerde diyaloglar hızla akarken kimin hangi cümleyi kurduğu belirtilmemiş. Oralarda biraz kafam karışsa da çok da üzerinde durmadım. Olayı kaba hatlarla anlıyoruz zaten.

Toplumun sınıflandırıldığı ve bir çeşit eleme sınavının olduğu bir distopya. Klişe gelebilir ama işleyiş de önemli. Uzak bir gelecekte nüfus çok artmış, haliyle yiyecek sıkıntısı yaşanmış ve yönetim sıkılaşmış. Öyle ki 1'den fazla çocuğu olursa bir ailenin, ceza ödüyor, ödeyemezse çocuğu elinden alıyorlar. Gençler 17 yaşına girince rütbe sınavına giriyor ve aldığı puana göre sınıflandırılıyorlar. Puan ne kadar yüksekse o kadar rahat bir hayat yaşıyorlar. En yüksekleri VII. Ama yönetici ailesinin çocukları dışında kimse VII olamıyor. Sınavla verilen bir rütbe değil bu. Gerisi azalarak gidiyor. IV ten aşağısı sürünüyor kısaca.

Ana karakterimiz Kitty adında bir extra. (Fazla çocuk) Bir çeşit yuvada büyümüş ve çok sevdiği bir arkadaşı var. Kitty sınavdan III alıyor ve yıkılıyor. Uzak bir şehirde kanalizasyonda çalışmak istemediği için farklı bir yola başvuruyor ve orada karşısına tuhaf  bir teklif çıkıyor. Teklif çok cezbedici ama tehlikelerinden bahsetmiyorlar. Kitty kabul ediyor ve hayatı tam anlamıyla değişiyor.

Kitty önünde açılan yolda düşe kalka ilerleyecek ve ölümle bir çok kez yüz yüze gelecek. Burada atlattığı maceraları anlatmayayım, büyüsü kaçmasın. Devam kitapları olduğu için Kitty'nin ölmediğini söyleyebilirim sadece :)

*Kitabın adı neden piyon? Piyon satrancın en değersiz taşı, yani ilk önce harcananı diyelim. Kitty de aldığı III le ve kendisine verilen görevlerle aslında piyona benziyor. Ama piyonun bir ayrıcalığı var. Karşı tarafa ulaşırsa vezir oluyor. Kitty'nin gelişimi devam edecek demek ki ..

*Serinin orijinalinin Karaceket İsyanı olması tuhaf gelmişti. Okudukça karşımıza isyankar bir topluluk çıkacak. Adları da Karaceketliler. Hımm..

*Kapaktaki labirent şekli ne? Kitty'ye hediye edilecek bir kolye. Pek çok işlevi olan sevimli bir obje.




Adı: Vezir
Orj. Adı: Captive (The Blackcoat Rebellion 2)
Yazar: Aimée Carter
Sayfa: 380
Fiyat: 18 tl

İlk kitaba göre çok daha sürükleyiciydi. 2 günde bitirdim. Aslında harfler büyük olduğu için de çabuk bitmiş olabilir :)

Kitty ve gerçek Lila ortaya çıkıyor ama sanırım halk henüz bilmiyor bu gerçeği. Kitty'nin bir hatasından sonra acımasız Daxton onu Başka-yer'e gönderiyor. Kitty'nin hep merak ettiği ama aslında tahmin ettiği gibi olmadığı bir yer Başkayer. Orada da çırpınmaya devam edecek ve isyan adına zorlu girişimlerde bulunacak. Bu sırada dostla düşman epey karışacak.

Kitapta sinir olduğum bir şey var; ana karakter 'Kitty' nin davranışları. Tamam 17 yaşında ama öylesine ergen tavırlar sergiliyor ki, ilk kitapta daha olgundu bence. Beni dinleyin, ben de konuşcam gibi saçma diyaloglar bir ara neredeyse soğutuyordu beni. Herkesle kavga halinde ve sanki dünyanın tüm yükü kendi omzundaymış gibi. Aslında ona sadece yüzü ve biraz da asi ruhu için katlanıyorlar ama Kitty ne istediğini kendi de tam olarak bilmiyor bence. Bir kitapta yaşı ne olursa olsun ana karakterin sağlam olmasını bekliyorum ben. Nedense..

Bunlara rağmen heyecanlı ve güzeldi.

*Başkayeri yanlış okumuşum başlarda, başka-yer miş. Ben farklı bir isim sanmıştım. Sanırım otherland gibi bir şey :)




Adı: Şah
Orj. Adı: Queen (The Blackcoat Rebellion 3)
Yazar: Aimée Carter
Sayfa: 369
Fiyat: 18 tl

Serinin son kitabı, ayrıca en heyecanlısı. Sonuna dair birkaç tahmin yürütmüştüm bazıları tuttu, bazıları tutmadı ama hep diyorum işleyiş önemli. Bu kitapta da işleyiş güzeldi, beğendim. Baş karakter o kadar da ergen gibi viyaklamadı bu sefer :)

Başından beri Kitty ve Benji arasındaki bağlılıkta bir tuhaflık seziyordum. Genelde çok sevenler çabuk ayrılır ya, nedense ayrılacaklarmış gibi geldi hep. Öyle de oldu ama çok hüzünlü bir ayrılık olmadı ya da beklediğim için o kadar etkilenmedim bilmiyorum ama çok da aşk gibi değildi onların ki. Neyse kitap bundan ibaret değil.

Rütbe sistemini yıkmaya çalışıyorlar ve acımasız Daxton her defasından kurtuluyor, sıyrılıyor. 9 canlı kedi misali, bir öl be adam :D

2 günde bitirdim, çok sürükleyiciydi. Daha ayrıntı vermeyeceğim. Ara vermeden okunacak güzel bir seri bence.

*Büyük ayraçları sevmiyorum ama bu kitapların içinden çıkanlar çok tatlı değil mi? Greyson'ın dahiyane hediyeleri gibi..