Adı: Ben, Kirke
Orj. Adı: Circe
Yazar: Madeline Miller
Sayfa: 404
Akhilleus'in Şarkısı'ından sonra gözüm Kirke'deydi. Beklentimi yüksek tutmuşum sanırım, Kirke'yi o kadar beğenemedim. Hatta süründü elimde 10 gün. Kendi içinde hoş bir sürükleyiciliği ve maceraları var elbette ama ben kendimi kaptıramadım.
Yunan Mitolojisine ilgim var ama Kirke'yi sadece isim olarak duydum. Kimdir, nedir bilmiyordum. Tanrıymış kendisi, ama baya önemsizlerden. Aslında tanrı denmez ona, biraz gücü olan bir ölümsüz işte. Ölmüyor, ölemiyor, nasıl bir hayat verdilerse kadına, yaşlanmıyor bile; ceza gibi durgun, durağan, sıkıcı ve sevdiklerinin yok oluşunu görüyor hep.
Böyle anlatınca Kirke'yi çok masum yansıtmış olmayayım. Aslında cadı kendisi, otlarla büyü becerileri var. Etrafına büyük zararlar veriyor. Zaten bu yüzden cezalandırılıp boş bir adaya hapsediliyor. Oraya tesadüfen gelenleri domuza falan çeviriyor. Kendince sebepleri olsa da hanfendi masum değil. Tabi bin yıllık ömürde epey sıkılacak. Adadan çıkması pek mümkün değil. Bir ara çıkıyor, yarattığı felaketlerle karşılaşıyor, biraz üzülüyor, sonra evine geri dönüyor.
Oğlu olduktan sonra değişiyor Kirke. Kendi adına çok büyük kararlar alacak mesela. Aferin ona.
Ben biraz sıkılsam da siz sıkılmayın. Okuyun Kirke'yi. Arada tanıdık tanrılar/kimseler uğruyor ona, tanıdık birini görünce seviniyoruz hatta..