6 Nisan 2018 Cuma

Okudum: Kül Gibi Kar, Ateş Gibi Buz, Gece Gibi Ayaz (Sara Raasch)



Adı: Kül Gibi Kar
Orj. Adı: Snow Like Ashes
Yazar: Sara Raasch
Sayfa: 390
Fiyat: 12,5 tl

Hiç bilinmeyen bir kitabı alıp okumak, hayata karşı alınabilecek belki de en tatlı risklerden biri. Ben de öyle aldım ve çok beğendim. Aslında arkasından çok önü hoşuma gitti :) Kapak tasarımı çok güzel yapılmış. Kurgusu da aslında oldukça iyi. Çok özgün olduğunu söyleyemem zira okurken aklım biraz 'Grisha Serisine' gitti, belki de baştaki harita yüzündendir, bilemiyorum. Yine de hiç sıkıcı değil ve kendi içinde ayrı bir güzelliği ve sürükleyiciliği var.

Hikayeyi ve anlatılan o mistik dünyayı tanımak biraz sabır istiyor. Baştan her şey biraz karışık başlıyor ama okudukça taşlar yerine oturuyor. Bu sayede güzel bir sürükleyicilik yakalanmış.

Başrolde Meira adında bir kız var. Ama önce Primoria adlı dünyadan söz etmek gerek. Primoria'da 4 tane mevsim krallığı var. İsimlerini mevsimlerden alıyorlar. Her krallık adını aldığı mevsimi yaşıyor sürekli. Her mevsimin insanının tipi,yapısı da oraya uygun olacak genlerden oluşuyor. Mesela Kış halkı beyaz saçlı, mavi gözlü, soluk tenli ve soğuğa dayanıklı. Aynı şekilde diğer mevsimlerde de tip olarak değişiklikler yaşanıyor. Bu 4 mevsim krallığı sihirle yönetiliyor. Hepsinin sihrinin saklı durduğu bir objesi var. Madalyon, taç, asa gibi şeyler ve bu krallıklardan en zalimi İlkbahar. Kralı resmen kara büyüye kapılmış ve baştan beri hiç ölmemiş bir zalim. Kış krallığının altında bu sihrin kaynağı olan mağara var diye orada savaş çıkarıp Kış halkını esir etmiş ve Kış halkı 16 yıldır İlkbaharın kölesi. Ama bu kıyımdan bir grup Kışlı kaçmayı başarmış ve umut onlarda.
Kitabımız tam da burada başlıyor işte :)

Mevsim krallıklarının dışında 4 tane de ritim krallığı var Primoria'da. Bunlar da sihirli objelerle yönetiliyorlar ama belirli bir mevsimleri yok. Çoğu krallık da birbiriyle pek iyi geçinemiyor. Ama  kaçak Kışlılar mecbur kalınca Cordell krallına sığınıyorlar ve başlarına gelmeyen kalmıyor.

Meira'dan bahsetmek gerekirse kendisi savaştan kurtarılmış basit bir Kışlı. Askeri eğitim verilse de ona pek önem vermiyorlar. Asıl önem verdikleri ölen Kraliçe'nin oğlu Mather. Yani geleceğin kralı. Onu korumaya çalışıyorlar ama ihanete de uğruyorlar. Tüm hikaye aslında Meira etrafında örülüyor, onun bilmediği o kadar çok şey var ki. Ölen kraliçe Hannah, Meira'nın rüyalarına girip onunla konuşuyor ve kız pek çok gerçeğin farkına o şekilde varıyor.

*Devam kitabı da var. Adı, Ateş Gibi Buz. Keşke üzerinde 1-2 gibi ifadeler yazsalarmış, az daha 2. kitaptan başlayıp hiçbir şey anlayamayacakmışım :)





Adı: Ateş Gibi Buz
Orj. Adı: Ice Like Fire
Yazar: Sara Raasch
Sayfa: 463
Fiyat: 17,5 tl

İlk kitabın fiyatı çok uygundu, ama bu 22 tl idi. İndirimler sayesinde daha uyguna alabildim, Gittigidiyor sağolsun :)

Serinin bu 2. kitabında yazar teşekkür bölümüne güzel bir not düşmüş: "Ortanca kitaplar sancılıdır" Çok haklı, zira bu kitap sancının ta kendisi. Okurken resmen içim sıkıştı ama kitabın sıkıcı olmasından veya kötü olmasından değil. Aksine kitap ilki kadar harika ama içinde akan olayların yansıttığı ruh hali sıkıntılı. Darlandım, bunaldım, dedim ki bir akıllı da çıkıp dur demiyor şu kötülere. Hadi Meira ergen, aklı bir karış havada, ya erişkinlere ne demeli.. Neyse :)

Kış Krallığı tekrar kuruluyor ve sürgündekiler evlerini onarmaya başlıyorlar. Fakat yıkılan krallığı tekrar onarmak kolay değil, hele ki Kış'ın sert koşullarında yiyecek namına bir gram nimet bulamazken. Haliyle Kış halkı Cordell'e muhtaç oluyor. Cordell yardım eli uzatıyor ama Kış'ın madenlerinden payını almak istiyor. Meira kraliçe olsa da, ülkesine kar yağdırsa da bu muhtaçlıktan kurtulamıyor. Bir de Theron var. Kitap boyunca bu Cordell prensine gıcık oldum. Meira ergen olmasaydı çoktan başından atardı böyle bir uyuzu. Ama haliyle çocuğa acıyıp kıramıyor.  Prensin yapmadığı üçkağıt kalmıyor ama Meira hiç gık demiyor. Hep içine atıyor. Zaten kitabın başında Meira kendi sihrinin gazabına uğradı, bir daha ne dokundu o sihre ne andı. Hannah da bir daha ne rüyaya geldi ne de ses verdi. Meira nefret etti sihirden de annesinden de.

Kış krallığının dağlarında bir mağara var demiştim, saf sihri barındıran. İlk sihir. Bu mağarayı buluyorlar ama açamıyorlar. 3 anahtar lazım. Kapıya yaklaşanı fırlatıp atan bir bariyer var. Meira burada çarpılıyor işte. Sonra oradaki çizimlere bakarak anahtarların hangi ülkelerde olduğunu anlıyorlar ve onları aramak için yola düşüyorlar. Ben olsam Mather'i öyle kolay harcamazdım. Theron'daki dengesizliğe rağmen Meira bırakıyor Mather'i. (Yazar öyle istemiş ama hoşuma gitmedi)

Öne Yaz'a gidiyorlar. Çöl sıcağı, pek beter. Yaz kralı Simon, kafayı zevk sefayla bozmuş bir ayyaş. Şarap mahzeninde anahtarı buluyorlar. Yaz krallığındaki tek akıllı insan da Simon'un kız kardeşi Ceridwen. Bu kızın içindeki cevher son kitapta çıkacak galiba, burada pek parlayamadı. Sonra herkesi peşlerine takıp Yakim'e gidiyorlar. İcatlara boğulmuş bir ülke burası da. Ayrıca kibirliler de. Yakim kraliçesi bizim gezginlere pek yüz vermeyince anahtarın peşine düşüyorlar. Bir kütüphanede tuhaf bir adam sayesinde buluyorlar. Meira ilk anahtarı Theron'a kaptırmıştı. Bunu da az daha kaptıracaktı. (Buralarda hep sinir oldum işte.) Çok oyalanmayıp Ventralli'ye gidiyorlar. Ceridwen önceden oranın kralıyla kırıştırıp biraz kalbi kırıldığı için iyice çileden çıkıyor. Ama kralında iradesi yok, sihri olsa da karısına ses çıkaramıyor. Ventralli kraliçesi, ilk kitapta öldürülen Angra gibi kara büyüye tapan biri ve ilk fırsatta Yaz kralı öldürülüyor. Meira'yı da yakalayacakken Mather ortaya çıkıyor. Mather'in oraya nasıl geldiğini anlatmayacağım. Ama Angra da ölmemiş. Şaşırdık mı, hayır.

Oradaki Kışlıları hapse tıkarlarken, kütüphanedeki tuhaf adam bunların kaçmasına yardım ediyor ve sonraki durağın Paisly ülkesi olduğunu anlıyoruz. Hep oraya gitmelerini istemiştim, kitap boyunca oraya gitmeyelim dediler ama ben gidin dedim. 3. kitapta gidecekler sanırım :)

 Ne kadar sinir olsam da çok beğendim ve çok kısa bir sürede  bitirdim. Son kitabı da acele etmeyip yine bir indirime denk getirip almayı düşünüyorum. Hem o zamana kadar sinirim biraz yatışır belki, canımın içi :)



Adı: Gece Gibi Ayaz
Orj. Adı: Frost Like Night
Yazar: Sara Raasch
Sayfa: 446
Fiyat: 18 tl

Meira, Paisly diyarından Rares ile Paisly'e kaçar. Orada kendi sihrini kullanmasını öğrenir. Bir süre sonra Mather de yanına gelir ve sihir çalışmaları bitince oradan ayrılırlar.
Angra tüm kötülüğünü yayarken ve yayılırken Theron'u da esir alır ve ortalık epey karışır. Bu karmaşa içinde iki eski sevgilinin düğünü de yapılır ve savaş tüm acımasızlığıyla başlar.
Sihrin Primoria'da tamamen kalkması için o mağaraya girilmesi ve bağlardan birinin feda edilmesi gerekiyormuş. Ancak o zaman Angra ve kötülüğü yok edilebilirmiş. Meira kendini feda etmeye hazırdır ama Mather'i bırakmak da istemez. Yine de o mağaraya girer..

Kitap güzel bitiyor. Bu seriyi sevdim ben. Ne fazla uzun, ne sıkıcı. Tam tadında.

4 yorum:

  1. İlginç bir kitaba benziyor. Kaleminize sağlık ve tavsiye için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Bu kitap serisinde asıl erkek karakter kim acaba söyler misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyalı uzun zaman oldu. Meira nın en değer verdiği Mather’di. Başka erkek karakterler de var ama en değerlisi Mather. Benim gözümde de o..

      Sil