21 Ekim 2017 Cumartesi

Okudum: Karun ve Anarşist (İskender Pala)



Adı: Karun ve Anarşist
Yazar: İskender Pala
Sayfa: 317

Ödünç alarak okudum. İskender Pala'nın kendine has tarzını seviyorum, bu yüzden çok merak ettim bu kitabı da. Anlatım güzel, akıcı. Baştan bi 20-30 sayfa konuya adapte olurken sıkıldım biraz ama gerisi gayet sürükleyiciydi. Özellikle bazı yerler çok duygusaldı, zaman zaman gözlerimi yaşarttı diyebilirim.
Konusu hem geçmiş zamanda (M.Ö. 500 ler) hem de günümüze yakın bir tarihte geçiyor (1980-1990 civarı) M.Ö. 500 lü yıllarda altın işiyle uğraşan 3 arkadaşla başlıyor önce. Altın üretilen yerde bayan bir usta var adı Namirek. Yanında da kızı çalışıyor Edusa. (çok düşündüm acaba bu kız Medusa olur mu diye de yok öyle birşey tabii ki :) ) Bahsi geçen 3 arkadaş da bu kızcağızı seviyorlar. Hepsi ayrı bir hevesle istiyor kızı. Ama işler yolunda gitmiyor hiç. Zamanın Aslan Kralı Krezüs, kahinlere baktırıyor ülkesinin geleceğini. Etraf kahin dolu, hangisine inanacağını bilemiyorlar ama kraliçenin aklıyla onu da buluyorlar. Neyse kahinin söylediği üstü kapalı kehaneti, kral kendi kafasına göre yorumluyor. Bu yoruma göre de Pers kralı Keyhüsrev'e savaş ilan ediyor. Keşke barış ilan etseydi..
Savaş sırasında ileri görüşlü vezir ölüyor. Keşke ölmeden onu bir dinleselerdi. Neyse onu gömerken bizim 3 arkadaşın araları açılıyor. Aslında araları Edusa yüzünden açılıyor da olay o mezar yapma zamanına denk geliyor. Kufu, Mehte'yi öldürüp, suçu da Halludas'a atıyor. Zavallıcık ne çekecek onun olmayan suç yüzünden.  Savaşın sonucunu da söyleyeyim, Aslan Kral kibriyle yeniliyor.

1980 li yıllarda fakültede bir resim atölyesinde bayan bir hoca var adı Keriman. Yanında da kızı var aynı zamanda öğrencisi. Adı Asude. Tabi 3 arkadaş da var bu atölyede resim dersi alan.  (isimlerin tersten olması çok hoş bir ayrıntı) Yine bu 3 arkadaş Asude'ye vurgunlar. Hepsi ayrı bir hevesle. Ama dönemin siyasi hareketlerinden ötürü hepsi ayrı bir karmaşanın içindeler. Ama gelişmeler benzer şekilde akıyor, tabi daha acımasız olarak. Ufuk, kendi hırsı ve cin fikirleriyle arkadaşı Ethem'i öldürüyor ve suçu Sadullah'ın üzerine atıyor. Çok adice. Sadullah hapislerde çürüyor bu suç yüzünden. Dönemin katı işkencelerine maruz kalıyor. Hepsi bir yana, Ufuk, Asude ile evleniyor ama çok zarar veriyor kıza, kendine, herkese. Sadullah hapisten bir şekilde kurtuluyor ama ellerini eskisi gibi kullanamayacak şekilde işkenceye de uğruyor. Sonra Uşak'taki müzede Karun'un hazinesinden çıkanlara bakarken anlıyor, tarihin hep benzer şekilde tekerrür ettiğini..

Biraz acıklı, biraz siyasi, biraz tarihi ama güzel bir roman..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder