25 Şubat 2020 Salı

Okudum: Sumerki Alacakaranlık (Dymiry Glukhovsky)



Adı:Sumerki Alacakaranlık
Orj. Adı: сумерки
Yazar: Dymiry Glukhovsky
Sayfa: 414
Fiyat: 16 tl

Geçen yıl almıştım. Ancak sıra geldi okumaya. İsmine aldanıp bir Sümer uygarlığı hikayesi sanmayalım zira burada konu olan Mayalar.

Olay Rusya'da geçiyor. Aslında tam olarak Moskova'da. Günümüz değil, tam bir tarih vermese de 2000'den biraz sonrası gibi geldi bana. İşleri çok da iyi gitmeyen bir çevirmen var. Adı Dmitri. (Rusça isimler karışık o yüzden soyadlarını boşverin)  Çevirmenlik bürosunda ona göre iş kalmayınca kıt İspanyolcasına güvenip bambaşka bir çeviriyi üstlenir. Üstelik bu çeviri tarihi eser gibi bir belgedir ve ilk bölümünü başka bir çevirmen almıştır. Yani hikayeye ortasından dalmak zorunda kalıyor. Çeviri ilerledikçe olay ilginçleşiyor çünkü eser 1500'lü yıllardan birinin günlüğüne ait. Günlüğü yazan adam Maya uygarlığının topraklarına bir yolculuk yapıyor. Amacını ilk bölümde anlatmış ama o bölüm başka çevirmende olduğu için öğrenemiyoruz. O yüzden adamın tuhaf bir ormanda, tuhaf bir grupla yaşadığı tuhaf maceraları okuyoruz. Korkunç mu demeliydim. Korku romanı değil ama bana bazı yerleri korkunç geldi.

Dmitri'nin yaptığı çeviri bölümleri kısa, o yüzden devamını almak için sık sık büroya uğraması gerekiyor. Çünkü belgeleri ve parayı veren adam her şeyi bir anda getirmiyor, taksit taksit. Eski belgedeki macera iyice tuhaflaşırken Dünya'nın çeşitli yerlerinde doğal afetler olmaya başlıyor. Eski belgelerdeki olaylarla bir paralellik hissettiğinde Dmitri keçileri kaçırıyor bir süre. Ama merakına yenik düşüyor tabii. O sırada çevirmenlik bürosunda da tuhaf olaylar meydana geliyor ve macera buralarda oldukça hareketleniyor.

Devamını anlatmayacağım zira pek beğenmedim. Kitabın yarısından sonra baş karakterin şizofren olduğunu düşündüm ve Akıl Oyunları'na benzemeye başladı. Tam olarak öyle ilerlemese de çok tatmin edici gitmiyor ve sonu da bence baya havada kaldı. Devamı geleceğini sanmıyorum, zaten gelmesin de ama bu kadar sürükleyici bir hikaye oluşturup da gidişatı bu kadar saçma bir hale getirmek.. Bilemedim. Hızlı hızlı yiyip, şiş mideyle oturup kalmış gibi hissettim kendimi.

* Kitabın adı neden Sumerki? Rusça çevirisinde yazdım anlamı alacakaranlık demekmiş. Sanırım iki ismi de kapağa yazmayı tercih ettiler.
*Neden alacakaranlık? Birkaç sebebi olabilir. Baş karakter gündüz uyuyan, gece çalışan biri. Bundan olabilir. Gün ışığını pek sevmiyor. Diğer sebebi de olayların biraz muallakta kalması, belki alacakaranlığa benzetilmiş olabilir.
*Mayalara ne oldu? Hala bilinmiyor :)

*Kitaptaki ana fikri de vereyim. Kaderinizi merak etmeyin. Ne zaman öleceğiniz hele hiç merak etmeyin. Öğrenince hayat çok da eğlenceli geçmiyormuş. Öyle diyorlar.

2 yorum:

  1. Yazının girişi Sumerki kitabına olan merakımı arttırırken son kısımda okumasam da olurmuş dedim :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında okumasa da olur evet. Daha güzel kitaplar da var :)

      Sil