21 Aralık 2020 Pazartesi

Okudum: Kehanet (John Kilgallon)




Adı: Kehanet
Orj. Adı: The Prophecy
Yazar: John Kilgallon
Sayfa: 463
Fiyat: 22,5 tl

Konusu ilgi çekici gelmişti. Hem kehanet, hem macera, güzel bir kurgu olacağını ummuştum ama yok, pek beğenmedim. Aslında başlarda heyecanlıydı, ortalarda sıkıldım, sonlara doğru da çok apar topar gelişti her şey. Böyle olunca sevmiyorum.

Bir yazar var, 'Kehanet' isimli bir kitap yazıyor. Bitirince de yayıncısına gönderiyor. Tam o sırada evine silahlı adamlar gelip kitabın dijital halini siliyorlar. Yazarı da tehdit edip gidiyorlar. Bunun üzerinden aylar geçiyor ve yazar bunalımdan çıkmaya başlıyor. Bu sırada yeni bir kitaba da başlıyor. Hayatı düzelecek gibi olurken bir gün aniden bir cami bombalanıyor. Sonra bir metro da patlama oluyor. Sonra birkaç cami daha bombalanıyor. Olaylar terörist saldırısı gibi görünse aslında bunlar yazarın o 'Kehanet' kitabındaki gibi gerçekleşmeye başlıyor. Birileri o kitaptaki sıralamayı izliyor nedense. Tabii yazarın peşine düşüyor bir takım önemli kimseler. O da kaçmaya başlıyor. Heyecanlı kısımlar böyle.

Saldırıların arkasında pek çok orta doğulu kişi var. Bunların hayatlarından kesitler de okuyoruz. Kitap buralarda fazla siyasi ilerliyor ya da bana öyle geldi bilmiyorum, çok sıkıldım oralarda. Kişi sayısı fazlalaştıkça bazılarının çocukluk anıları da anlatıldı ve olaylar çok dallandı. Zaten isimler karışık, maşallah herkes en az 5 dil biliyor, kimin uyruğu nedir belli değil. Kimin hangi tarafta olduğu da karıştı bir süre. Sıkıcı evet.

Peki asıl önemli olan bu kehanet neymiş? Hayatın sırrını verecek miymiş? Ara sıra kaçık bir kehanet severe bağlanıyorlar. Adam ne içtiyse artık kafası gerçekten bir milyon. Nostradamus'a takıntılı ve onun gibi olmak için onun yaşantısına benzetmeye çalışıyor kendini. Arada onun gibi dörtlükler üretiyor, gizemli biraz. Tabii onu da kandıracaklar. Ortada kehanet falan yok kısacası. Birileri olayları bu şekilde yönlendiriyor işte. Ben böyle anlayabildim.

Kitapta bir yan karakter var. Önemli birinin karısı. Çocukları falan var. Zamanında eşiyle anlaşmışlar, eve iş getirilmeyecek diye. Adamın işler yoğunlaşınca eve de getiriyor haliyle, kadın da her defasında gözlerini belertip kızıyor adama. Asıl ben kızdım o kadına, şu zamanda evine iş getirmeyen kaldı mı! Hangi derdini kapının dışında bırakabiliyorsun! Sonra insanlar duvarlara bakmaya başlayınca, 'noldu anlat' diyorlar. Saçma sapan kurallarınızı da alın gidin bu dünyadan.

* Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı sattığım dolap hesabım: 

https://link.dolap.com/XU2He

16 yorum:

  1. Bu günlerde keyif aldığımız kitap sayısı eskiye nazaran o kadar düştü ki. Son bir senedir bloğumdaki yayınların bir hayli eleştirel yanının ağırlaştığını fark ettim. Yıllar geçtikçe ben mi huysuzlaşıyorum diye düşünmedim değil. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı şey bana da oluyor. Ya okudukça zevk alma çıtamız yükseliyor ya da gerçekten vasat kitaplara denk geliyoruz. Bilemiyorum 🙄
      Yoksa yaşlandıkça huysuzlaşıyor muyuz 🙈😅

      Sil
  2. valla iyi konuya benziyor, ilgiyle heycanla okudun muuu? :)

    YanıtlaSil
  3. İlgi çekici bir konusu var. Tabii yazarın üslubu ve anlatımı da önemli. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. ÇOK İYİ!!! Ayrıca bilim kurgu aksiyon türündeki kitabım 8 Dakika çıktı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, kitabınızı listeme aldım. Okumayı istiyorum.

      Sil
  5. heyecanlıymış.. takipteyim..sevgiler..

    YanıtlaSil