19 Haziran 2017 Pazartesi

Okudum: Kahinin Gülü Serisi (Margaret Weis & Tracy Hickman)

Kahinin Gülü Serisi



Adı: Kahinin Gülü 1 - Gezginin Buyruğu
Yazar: Margaret Weis & Tracy Hickman
Orj. Adı: The Rose Of Prophet 1 - The Will of Wanderer
Sayfa: 574
Fiyat: 3 ü yaklaşık 55 tl idi

Kitap fantastik kurgu. Çok fazla tanrı var ve çok fazla cin. Buradaki cinler bildiğimiz Alaaddinin Sihirli Lambasındaki cinlerle aynı. Bir eşyanın içinde yaşıyorlar, duman şeklinde belirip kayboluyorlar ve çok konuşuyorlar :)

Kitabın özgün bir konusu var. Evren 20 tanrıyla başlıyor. İnsanların bunlara inanıp dua etmesiyle güçleniyorlar. Ama zamanla dualar ve inançlar azalınca bazı tanrılar güçten düşüp yok oluyorlar. Bazıları da aşırı güçlenip kendi egemenliğini kurmak istiyor. Bu tanrı Quar. Kendi işini yaptırdıkları rahipleri ve cinleri var. Ortalığı yeterince karıştırıyorlar. Savaşların ve tartışmaların çoğu bu cinler yüzünden çıkıyor zaten.

Bir de çölde yaşayan insanlar var. Birbirine düşman olmuş gruplar, aileler. Bunların tanrısı Akhran, namı diğer Gezgin Tanrı. Quar'ın planlarını sezip işlerini düzeltmek adına önce kendi halkındaki düşmanlığı bitirmek ister. Bunun için iki halkın liderinin kızı ve oğlunu evlendirin der. Onlar dünden razı değildir. Evlilik olur ama düşmanlık hala devam eder. Akhran'ın isteği sadece evlilik değildir. Evlilikten sonra tepedeki kaktüsün (Kahinin Gülü) çiçek açmasını bekleyin der. Kaktüs evlilik kötüye gittikçe kurur. Zaten kitabın sonuna kadar da hiç açmadı. Belki 2. kitapta açar.

Anlatım güzel, akıcı, sıkmıyor. İsimler biraz karışık olsa da zamanla alışılıyor. Sadece cinlerin yağlama yıkama muhabbetleri sıkıcı biraz ama onlar da komik, eğlendiriyor. 3 günde bitirdim, sürükleyici geldi bana.




Adı: Kahinin Gülü 2 - Gecenin Paladini
Yazar: Margaret Weis & Tracy Hickman
Orj. Adı: The Rose Of Prophet 2 - The Paladin of the Night
Sayfa: 460

İlk kitaba göre biraz daha ince. Bunu 1,5 günde bitirdim. Artık olayı bildiğim için, gelişmeleri öğreneyim diye daha çok okudum. Bu kitap da çok akıcı, hatta ilkine göre daha sürükleyici. Artık olayların geçtiği coğrafyayı, kişileri, tanrıları ve cinleri biliyoruz. Kimin kiminle geçindiğini, kimin amacının ne olduğunu da az çok biliyoruz. O yüzden okuması daha kolay.

Khardan, Zohra ve Mathew, köle tüccarı tarafından yakalanır ve uzun bir yolculuğa çıkarılır. Amaç Kürdin Denizinin ortasında bulunan Galos Adasına gitmektir. Orası lanetli bir adadır ve orada Tanrı Zhakrin'in tapınağı ve inananları yaşıyor. Bu kişiler iyi niyetli değil. Yok edilen tanrıları Zhakrin'i diriltmeye çalışıyorlar. İçlerinde güçlü büyücüler var. Bizim sinsi köle tüccarı da bunlardan biri. Büyücü değil ama tam bir fanatik. Bu yüzden ona Kara Paladin deniyor. Kitaba adını veren de bu.

Mathew'in taşıdığı cam kürede 2 tanrının özü var. Zhakrin ve Evren. Evren iyi olan, öbürü kötü. Paladinler Zhakrini diriltelim derken işler karışınca Evren özgür kalır ve kitabın sonlarına doğru birilerine yardım eder. Zhakrin'e ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Tabi meşhur gezgin tanrımız Akhran hala gizemini koruyor. Ortaya çıkmak istemese de benim favorim o. Tabi Kahinin Gülü bu kitapta pek rağbet görmüyor çünkü olaylar çölde geçmiyor. Ama açmadığından eminiz..





Adı: Kahinin Gülü 3 - Akhran'ın Kahini
Yazar: Margaret Weis & Tracy Hickman
Orj. Adı: The Rose Of Prophet 3 - The Prophet of Akhran
Sayfa: 456

Son kitap. Galos adasından kaçan Khardan, Zohra, Mathew ve cinleri, Güneşin Örsü denen çölde yolculuğa başlarlar evlerine doğru. Ama o çöl öldürücü bir çöldür. Çok geçmeden suları biter ve bayılırlar. Onları Paladin kurtarır, zaten Khardan ile kan kardeşi olup yeminle bağlanmışlardı. Çölü geçerken Mathew hastalanır. Su lazımdır. Zohra onun öğrettiği şekilde büyüyle su yaratır. Mathew iyileşince kabilelerine dönmeyi başarırlar. Ama Tel civarında savaştan sonra sadece yaşlılar kalmıştır ve 3 kabile sefalet içinde bir aradadır. Ve Khardan'ın kadın giysileriyle kaçması yüzünden ona kızgındırlar. Mathew'in uyanıklığıyla sorunu hallederler ve Kich şehrinde esir tutulan kadınlarını kurtarmaya giderler. Yolda Paladin, Zohra'ya asılır, ondan çocuk ister. Ama birşey oldu mu olmadı mı bilmiyoruz, kitabın sonunda da buna bir vurgu yapılmıyor hiç. Okuyucunun  yorumuna kalmış orası.
Kich şehrinde Quar'ın imamını Paladin öldürür. Kadınların hapishaneden kaçması için de sis büyüsü yaparlar. O da ters teper. Bütün muhafızların suyunu eme eme kurtarır kadınları. Aslında bir yandan işlerine çok yarar bu.
Bu arada göklerde de işler karışır. Gezgin Akhran, Kalifi kurtarırken yorgun düşer. Cinler de bir plan yapıp kötü Kaug'u demirden bir dağa hapsederler. Tabi geveze Pukah da onunla orada hapis kalır. Bir daha da çıkamıyorlar sanırım oradan.
Kich'ten dönen bedeviler evlerinde bir sürü misafir bulurlar. Sonra da Amir Kannadi'ye saldırmak için yola dökülürler. Geleceği gören Mathew, Khardan ve kardeşi Ahmet'in savaşta karşılaşacaklarını ve birinin öleceğini, sağ kalanınsa çok yükseleceğini söyler. Ama savaşa girmeden hemen önce Khardan ve Zohra'ya kurumuş bir çiçek verir. Çiçek ikisinin ellerinde canlanır ve açar. Meğerse bu Kahinin Gülü'dür. Orada sarılıp barışırlar. Kitap böyle pat diye bitiyor.

Pek çok soru kaldı kafamda ama çok da kurcalamıyorum, çok ayrıntılı ve karışık bir seri olduğu için beynim yeterince yoruldu zaten. Ama sonunu biraz daha uzatabilirlermiş diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder